Dostça, kardeşçe yaşamak durumunda olduğumuz bu güzel vatanımızda varlığımızı kendimizi öğrenmemiz dostluk ve muhabbet kurmamız el ele, gönül gönüle, omuz omuza olmamız özellikle böyle badireli günlerde elzemdir. Zira dostluk ve muhabbettin açamadığı kapı
Seyithan Kaya Yazıyor
Dostluk bir güle benzer, korunmak ve kollanmak ister. Kardeşliğin, sevginin, muhabbettin renga renk çiçekleri Anadolu?nun her tarafını donatsın ve toplumumuzu teknolojide, ilimde, irfanda , özgürlükte, İnsan haklarından ileri düzeydeki toplumların seviyesine çıkabilsin.
Dostluk diyoruz, kardeşlik diyoruz ama nasıl bir dostluk, nasıl bir kardeşlik bizi hedefimize ulaştırır.
Öyle bir dostluk ve kardeşlik ki birlik ve beraberliğimizi sağlayacak, akan kardeşkanı durduracak, ülkemizi kalkınlandıracak, düşmanlarımızın ihanet planlarını altüst edecek dostlarımızı sevindirecek, düşmanlarımızı kahır edecek. Biz mozaikler kültürlerine sahip olan Türkiye?mizi ileri, mutlu, özgür ve insan haklarına sahip insanlar ülkesi kılacaktır.
Dostluk karşılık beklemeden kendini dostuna adamak demektir. İnsanca davranmak, kardeşçe yaşamak, kardeşçe düşünmek, , kan kardeşi, can kardeşi gibi olmak demektir.
Dostluk samimi candan olmak varlığını kutsal değerlere kurban etmektir.
Dost adanmış insan, ölümsüz, mutluluk, yolunda ufukların aydınlık yarınlarına en derin duygularla en içten niyazlarla ışık, güneş misali parlayan insan... Gönüllerde gözyaşı silen sevgiyi, tebessümü hayat kaynağını çiçek çiçek, burcu burcu taşıyan arı misalidir dost...
Ancak dost duygularla dost düşüncelerle birlik sağlanabilir, akan kan durabilir, kalkınlanır ve ilerlenir. Yani el ele, gönül gönüle, baş başa vererek yarınlarımızı Müreffeh ve mutlu kılabiliriz.
Bu konudaki fikirlerimizi teyit eden Hintli Feylesof Beydeba, KELİLE VE DİMNE meşhur esrinde şöyle diyor:`...Eğer bir kaç dost, bir birbirleriye anlaşarak yaşayacak olsalar her birinin yaşaması için harcanacak kudretten fazla kalacak kudretleri ortaya öyle bir fazla kudret çıkarır ki, onunla refah ve sadetlerinin her biri kendi başına yaşadıkları zaman mümkün olabilecek derecenin bin katı üzerine çıkarırlar.
Ama böyle olmayıp aralarında nifak, kavga, geçimsizlik bulunacak olursa her biri kendi kudretini diğerinin yok olmasına ve hayatın nizamını bozmaya kullanacağından, cümlesinin gücü yok yere harcanmış olur. Hatta yaşamalarında, kendileri için mümkün olmaz.
İşte asıl gaye insanları, daimi sulh ve sükûn içerisinde bulundurarak birbiriyle dostça geçinmelerini temin etmek onlara sadet bahş etmektedir.
Yoksa düşmanlık ve karşılıklı kötü niyetler kardeşliğe uyacak şeyler değildir??
Bu açıklamalardan sonra asıl konumuza gelelim.
Türkiye Uzun bir aradan sonra Kürt sorunun çözüm arayışlarına yeniden başladı. Bu seferki çözüm arayışları daha ümit vericidir. Zira Azınlıkta olan bir kesim dışında halkın kahir ekseriyeti tarafından desteklenmektedir. Ve hatta Şehit aileleri bile açık destek vermektedir. Bu da bu işin toplum tarafında da ne denli acilen çözülmesi gerektiğini arzusunu göstermektedir.
Ayrıca şimdiki çalışmalar açık bir şekilde kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmektedir. Bu açıklıkla da devlettin olaya ne denli ciddi manada yaklaştığı göstermektedır.
