Geçtiğimiz günlerde Değerli varlıklarımızdan Nurcan-Ali Tanrıverdi’nin biricik oğlu İhsan Tanrıverdi ile Amasya’nın önde gelen ailelerinden Zeynep-Musa Taşkaya’nın sevgili kızları Çağla Taşkaya’nın İstanbul Pendik’te seçkin bir mekanda düğünleri vardı.
Tabi ki, her düğün güzeldir, düğünler insanların mutluluk abidesidir.
Zorunlu olmadıkça pek düğünlere dgitmem ve gitmediğim gibi de yazma gereksimini de duymam. Ancak vardığım düğünler canlarımın, canımın parçası olanların ve hatta canıma can katanların düğünü olunca yazmaktan ne yorulurum, nede üşenirim.
Şimdi Doğubayazıt’tan, Amasya’ya doğru bir yol alalım, bakalım bu yolculukta kimler Tanrıverdi ve Taşkaya ailelerine eşlik etmiş, İhsan ve Çağla’nın bu mutlu gününde kimler bulunmuş ve düğünde neler olmuş ona bakalım.
Sevgili yeğenim İhsan Ağrıdağı’nın eriyen o ter temiz karından bir avuç alıp, Amasya’ya götürmüş bir fidanın dibine bırakmış, fidan büyümüş meyve vermiş, İhsan o meyveyi dalından alıp, mutluluk hanesine koymuş, iyide yapmış.
Biz ki, Doğubayazıt’lıyız, hiç kimsenin dinine, ırkına, rengine bakmadan kız almış, kız vermişiz. Biz ki, Ehmede Xanı’den feyiz almış, Gözyaşlarımızı, dertlerimizi, kederlerimizi heybetli Ağrıdağı’nın eteklerine savurmuşuz, biz ki, İshakpaşa sarayında ecdadımızın kültürünü öğrenmişiz, biz ki, Nuhun Gemisine binmiş, Dünyanın her yanına yol almışız, biz ki, Buz mağaralarından nefes almış serinlenmişiz, biz ki, Meteor çukuruna dert ve kederlerimizi gömmüşüz. Çünkü biz özü ile sözü ile Doğubayazıt’lıyız.
Düğün çok güzel olmuştu.Nurcan-Ali Tanrıverdi ve Zeynep-Musa Taşkaya gelen misafirleri kapıda karşılayıp, rahat etmeleri için ilgi ve alakalarını eksik etmediler, kendilerine yakışan ne is fazlasıyla yerine getirdiler.
Bu sefer Tanrıverdi ve Taşkaya aileleri çok güzel bir karar almıştılar. Kadına olan şiddeti göz önünde bulundurarak, sanatçı olarak Ses Sanatçı Hazal’ı seçmiştiler. Onun söylediği Kürtçe ve Türkçe türkülerle İstanbul’un o soğuk havasına aldırış etmeden, Doğubayazıt’lılar, Amasya’lılar o sıcak yüreklerini birleştirip, ellerini bir birine kenetleyip halaya durdular. Halay aldı başını gitti, pist amacını aştı, her kes mutluydu, çoğu kişi bu mutluluklarını cep telefonlarına kaydedip hatıralarına ve anılarına koyup, ebediyete sakladılar.
Sevgili ağabeyim Abdullah Dumlu acısı taze olmasına rağmen, İzmir’den yola koyulup, onca yolu katedip gelmişti sevgili Kardeşi Ali Tanrıverdi’nin yanına. Yani Abdullah Dumlu kendisine yakışanı yapmıştı, dertlerini, kederlerini bir kenara bırakıp, düğün alanındaki yerini almıştı. Metin Öztürk,sevgili eşi Songül Öztürk, Kardeşi Süleyman Öztürk her zaman olduğu gibi o güler yüzlerini eksik etmeyip Tanrıverdi ailesinin yanında yer aldılar.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi encümeni Sedat Özkan, Karikatürist-Senarist Suat Özkan, Faruk Aladağ, Mehmet Naci Eren, Bülent Kavraz, Ceyhun Dilekoğlu, Uğur Aladağ, Yekta Bakırcı ve adını sayamadığım diğer konuklar düğüne katılıp, Tanrıverdi ve Taşkaya ailelerinin mutluluklarını paylaştılar.
Sevgili yeğenim, Refika Tanrıverdi o görkemli güzelliği ile düğün salonuna ayrı bir ışık ve güzellik katarak, her kesle ayrı, ayrı ilgilendi, çok mutluydu, nasıl mutlu olmasın abisi İhsan’ın düğünü vardı.
Ne yalan söyleyeyim, gelin kızımız halayda bizlere taş çıkarttı, ustaca bir halay çekti, yani hepimizi silkeleyip, bir kenara attı, diyebilirim.
Hay mali awa, hewalno,hogrno,bırano,xuşkno, hun be xerhatın. Ser çewan, ser seran..
Düğün çok güzel olmuştu, organizasyona diyecek yoktu. Bu vesile ile Tanrıverdi ve Taşkaya ailelerini kutlar, gençlere hayat boyu mutluluklar dilerim. Her zaman mutlu olsunlar, umutlu olsunlar hayata dair ne varsa…