Yaşar OLGUN´un Kaleminden
Dünyaya geldiğimiz zamanda, doktor-ebe yok. Doğumu tecrübeli anneler yapar, göbek bağımız pamuk ipliği ile bağlanırdı. Göbek bağımız düştükten sonra, bebeğin göbek kordonu; alim olsun diye okul bahçesine, hükümet adamı olsun diye hükümet konağına, din adamı olsun diye Camii bahçesine gömülürdü.
Kırkımız çıktığında 40 arpa suyuyla, sarılık varsa altın suyu ile yıkarlardı. Bugünkü çocuk bezi nerde; altımız Amerikan bezi veya patiska ile hölük denilen tandırdan çıkma külle sarılırdı.
Kol ve bacaklar çarpık olmasın diye bezden kundağa sımsıkı mahkum edilirdik.
İlk diş çıkardığımızda yedi mahalleye diş hediği dağıtılırdı. Yürümemiz için eldeki imkanlarla tahtadan yürüteçler yapılırdı. Hazır mama anne sütü, yetmezse inek sütüydü.
Bilinen aşılar verem, çiçek aşısıydı. O çağda dünyaya gelenlerin kollarında omuzlarında yapılan aşılar kocaman iz bıraktı. Bilinmeyen kızamık, sarılık vb. hastalıklardan çoğu bebek bu dünyaya veda etti?
?.
Herkesin evinde tandırı, ekmek evde aylık olarak pişerdi. Fırından ekmek almak lükstü.
Ekmek piştiği günde ?HEVRİŞG?, ?KADE? yemek için can atardık. Hele birde tandıra atılmışsa kelle-paça, ya bir de ?GİRAR SİBE? varsa; ev bayram yeri gibiydi.
?.
Günlük gazete ilçeye 2 gün sonra gelirdi. Her evde radyo yoktu. Radyosu olan evlerin damında iki direk arasına gerilmiş anten göze çarpardı.
Haberleri dinlemek, arkası yarınlara aşına mahalleli bahçelerde toplanır son ses açılan radyoya kulak verirlerdi.
İlçeye elektrik, jeneratörden sağlanmaktaydı. Elektrikler saat 21.00´den sonra yoktu. Geri kalan kısım gaz lambası veya lüks lambalarıyla sağlanırdı. O da gazyağı bulunursa mümkündü.
?
Hükümet değişmiş, darbe olmuş umrunda değildi insanların. Tek korkuları savaş çıkmasın, kıtlık olmasındı. Bu korkulardan dolayı çuvallarla un, şeker, tuz, tenekelerle yağ alınırdı.
İki büsküvi arasına sıkıştırılmış lokum, kırık leblebi, kurutulmuş dut, kuru üzüm ne varsa yanında yat. Gel de o günleri bu çağdakilere anlat.
Gelecek güzel günlere selam olsun?
Not: 1-Ara ara konulan noktalarda çokça anlatılacaklar var.
2- Sevdiğim kardeşim gazeteci Fırat´ın ?Yaşar OLGUN´nu küstürmeyin?
yazısında içime dokunan hususlar oldu. 60 küsür yıllık ömrüm ve 40 yıllık eğitimciliğim süresince hemşerilerime elimden geldiğince yaptığım hizmetlerde hiçbir karşılık beklemedim. Kimseye de küsmedim ve küsmem. Konu gazetecilik mesleği gereği biraz abartılmıştır. Selam ve saygılarımı sunarım.