Doğubayazıt Gazetesi
Herkes haddini bilecek, hiç kimse bir başkasının, eğitimini aldığı, mesleğini bilmek zorunda değildir ama herkes haddini bilmek zorundadır.
Bir sağlıkçı ilk yardımı bilir, dikiş atmayı, pansuman yapmayı daha nice hayat kurtarmak için gerekli olan donanımı bilir. İşi odur zira, hizmetinin bedelini de alır.
Ancak bu eğitimi almamış birisinden yaralıya, müdahale bekleyemezsiniz, öte yandan, tarlasındaki hasatı koparıp, sağlıkçının da sofrasına nimet olan ekmeğin, yapımını ve emeğini de bir sağlıkçı bilemez.
Dünya öyle bir sistemli mekanizmayla ayakta kalıyorki, en tavandaki şahsın işini en tabandaki yapmazsa, düzenler alt üst olur.
Varoluşun kanunu budur.
Bunu bilen, kendini de bilir, bunu bilen insan gibi insan, her şeyi kendisini bilmediğini de bilir.
Ve bunu idrak etme olgunluğuna sahip insan, herkese saygı gösterme erdemini kendine hayat felsefesi yapar.
Sizin işinize ihtiyaç duyan bir çaresizin, çaresizliğini fırsata dönüştürerek, onun mecburiyetinin suskunluğundan istifade edip, azarlamak, hor görmek, ezmeye çalışarak kendini bir halt saymak, insanın düşebileceği en aşağılık ego tatminidir.
Hiç kimse bir başkasının hakaretine maruz kalmayı hakketmez. İstisnai durumlar harici, ki bu şahsın ailesine, namus ve kutsal bildiği değerlere saldırı dışında.
Bizim insanımız, belki süslü kelimelerle göz boyamayı bilmez lakin, kendisine hizmet amaçlı gelen, kim olursa olsun saygıda ve ikramda gücü nispetinde hizmette kusur etmez.
Demem o ki insanların çaresizliğinin suskunluğunu, korkaklıkla karıştırıp, onları aşağılamak, azarlayarak küçük düşürmek, aciz, kişiliksiz ve elindeki imkânı kötüye kullanan insanların tutunduğu çürük daldır.