Şu anda seçim ortamına girmiş bulunuyoruz. Milletvekili adayları, bölgenin sorun ve sıkıntılarını gidermek adına(!) bizlerden destek talebinde bulunuyorlar.

Tabii ki biz de, bu fırsatı kendi yararımıza değerlendirmek durumundayız. Yoksa sırf onlar seçilsin diye oy kullanacak halimiz yok.

Adaylar-Partiler oy isteyecek, biz de hizmet, aş, iş isteyeceğiz. Kazan Kazan misali,

Bir başka ifade ile milletvekillerinin yüksek aylık alması, dolgun emeklilik maaşları hak etmeleri ya da ülkede etkin rol ve yetki almaları karşılıksız olamamalıdır. 

Onun için oylarımızı kendi çıkarlarımız doğrultusunda kullanacağız, dolayısıyla taleplerimizi kabul eden kişi ve partilere destek vereceğiz.

Bu itibarla öncelikle sorun ve sıkıntılarımızı belirleyip milletvekili adaylarına ya da siyasi partilere sunacağız, sonrasında da bu taleplerimizin takipçisi olacağız. 

Nedir öncelikli toplumsal sorunlarımız;

1. SU SU SU.....

Unutulmaması gerekir ki Doğubayazıt'ın en büyük sorunu SUSUZLUK tehlikesidir. Bir daha tekrarlıyorum "SU"...

Su sorunu, başta SERHAT KALKINMA VAKFI olmak üzere hiç kimsenin gündeminde bulunmuyor. Mübarekler sanki su içmiyorlar,

Tek su kaynağımız Balık Gölü. Göl, her geçen gün daha da içerilere doğru çekiliyor, azalıyor. Çünkü göl, çok az besleniyor ve doğal olarak sürekli zayıflıyor. 

Nitekim Doğubayazıt'a SU taşıyan borular, koca gölde görünmeye başladı bile.

SU kıtlığında, neler olacağını düşünmek bile istemiyor insan.

Yetkililer düşünmese bile, SU aciliyetini her Doğubayazıtlı gündemine almak durumundadır. Zira bu sıkıntı herkesi alakadar ediyor.

Bir kere bu günden yarına SU havzası denetim altına alınmalı, çevrede boşuna akan sular göle kanalize edilmeli, isale hattındaki kayıp ve kaçaklar zapturapt altına alınmalıdır. 

2. HAYVANCILIK,

Bilindiği üzere eskilerden beri Doğubayazıt'ın geçim kaynağı hayvancılık idi. 

Halkımız, özellikle mera hayvancılığı konusunda tabiri yerinde ise uzmandır. 

Halen ilçenin varlıklı insanlarının kökeni hayvancılıktan geliyor.

Geçmişte il düzeyinde, milyonlarla ifade edilen büyük baş hayvan sayısı, şimdilerde yüzbinler seviyesine inmiş bulunuyor. 

Keza küçük baş hayvan sayısı da 5-8 milyonlar seviyesinden bir milyonlar seviyelerine kadar düşmüştür.

O sebeple,  çok yönlü bir Hayvancılık, yaylacılık ve mera politikası uygulanmalı, hayvan potansiyeli eski seviyelere gelmelidir. 

3. SINIR TİCARETİ

Bendeniz, Ticaret Odası eski Başkanı ve aynı zamanda Açık Pazarın Kurucusu olarak bu konuya vakıf biriyim.

Sınır Ticareti, bölgemizde komşu İran ile yapılan pratik bir alış veriş yöntemidir.  

Doğrudan mal mübadelesi şeklinde yapılabildiği gibi, günübirlik olarak İran'a gidip gelen yolcuların, beraberlerinde götürülen ve getirilen eşyaları da kapsamaktadır.

Ayrıca açık pazar yoluyla da, gümrük vergilerinden istisna olarak yapılabiliyor.

Ticari amaçtan çok, karşılıklı ihtiyaç amacı güden bir alışveriş şeklidir. 

Burada asıl önemli olan her iki devletin SİYASİ İRADELERİNİN, konu hakkında karşılıklı bir mutabakata varmış olmaları icap ediyor. 

Tabii ki Ağrı'da, yetenekli ve ehil vekillerin olması durumunda bu olanakları elde etmek pek ala mümkündür.

Ehil diyorum zira seçilecek vekiller öncelikle halkın sorun ve sıkıntılarını bilecek, dolayısıyla yetkili makamları bu konuda ikna etme konumunda olacaklardır.

Binaenaleyh parti farkı olmaksızın, bütün milletvekili adayları,  halkın sorunlarını giderme adına söz vermeleri gerekir. Çünkü kimi iktidar olacak kimi muhalefet. 

İktidar olanlar sorun ve sıkıntıları gidermek adına uğraşacaklar, muhalefet milletvekilleri de devamlı iktidardan talep ederek aynı zamanda işlerin takipçisi olacaktır.

Bunun başka da bir yolu yoktur.