Vakit oyalama zamanı değildir

Vakit oyalama zamanı değildir

Ülkemizde binlerce gündür sabırsızlıkla beklenen çözüm süreci ile ilgili çalışmaların karınca yürüyüşü ile sürmesi kalplerde doğan barış süreci umutlarını her geçen gün yerini endişeye bırakmaktadır.

HALİT BEYTÜT YAZIYOR
Halk yıllarca süren ve birçok cana mal olan çatışmalı dönemin yeniden başlaması endişesini taşımaya başlamıştır ki bunu kesinlikle istemiyor ve bu güzel vatanda kardeşliğin, dostluğun tesisine yönelik çalışmaların vakit geçirmeden hayata geçirilmesinin beklentisi içindedir.
Siyasetçiler ne düşünüyor bilemeyiz ama bilinen bir gerçek var ki o da yüreklerde filizlenen kardeşliğin yeniden tesisi umudunu yitirmeye başlamıştır. Çözüm sürecinin başlamasından bu yana geçen zaman süreci içinde olumsuz olayların yaşanmaması milletin yüreğine su serpmiştir ama siyasetçilerin konuya ilişkin çalışmalarının son derece ağır işleyişinden şikayetler gelmeye başladı. Bu nedenle sabırsızlanan halkın öfkesi patlama noktasına gelmiştir ki siyasetçilerin hala başka telden çalması umutsuzluğu her geçen gün daha da artırmaktadır.
Sınırlarımızın ötesinde kanayan yaraların kendi ülkemize sıçramaması en büyük dilek ve temennimizdir. Siyasetçiler birbirleriyle kısır döngüler içine girmesi birbirlerini sıkça suçlama ile değerli vakitlerini harcamaları milletin nazarında son derece üzüntüyle karşılanmaktadır. Ülkenin durumu ile ilgili meselelerin çözüm yerine inatlaşma, muhalefetle didişme yarar sağlamayacaktır. Bizim siyasi iktidardan isteğimiz hal böyle iken hala kısır döngülerle vakit geçirmenin artık sona erdirilmesidir. Günlerdir Televizyon ekranlarında gerek başbakanın ve gerekse de muhalefet parti liderlerinin çekişmelerini dinliyor ve bundan da gına getirmeye başlıyoruz.
Ülkemizin birliğini dirliğini ve güven ile huzurunu teminle mükellef olanların sadece birbirlerine laf yetiştirmesi bu milleti tatmin etmemektedir. Millet siyasetçilerden daha aklıselim bir tutum içinde olmalarını ve ülkenin içinde bulunduğu zorlu sınavın üstesinden nasıl gelinebileceğini el ele verip çözmeyi yeğlemelidirler.
Bu ülkenin insanı yıllarca süren kardeş kavgasından, faili meçhul cinayetlerden, huzursuz ortamın oluşmasından artık gına getirmiştir. Bu millet kendi vatanında insanca yaşamanın özlemini çeker hale gelmiştir de ülkenin yönetimini elinde bulunduranların sadece koltuk kavgasını yapması utanç verici bir hal almıştır.
İktidar kendi vatandaşını kucaklamalı, kendi vatandaşına insanca yaşama ortamını hazırlama ile mükelleftir ancak üzülerek ifade etmek isterim ki beklentilerimiz sadece umutsuzluğa sürüklenmeye başlanmıştır. Bu yüzden millet umutsuz ve bu yüzden millet geleceğe umutlu gözlerle bakmaktan yoksun hale getirilmiştir. Siyasetçilerin meydanlarda söylediği agresif sözler halkı galeyana getirmekten başka bir işe yaramamaktadır. Halkın kendi hükümetin güvenmesini sağlama yerine ötekileştirme uygulamaları sürüp gitmektedir. Hal böyle olunca insanlar umutsuz kervanın yolcusu olmayı yeğlemekte ve nereye gittiği belirsiz olan bu yolculukta aslında umuda giden yolu bulamamanın çaresizliğine düşmektedirler.
Bu nedenle ülkemizde akan kanın durdurulması adına başlatılan çözüm sürecinin hiç vakit geçirmeden çözüme ulaştırılması ve ülkemizin en büyük sorunu olan Kürt sorununun bitirilmesi gerekmektedir. Hükümetten tek istek de budur. Böylece dağdakilerin ovaya inmesi sağlanacak ve yeni bir hayata başlamaları sağlanmış olacaktır. Tüm istekler ve beklentiler budur.
Her ne kadar siyasetçilerimiz sürecin kararlı bir şekilde sürdürüleceğini söylüyor olsalar da gereken adımların geç atılması yaralara sarmaktan ziyade deşmeye yönelmiştir. Tek dileğimiz ülkemizin bu kısır döngülerden arınıp esas sorun teşkil eden ve hayati önem arz eden bu sorunun bir an evvel çözüme kavuşturulması ve milletimizin huzurunun tesis edilmesidir.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor