Mehmet Koç
Tabii ki muhtaç insanlara elimizden gelen yardımı yapmalıyız, ama bir değil, on değil, yüz değil artık küçük ilçelerde bile dilenci sayısı binlerle ifade ediliyor.
Suriye’den gelen sığınmacıların çok önemli bir kısmı aldıkları sosyal yardımlara ilaveten ayrıca dilencilik da yapıyorlar, o nedenle de Türkiye’nin her tarafına yayılmış durumdadırlar.
Üstelik Suriyeli sığınmacıların kısa sürede ülkelerine dönme olanağı da görünmüyor. Demek ki bu insanlar daha uzun yıllar Türkiye’de kalacaklar ve dilenci kadromuzda büyük oranda gizli bir işsizlik yaşanacaktır.
Şu gerçeği unutmamak gerekir ki; Suriyeli sığınmacılarla daha uzun süre birlikte yaşamak durumundayız. Çünkü savaş sürdüğü sürece bu insanlar kesinlikle Suriye’ye dönmezler. Türkiye’nin, onları sınır dışı etmesi de mümkün olmaz, hem dönmek isteseler dahi, savaş nedeniyle önemli bir bölümünün evi barkı da yıkıldığı için, dolayısıyla gidecek yerleri de kalmamıştır.
Öte yandan son günlerde AKP cenahından yapılan açıklamalara bakılırsa Suriyeli sığınmacılar zaman içinde vatandaşlığa da alınabilirler. Onlara çalışma izninin verilmesi aslında Suriyeli sığınmacıların vatandaşlığa geçmesinin alt yapısını oluşturmaya yöneliktir.
Fakat işin dilencilik boyutu son derece rahatsız edici bir hal almıştır. Dışarı çıktığınızda Suriyeli dilenciler adeta insanın üzerine saldırıyorlar. Bunlar, muhtemelen bir hizmet içi eğitimden geçmiş olacaklar ki dilencilik kültürünü de çok iyi kavramışlar, tabiri caiz ise görevlerini layıkıyla yapıyorlar.
Para vermediğiniz vakit onlardan kesinlikle kurtulamıyorsunuz. Birine verdiğiniz zaman da, oradakilerin tamamına vermeniz gerekiyor, yoksa rahat bırakmazlar, hepsini memnun etmeniz gerekiyor. Öyle “ Allah Versin” gibi beylik laflarla da kendinizi kurtarmanız mümkün değildir. O ifadeler, yalnız bizim yerli dilencilerin yanın da geçiyor.
Böyle olunca da Türkiye’nin her tarafında bir dilenci piyasası oluşmuştur. Dilenci ağalarının nasıl çalıştığı az çok herkes tarafından biliniyor. Bilinen uygulama; dilenciler sabah saatlerinde kazançlı yerlere araçlarla dağıtılıyor... Akşam olunca da toplayıp kaldıkları yerlere götürülüyorlar.
Onun için Suriyeliler ilk geldiğinde dilenci ağaları mutlaka çok sevinmişlerdir. Çünkü Suriyeli dilenciler yerli dilencilerden daha verimlidirler. Dilencilik sektöründe çok daha ucuz bir işgücü piyasası oluşmuştur. Sığınmacı dilenciler, ayrıca devlet yardımlarından yararlandıkları için dilencilikten ne alırlarsa onlar için kârdır.
Sonuçta ne oluyorsa bizim gariban fakirlere oluyor. Cami, hastane, lokanta, trafik ışıkları ve caddeler tamamen işgalci dilencilerin denetiminde. Bu gibi kaymak noktalarda hep onlar vardır ve gruplar halinde çalışıyorlar. O nedenle örgütsüz olan bizim yerli dilencilerin o mıntıkalara girmesi çok zorlaşmıştır.
Böyle giderse, IŞID saldırısına uğramış Ezidiler gibi, bizim dilenciler de ya mekanlarından göç etmek zorunda kalacaklar ya da dilencilik mesleğini uzun bir süre askıya alacaklar. Çünkü öyle görünüyor ki bu sahada ekmek artık aslanın ağzında gibi.
Doğu Beyazıt’ın başarılı kaymakamı Karahan Daştan, bu sıkıntıyı mutlaka görmeli, ciddi kazanç kaybına uğrayan yerli dilencileri Fak Fuk Fon aracılığı ile korumalı ve vatandaşları da Suriyeli Dilencilerin baskısından kurtarmanın yollarını aramalıdır.
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024