DUVARLAR APTALLARIN NOT DEFTERİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
IĞDIR İLİNİN TUZLUCA (QULP) İLÇESİNDE BULUNMAKTADIR.
55 dönümlük bir araziyi kaplamaktadır. Türkiye'nin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayacak kapasitededir.
Tünellerde bulunan havanın bir çok solunum yolu hastalığına iyi geldiği bilinmektedir. Günlük 60 ton tuz üretilmektedir.
Ancak tam kapasite çalışırsa 200 ton tuz da üretebilir.
Tuzluca’da bulunan bu yer Ülkemizin En Büyük Tuz Terapi Merkezi olarak ta bilinmektedir.
Iğdır Valiliği, Iğdır Belediyesi, Iğdır Üniversitesi, Tuzluca Kaymakamlığı, Belediyesi ve Kalkınma ajanslarının katkıları ile hizmete açılmıştır. Mağara içindeki oluşmuş çökel tabakaladır.Tuz tabakaları, 25-30 milyon yıl önce olduğu bilinmektedir.
Bu maddenin yıllarca işlenmesinden sonra oluşan tuz mağaralarında astım hastalarının yararlanacağı doğal bir şifa merkezi oluşmuştur. Tarihte bu bölgede hakimiyet kurmuş bir çok imparatorluk ve krallık tuz ihtiyacını karşılamak için Tuz dağından yararlanmış olmasına rağmen bunun hakkında yeterli akademik çalışmalar yapılmamış olsa da Med İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu, Urartular ve Ermeni Krallıklarının buradan tuz ihtiyaçlarını karşıladıklarını biliyoruz.
M.S. 15. yüzyılda İspanyol Elçi Ruy González de Clavijo, Tuz mağaraları hakkında seyahatnamesinde şöyle anlatmaktadır:
Mayıs 1404’te tekrar aras Nehri kıyısında ilerlemeye devam ettik. Yol bozuk ve birçok yeri dimdik idi. Ertesi gün yine bir köyde kaldık. Buradan dağın tepesine kurulmuş bir kale vardı. Dağ, taş ve tuz kayaları ile kaplıydı. Civar köylerden gelenler buradan tuz alıp yemeklerinde kullanıyorlarmış’’. şeklinde yazmıştır.
ÖTE YANDAN
BAZI YERLER OLMUŞ SAPIK MÜSVETTESİ
Bunu da yazamadan geçemeyeceğim,
Öyle ki TUZ MAĞARASI’nın bazı yerleri tamamen sapıkların müsvettesi gibi olmuş. Fotoğrafta’ta bakıldığında neler yazılmamış ki.
BAZI SAPKINLAR ÖYLE KALEM YADA TEBEŞİR İLE DE YETİNMEMİŞ ARZULARINI YAĞLI BOYA İLE DERCETMİŞLERDİR.
Bunun korunması yetkili birim tarafından koruma altına alınması icap eder.
TUZ MAĞARASINA gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler bu manzara karşısında hayretler içinde kalıyorlar.
Ziyaretçiler, "Buranın koruma altına alınması gerekmez mi?. Böyle sahipsiz kalınca kimbilir bir süre sonra ne hallere düşer. O nedenle buranın güvenliğinin sağlaması lazımdır" diye konuştular.