Araratın eteğindeki şehire yağmur yağıyordu toprak damlardan yağmurlar damlıyordu kilere tendurun Dumanı gözlerimi yakmıştı eze hatice levaş pişiriyordu Acıkmıştım levaşın arasına tulum peyniri koymuştum anne sütene hasret bir çocuk gibi
yüreğime çekmiştim sensizliği esmer eman türküsünü söylüyordu ibrahim rojhılat ve ben ağlıyordum pencerden seni izlerken üstüme sinmişti bazid`in kokusu