Türkiye Bu hayatı meselesini çözmeye odaklaşmışken Dünyada ve Bölgede neler oluyor. Ve Türkiye?yi bekleyen Dünya ve Bölge Konjonktürü nedir;
Stratejicilere göre:
Arap Baharı Türkiye?nin önünü açmıştır. Konjoktörler değişmiştir.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ölü doğmuş bir projedir, barışçı ve anlamlı bir geleceği kalmamıştır.
ABD`nin dik durduğu takdirde Türkiye`yi karşısına alarak bölgemizde başarabileceği hiçbir stratejik hedefi yoktur.
ABD Irak`tan ve bölgeden çekilecektir. Ya dağılacak ya da içine kapanarak dünya vizyonunu kaybedecektir.
Büyük Ortadoğu coğrafyasında yeni bir değişim ve jeopolitiğin işaretleri gözlemleniyor. Emperyal haksızlıklara ve medeniyet temelli saldırılara karşı uyanışın ve direnişin emareleri her gün güçleniyor.
İslam dünyası kendi projelerini çizmeye, bağımsız stratejik inisiyatiflerini oluşturmaya, dostunu ve düşmanını tanımaya başlamıştır.
Körfez sermayesi ve petro-dolarları batı bankalarından kaçıyor ve kendine yeni güvenli limanlar arıyor. Bu limanlardan biri de Türkiye`dir. Bunun sonucu ABD ve Avrupa`da baş gösterecek finansal ve ekonomik krizdir.
Ortadoğu`daki değişimin dinamikleri ABD`nin, Batı`nın ve İsrail`in çıkarlarının aleyhinedir.
ABD ve İsrail, Arap Baharı`yla İslam dünyasından adeta süpürülüyor.
Moskova, ABD merkezli tek kutuplu dünyaya isyan ediyor.
Ne ABD, ne Rusya; Avrasya ve Orta Asya`da Türkiyesiz başarılı olamaz.
Dünyada uluslararası sistem yeniden yapılanma aşamasında ve bir geçiş süreci yaşanmaktadır.
Türkiye`nin kültür, tarih ve medeniyet mirasının belirlendiği stratejik derinlikle jeopolitiğini yeniden tanımlamıştır. Bağımsız politika ve özgün projeleriyle, yeni vizyon ve yeni paradigmasını belirlemiştir. Artık bundan dönüş olmayacaktır.
Türkiyesiz, bu bölgede hiç bir şey yapılamaz. Herkes hesabını Türkiye`yi göz önüne alarak yapmaktadır.
Türkiye İslam dünyasıyla oluşturduğu `ortak bölgesel vizyon`unu güçlendirecek; Pakistan ve İran`la yakın işbirliğini sürdürüyor.
Arkasında kim olursa olsun İsrail Mavi Marmara saldırının altından kalkamayacaktır. Ortadoğu`da dengeler değişecektir. Ortadoğu statükosu sarsılmıştır. Artık "Yeni Ortadoğu" gerçeği vardır. Türkiye Ortadoğu`daki değişimin en etkili ve en önemli modeli ve aktörüdür.
Türkiye bölgenin vicdanı olmuştur.
Türkiye yeni bir gelecek talebiyle ayağa kalkan Müslüman Arap halklarına demokrasi ve yeniden yapılanma süreçlerinde yardım etmelidir. Bu Türkiye`nin bölgesel gücünü pekiştirecek sonuçlar oluşturacaktır.
Yeni Türkiye Vizyonu` Türkiye`yi bağımsız, şahsiyetli politikalar uygulayan, komşularıyla sorunlarını çözen, arabulucu ve düzen kurucu inisiyatifleriyle Kafkasya`da, Balkanlarda, Ortadoğu`da merkez ülke ve bölgesel güç yaparak küresel bir aktör haline getirmektedir.
Artık Türkiye üç tarafı denizle dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke anlayışı iflas etmiştir.
Bölge ve dünya konjonktürü Türkiye`yi merkez ülke olmaya ve küresel bir aktör olmaya davet ediyor.
ABD ve koalisyon ortakları, Irak`tan çekildiler.
ABD ve NATO, Afganistan`dan 2014 yılında tamamen çekilme kararı aldı.
ABD ve Batı, Ortadoğu`da ve küresel düzlemde güç kaybetti ve etkinliği azaldı.
ABD ve Batı, finansal kriz içinde `mali felaketle sarsılıyor. Siyasi, sosyal, psikolojik ve askeri bedeller ödüyor. Stratejik güç kayıplarına katlanmak zorunda kalıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi bitti artık kimse onunla ilgili konuşmuyor!
