Adam ayaklarını masaya uzatmış, çektiği sigara dumanını havaya uzunca üfleyerek konuşmasını sürdürür
“ Dediğim gibi, bende bu yakışıklılık ve bu boy varken…” diye yine karşısındakilere hava atmaya devam eder. Oturanlardan biri dayanamaz, sorar;
-İyi de, bu yakışıklılığını nereden kazandığını söylemiyorsun
Adam, bir anda neye uğradığını şaşırır. Etrafına bakınır...
Sanki herkes, bir an önce cevap vermesini bekliyor gibi, gözlerini kendisine dikmişti.
Adam yutkunur, ayaklarını yavaşça masadan çeker, başını öne eğmek zorunda kalır…
Soy, güzellik, güç, zenginlik vs. çoğu kez insanı başkalarını küçük ve hor görmesine sebep olabilir. Bu durum, çok ciddi sosyal bir hastalıktır. Bu hastalığa yakalananlar;
Herkesin, kendisine saygı göstermek zorunda olduğunu zanneder.
Yalnız yürümekten hoşlanmazlar.
Arkalarında birilerinin olmasını ister.
Başkalarını pek ziyaret etmez, fakirin davetine gitmez.
Her zaman kendisinin haklı çıkmasını arzu eder.
Bu sosyal hastalık, medeni insanlar arasında olması gereken diyalogu, iletişimi engeller... Bu durumdaki insan sevimsiz görünür, hatta iticidir. İnsanlar yanına fazla yaklaşmak istemezler. İnsanlara aşağılayıcı gözlerle bakar, onları inciten davranışlarda bulunur. Bu tipler, genellikle yalnızdırlar. Eğer zengin veya makam sahibi ise etrafında görünenler de menfaatçi ve yalaka insanlardır...
Bu tipler, diğer insanların kendi değerlerini anlayamadıklarından yakınırlar. Bunun sebebini de, insanların cehaletine bağlarlar...
Kendilerini toplum için bir nimet görürler. İnsanların da bu nimetin farkında olmadığını iddia ederler...
Bu arada, insanın kendine özgüveni olması ile bunu karıştırmamak gerekir. İnsanın vakarlı olması başka şeydir. Elbette insanın kendine güveni olacak, kabiliyetlerinin farkına varacaktır. Bu, hayatta başarılı olmanın şartlarındandır.
Ancak bütün kabiliyeti ve hatta başarıları onu şımartmamalı ve ona başkalarını küçük görmek hakkını vermemelidir...
İşte kıssadan hisse
Hürmet edene, hürmet edilir.
Hizmet edene, hizmet edilir. (İZZETTİN İÇİN)