Tarih: 16.09.2018 12:22

ZAMAN KURULMUŞ DEĞİLDİ, ZAMANI BİZ KURARDIK?

Facebook Twitter Linked-in

Nesrin Erdoğmuş´un Kaleminden

Çocukduk.

Iki odalı evimizde pazar sabahları uyandığımızda annem muhakkak kahvaltımızı hazırlamış olurdu. 

Siyah beyaz televizyonumuzda pazar günleri kovboy filmleri olurdu. Şöyle bir atın üstünde yakışıklı, şapkalı kovboylar dört nala uçarlardı.

Pazar günü bizim olmaz olmazlarımızdan Ünal pastanesinden alınmış o sıcacık poğaçalar soframızdan eksik olmazdı.
Annem çayı demler, kahvaltımızı yumurtasından, peynirinden, reçelinden her çeşitle hazırlardı. Eğer kışsa muhakkak uyandığımızda sobayı yakmış olurdu.

Öyle lüks değildi hayatımız. 

Ama o zaman ki durum ve şartlarda her türlü imkana sahiptik. 

Zaman kurulmuş değildi.

Zamanı biz kurardık. 

Pazar günleri muhakkak öğleden sonra bir gezmemiz olurdu.

Annemin çok sevdiği ahbaplarından birine önceden kararlaştırılmış olunurdu.

Kahvaltımızı hep o siyah beyaz televizyonlarımızın karşısında yapardık. 

Annem muhakkak ablama babamın öğle yemeğini hazır etmesini öğütlerdi. 

Çünkü biz şık kıyafetlerimizi giyer, saat bir dedik mi evden cikardık. Babamın yemek vakti, yemeğinin hazır olması gerekirdi.

Gezmeye gittiğimizde eğer kışsa o çok sevdiğimiz teyze dediğimiz annemin yakın ahbabı bize ikram edilmek üzere hedik yapardı. 

Ya da dolma veya Siverek´li oldukları için çiğköfte yaparlardı. 

O tadına doyulmaz sohbetlerimizle ikramlarımızı yer, sonra çaylarımızı içerdik. 

Çayın yanında da muhakkak bir tatlı bir tuzlu olmak üzere iki çeşit pastalarımız olurdu.

Bizim sohbetlerimizde birbirimizi görmenin bir sevinci vardı. 

Çok büyük bir saygı vardı.

Sevgi vardı. 

Hürmet vardı.

Yapmacık olmayan bir içtenlik vardı.

Bir fincan kahvenin kırk yıl değil, bir ömre bedel dostluğu vardı.

Ve bugün pazar ... 

Yine uyanıyoruz .

Çok şükür sabaha bizi uyandıran Allah´a şükrediyorum. 

Kalabalık değil her bir yan, buğulu bir sessizlik hakim etrafımızda. 

Annem yok.

Babam zaten yıllar önce Allah´ın takdiriyle rahmete gitti.

Her bir kardeşim farklı şehirlerde. 

Dostlarımızla artık pazar günleri buluşmuyoruz. 

Çünkü tatil günü deyince herkes evinde rahat etmek istiyor.

Oysa bizim zamanımızda tatil günü deyince kalabalıklarla olmak isterdik.

Dost meclislerinde akrabalarımızda olmak isterdik.

Şimdi öyle laflar ediliyor ki akraba akrepmiş.

Dost kazığı varmış diye söylemler çıkmış. 

Katılmıyorum, dostlarım hiç katılmıyorum bu sözlere. 

Akraba da candır. 

Dost da candır. 

Yeter ki her kim olursa olsun fitne, fesat, dedikodu, menfaat araya girmesin.

Ya da öyle dikkat edelim ki bizler affedici olalım. 

Yaradan bize akıl, fikir, dil, göz vermişse biz bu organlarımızı görmediğimiz duymadığımız fesatlıklara harcamayalım . 
Ve bugün pazar... 

Ben de çocukluğumdaki pazar günlerini çok ama çok özledim. 

Sevgilerimle...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —