VEKİLLERİMİZE MÜJDELER OLSUN

VEKİLLERİMİZE MÜJDELER OLSUN

AĞRI HALA İLLER ARASINDA SONUNCU

FIRAT BEYAZIT YAZIYOR

       Ah Ağrı,Vah Ağrı, senin bu şansızlığın,iller arasında geri kalmışlığın,dikiş tutmayan yaraların,yaması çörüyen deliklerin,hiç dinmeyen ağrıların,hangisini sıralasam,hangisini yazssam bilmiyorum ki??

          Seçimden,seçime birileri gelirler,vaat üstüne vaatler sergilerler,kandırırlar,bir şeyler anlatırlar,yolları Ankara'ya düşüp,Meclisteki yerlerini aldılarmı,ne adın kalır,ne sanın.

        Daha evvel beşi bir yerde takardık,halaylar,türküler eşliğinde düğünlerini yapdırdık.İktidarın kol-kanadı sanardık,yaralarımız azdıkça,ağrılarımız sızladıkça onları arar,onlardan merhem beklerdik.Bekledikçe,beklerdik,ağrılarımız çoğaldıkça yaralarımız tuz basar onlardan keramet beklerdik,eğer başımıza büyük bir felaket gelseydi gelirlerdi,tam kadro olmasada birini-ikisini görürdük.Azan ve sızan ağrılarımız şaha kalkardı,onların o muhteşem gelişlerini görünce, aman bozulmasınlar” diye yaralarımızı sıkı,sıkı sarardık,belli etmezdik sefaletliğimizi,onların o muhteşem gülüşleri solmasın,kırılmasınlar yine şakşaklarlan,caf,caflarlan karşılardık.Hani ya! Beşi bir yerde takmıştık,taktıklarımız birer,birer fire vermiştik.Felaketimize gelenler ise,dalga geçercesine; bekleyin sıra size gelecek”

          Neyin sırası bize gelecekti?,ne demek istiyordular,neyi ima etmeye çalışıyorlardı,hiç düşünmeden,aldırış etmeden yine kanar,yine o caf,caflı uğurlamayı yapardık.Hep kandırıldık,köşe bucak bekletildik,ve hala beklemeye devam ediyoruz.Haaaa,doğruya şimdi hatırladım,tabi ya! Sıra bize geldi ya; Depremi yaşadık,Kuş gribine maaruz kaldık,eee, daha nasıl sıra bize gelsin ki, iller arasında geri kalmışlıktan birinciyiz ya!İşsizlik,yokluk,sefalet,aldı başını gitti.Gün geçtikçe göçlen fire verdik,beşi bir yerdeyi kopardık,dörde düşürdük.Ama Ağrı'ya değil,sayın vekillerimize yazık ettik..

         Ah Ağrı,Vah Ağrı.Ne güzelde girmişsin büyük maratona koşuyorsun.İller arasında geri kalmışlığı kimseye kaptırmıyorsun.Artık Sadık Salman bile sana yetişemediğinden sporu bıraktı.Koş Ağrı,koş.Aman ha! Aman,geri kalmışlık senin kaderindir,bunu değiştirecek hiç bir babayiğit yoktur,hem koşuyorsun,hem dökülüyorsun,ama çok ayıp ediyorsun,Sayın Vekillerimizi üzüyorsun ve onlara yazık ediyorsun,koş ama dökülme,ağrıların artsın ama belli etme,sakın ha! Sakın yine tekrarlıyorum, geri kalmışlığı hiç bir ile kaptırma.Maşallahın var,zaten kaptırdığında yoktur.

       Bir zamanlar Nidai Seven'imiz vardı,”Ağrıdağı Üniversitesi kurulmasa kendimi yakarım” dedi.O da bizi çok severdi.Ne Ağrıdağı Üniversitesi kuruldu,nede Nidai Seven kendisini yaktı.

      Ağrılarımız azdıkça azdı,feryatlarımız bütün her yanı sardı.”Bu işe doktor gerek,böyle olunmaz” denildi.Çeşitli kategorilerde doktorlar,ihekimler seçtik,T:B:M:Meclisine yolladık,daha çok felaketler gördük.Depreme hoş geldin,dedik,kuş gribine davetiye çıkarttık,neler gördük,neler yaşadık...

          Bu bizim kaderimiz olmasa” dedik,çeşitli arayışlara girdik.Arayışlar aralandı,yine kadınlarımız karalar bağladı,ne gelen oldu,ne giden.

          Bak görüyormusun? Yine ufukta seçim görünüyor.Birileri yine bize doğru yol almış geliyor.

