Ağrı Dağı, Türkiye’nin en yüksek zirvesi olması ve efsanelere konu olan görkemiyle uzun yıllar boyunca daha çok Ağrı ili ile özdeşleşmiş bir doğal mirastı.
Doğubayazıt ilçesi, dağın turizm ve dağcılık faaliyetlerinde merkezi konumdaydı ve medyada yer alan neredeyse tüm Ağrı Dağı fotoğrafları bu bölgeden çekiliyordu.
Ancak son yıllarda Iğdır, Ağrı Dağı üzerindeki turistik ve sportif faaliyetlerde daha görünür hale gelmeye başladı.
Bu değişimin temel nedenlerinden biri, Iğdır’ın yerel yönetimlerinin ve Turizm ve Kültür Müdürlüğü’nün aktif çabalarıdır. Iğdır tarafında gerçekleştirilen yol çalışmaları, kamp alanlarının düzenlenmesi ve dağa yönelik tırmanış organizasyonlarının artırılması, özellikle dağcıların ilgisini bu bölgeye çekmiştir. Eskiden Doğubayazıt merkezli olarak yapılan Ağrı Dağı tırmanışları, giderek daha fazla Iğdır güzergahına kaymaya başlamıştır.
Iğdır’ın sunduğu avantajlar da bu değişimde etkili olmuştur. Deniz seviyesinden daha düşük rakımda bulunması nedeniyle Iğdır, dağcılar için daha kolay bir başlangıç noktasıdır. Ayrıca havaalanı ve ulaşım imkanlarının gelişmesi, tırmanış gruplarının burayı tercih etmesini sağlamıştır
Öte yandan Ağrı ilinin yerel yönetimleri ve turizm kurumları, Iğdır kadar etkin bir çalışma yürütmemiştir. Ağrı Dağı gibi büyük bir doğal zenginliğe sahip olmasına rağmen, bu potansiyeli yeterince değerlendirememiştir. Turizm altyapısı, ulaşım kolaylıkları, tırmanış izinleri ve tanıtım faaliyetleri bakımından Iğdır’ın gerisinde kalan Ağrı, bu alanda ne yazık ki geri planda kalmaya başlamıştır.
Bu süreç, bir ilin turizm alanında öne çıkmasının yalnızca coğrafi konumla değil, aynı zamanda aktif tanıtım, tırmanış kolaylıkları ve altyapı yatırımlarıyla mümkün olduğunu gösteriyor. Iğdır’ın başarılı çalışmaları, Ağrı Dağı’nın tanıtımında yeni bir yönelim yaratırken, Ağrı’nın bu konuda yeniden bir strateji belirlemesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Binaenaleyh, Ağrı Dağı’nın hangi il ile anılacağı konusu, aslında doğrudan rekabetten ziyade, etkin yönetim ve turizm planlamasıyla ilgilidir. Iğdır’ın son yıllardaki atılımları, onun dağcılık ve turizmde daha fazla söz sahibi olmasını sağladı. Ağrı ili ise bu alanda daha fazla yatırım yapmadığı sürece geri planda kalmaya devam edecektir.
Bu süreç, Türkiye’de turizm yönetiminin nasıl şekillenmesi gerektiğine dair önemli bir örnek teşkil ediyor.
Iğdır’ın elde ettiği başarı, yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların koordineli çalışmasının turizmde nasıl fark yaratabileceğini gösterirken, Ağrı için de önemli dersler barındırıyor. Eğer Ağrı yeniden ön plana çıkmak istiyorsa, tanıtım, altyapı ve turizm stratejilerini gözden geçirerek, rekabette güçlü bir şekilde yer almalıdır.