Arap Baharı`yla Batı bölgeden adeta kovuluyor.
İsrail yalnızlaşıyor ve dışlanıyor. ABD ve AB, İsrail?e angaje politikaları nedeniyle zor durumlarda kalıyor ve diğer dünyanın tepkilerini çekiyor.
Arap Baharı`yla islam dünyası ayağa kalktı. Tunus, Mısır, Libya ve Yemen`de diktatörler devrildi Suriye sırada.
Ortadoğu statükosu yıkılıyor ve yeni bir bölge düzeni kuruluyor.
Türkiye uluslararası sistemde yükselen güç olarak ortaya çıktı. Bölgesel gücü ve küresel etkinliği fark ediliyor.
Türkiye`nin bölge açılımları ve etkinliği artarak devam ediyor.
Arap Birliği`nde, İslam İşbirliği Teşkilatı`nda Türkiye en etkili ülke konumunda,
İslam Dünyası?nın `ortak stratejik vizyonu` giderek güçleniyor.
Kısacası, Türkiye, bölge ve dünya dengelerinde önemli strate¬jik dönüşümlerin yaşanıyor.
Dünya¬mızın çok hızlı döndüğü bu süreçte statükolar yıkılıyor, dengeler sarsılıyor, ezberler bozuluyor, bölgesel ve küresel düzenler köklü bir değişimin doğum sancılarını çekiyor.
Yeni Türkiye` gerçeğiyle bera¬ber `Yeni Ortadoğu` ve yeni bir dünya düzeninin ayak sesleri geliyor. Yepyeni bir dış politika vizyonuyla Türkiye; bölgesel güç ve küresel bir aktör ko-numundadır.
Arap rüzgârıyla Tüm Ortadoğu`nun bölgesel düzeni ve jeopolitiği değişmiştir. Özgürlük, onur ve demokrasi dalgası yeni bir Ortadoğu düzenini ve yeni bir İslam dünyası gerçeğini ortaya çıkarmıştır. 57 İslam ülkesi 1,6 Milyar genç nüfusu ile dünya nüfusunun % 23`ünü oluştu¬rurken uluslararası sistemde hak ettiği adaletli ve demok¬ratik hakkını temsil ederek küresel gücünü kabul ettire¬cektir.
Dünya artık 2. Dünya Harbi`nden kalma, soğuk sa¬vaş paradigmalarıyla şekillenen küresel statükoyu taşıyamıyor.
BM`de Filistin`e gözlemci dev¬let statükosu verilirken 193 ülkeden 138`i, İsrail`in nükleer kapasitesi aleyhine karar verir¬ken 174 ülke, ABD ve İsrail`e rağmen `evet` diyerek yeni bir dünya düzeninin isyanını ses¬lendirdiler.
Artık hiçbir şey Ortadoğu`da da dünyada da eskisi gibi olmayacak. Ufuklar ağarıyor, yeni bir dünya doğuyor.
Dünyada ve bölgede bunlar olurken, Öyle ise gelin Türkiye?nin ayağındaki prangaları elbirliği ile kıralım yoksa yarın geç olabilir. Ve Türkiye Bölgenin başaktörlüğünü kaptırabilir. Bu tarihi facia olur. O zaman ne Allah ne tarih nede gelecek nesiler affeder.
Başka bir anlatımla, Türkiye?nin iç sorununu yanı Kürt meselesini acilen çözmesi lazım yoksa bölgesinde belirleyici ve aktör olamaz.
Sorunlarını çözen bir Türkiye Bölgesinde Güçlü olur. Bölgesinde güçlü olan Türkiye Dünyada ve Batı?da daha saygın, daha itibarlı bir ülke olacaktır."
Küçük hesaplar peşinde olanlar, Bu kirli savaşta rant sağlayanlar, Kan ve gözyaşı üzerinde siyaset yapanlar, Barış gelecek kan duracak diye paçaları tutuşanlar gelin bu yanlıştan dünün Gelin bu projeye destek verelim, omuz verelim elimizi hep birlikte taşın altına koyalım. Türkiyenın yıldızı bölgede ve dünyada parlamaya başlamıştır Türkiye küresel aktörü olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor bu ilerleyişini hızlandıralım. Bu ülke hepimizin aksı halde yarın geç olabilir.
SEYİTHAN KAYA
MALİ MÜŞAVİR
DOĞUBAYAZIT