         Şöyle bir etrafımıza dönüp bakıyoruz,Turizm cenneti olan Doğubayazıt'a yazık,diyoruz.Tarih kokan Dünyada eşi,benzeri olmayan İshakpaşa sarayımızın tarihini talan etmişler,kafasına anlamsız bir şemsiye koymuşlar,Buz mağaraları boynu bükük bakıyor,Heybetli Ağrıdağı'ı her şeye tanık olarak gülüp geçiyor.Meteor çukuru öylesine melul,melul duruyor,Dünyada eşi,benzeri olmayan,sazlıkta yaşam savaşı veren envayı renkli,renkli kuşlar can çekişiyor,Ehmede Xanı olup,bitenleri şaşkınlıkla izliyor...

         Senin bahtın evvelden karaymış,daha evvel sana KARAKÖSE,dediler,baktılar ki, KARA” Sana lüks geliyor,ağrıların git,gide artıyor,toplandılar,karar kıldılar ve sana AĞRI” ismini koydular.Ondan sonra hiç görmedin ne refah,ne rahat...

           Otuz senelik gazetecilik hayatımda doğru,dürüst bir Milletvekili ile oturmuş,konuşmuşluğum yoktur,Konuşma gereksimliğini duymadım,hiç bir faydalarını görmedim ki,oturup konuşayım,minnettdarlık duygularımı ileteyim.Çeşitli caf,caflı etkinliklerde görürüm,ama ne yanlarına giderim,nede sohbet ederim.Konuştuğum ve hata kendilerine sitemkar olduğum üç kişi var,ikisi yakın akrabam Doç.Dr.Yaşar Eryılmaz,Musa Konyar ve,birisi ise bir ağabeyim kadar sevdiğim, Cemil Erhan.Yaşar Eryılmaz gerek kısa bir dönem Sağlık Bakanlığı döneminde,gerekse Milletvekilliği döneminde Doğubayazıt'a bir kaç çivi çaktı.Şu anda bir çok kişinin okuyup,bitirdikten sonra,bir yerlere girip,evine aş-ekmek götürdükleri,Sağlık Meslek Lisesi Yaşar Eryılmaz tarafından yaptırılmış,Doğubayazıt Hastanesinin yıkık,viran olan bölümlerinin tümünü tadilat ederek,halkın hizmetine verdi.Kadın,doğum kliniği yine Yaşar Eryılmaz tarafından yapıldı.Musa Konyar ikdidar yüzü göremedi,Cemil Erhan bakanlık yaptı,Patnos'a birşeyler yaptımı bilmiyorum ama,Diğerlerine gelince nutuk üstüne,nutuklar atıldı.Hatta attıkları nutuklar temel oldu,üzerlerinde kocaman binalar dikildi.

           Harbiden düşünüyorum,taşınıyorum,sağa bakıyorum,sola bakıyorum,karşı cepheyi kullaçan ediyorum,iki gözümü dürbün yapıp,arkama bakıyorum,hiç birisinin yaptığı bir eser göremiyorum, yok canım eser biraz lüks olur.Bir çivi çaktıklarını göremiyorum.Ama olsun siz yine buyurun bize gelin,Ağrı'yı boş verin,onu sele verin.Size artık takacağımız beşi bir yerdemiz olmazssada,soframızda her zaman yeriniz var,size verecek bir kuru ekmek,bir tas ayranımız var.Korkmayın,inanmayın,kar yolları kapamış,Ağrı sefalet içindeymiş,köylere gidiş-geliş kapanmış,hastaya doktor gidemiyormuş,Xecı bacım,kızak üzerinde doğumunu yapmış,işsizlik,yoksulluk almış başını gitmiş,yok,öyle bir şey yok,küllüyen yalan.Ama şuna inanın AĞRI TAMAMIYLAN TALAN OLDU TALAN”

               AMCA-YEĞEN-İYİLİK

          Vakti zamanda bizim yörede bir amca ve bir yeğen yolculuk yapıyorlar.Yeğen atlı,amca yayan.Epey yol gidiyorlar,tek kelime konuşmuyorlar.Sonunda amca yorulur,yoruldukça kıvranır durur.Sonunda dayanamaz yeğenine seslenir;

            Oğlum sen hiç Allahtan korkmuyormusun?” yeğen hiç bir şey olmamışçasına,döner ve amcasına, ne oldu ki, amca?” der.Amca başlar söylenmeye, Ben senin amcanım,babanın yarısı sayılırım,Bu kadar yol geldik,sen hiç düşünmüyormusun,ben biraz attan ineyimde amcam binsin” yeğen bir sağa bakar,bir sola bakar,atın dizginini çeker ve durur,amcasına cevap verir;

          Doğru söylüyorsun amca,amcamsın,babamın yarısı sayılırsın,bu kadar yol geldik,aradan dört,beş saat geçti düşünüyorum,taşınıyorum senin hiç bir iyiliğin aklıma gelmiyor ki,ben ineyimde seni ata bindireyim”hani derler ya! Anlayana sivrisinek saz,anlamayana davul-zurna az....

Mamoste, Nizamettin Ariç nede güzel söylüyor:

     Sana Dertli Derler Ağrı,

      Başın hep dumanlı karlı.”

          

 



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor