Merhum Turgut Özal'ın yaptığı son konuşma günümüze hala ışık tutuyor.
1993 yılında Türkiye Cumhuriyeti 8. Cumhurbaşkanı MerhumTurgut Özal'ın yaptığı son konuşmanın günümüze hala ışık tuttuğunu belirten Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ’Merhum Özal,1993 yılında benimde hazır bulunduğum 'İslami Araştırmalar Dergisi'nin "Değişim Sürecinde İslam" konulu panelde yaptığı son konuşma, Merhum Turgut Özal'ın nasıl bir ufkunun, özgürlük anlayışının, insanca yaşama dair bakış acısını gösteren bir konuşmaydı.
Demir, ‘Merhum Özal,Cemiyetlerin, toplumların ve devletlerin ilerleme sırrını "Düşünce ve Düşünceyi ifade etme hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, teşebbüs hürriyeti" kavramlarına vurgu yaparak bu kavramlara sahip toplumlarda ilerlemenin fevk kalede ileri olacağına vurgu yapıyordu. Farklı düşüncedeki insanların önemine ve kıymetine vurgu yapıyordu. Tarih konusunda öğretilen yanlışlıklara değinerek sultan Abdülhamit’e kızıl sultan diyenlerin yalanlarını söylüyordu. Tarihi yanlış öğrenen toplumların ileriye gidemeyeceğini, tarihi doğru öğrenen toplumların ileri gideceğine vurgu yapıyordu. Düşünce özgürlüğüne ve sorgulayıcı düşüncenin önemine vurgu yaparak, bunu kavga etmeden, hoşgörü içinde, insanca yaparak her şeyin en doğrusunu öğrenmenin kıymetine vurgu yapıyordu. Maddi refah ve zenginliklerin önemli olduğunu ama bence en önemlisi fikir hürriyeti ve tartışma ortama sahip olmaktır diyordu.Merhum Özal’ın bu konuşması toplum önünde yaptığı son konuşma oldu ve bu konuşmayı yaptıktan günler sonra hayatını kaybetti.8. Cumhurbaşkanı MerhumTurgut Özal, 66 yıllık ömrünü, Türkiye'nin özgür, demokratik ve sivil bir yapıya kavuşması için adadı.Merhum Özal,Vefat etmeden öncedönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e,benimde hazırlanmasında görev aldığım vasiyeti niteliğinde olan “ Kürt Sorunu-Güneydoğu Anadolu'daki Durum ve Çözüme Yardımcı Olabilecek Öneriler” başlığı altında bir mektup yolladı. Ne yazınki vasiyetinin tam tersi oldu.
Turgut Özal'ın Demirel'e Kürt vasiyetinin tam tersi yapıldı.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ’Merhum Özal,ölümünden 2 ay önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e gönderdiği,benimde hazırlanmasında görev aldığım vasiyeti niteliğinde olan “ Kürt Sorunu-Güneydoğu Anadolu'daki Durum ve Çözüme Yardımcı Olabilecek Öneriler” başlığı altında gönderdiği 10 sayfalık raporun özet olarak içeriği;
Özal, kısa, orta ve uzun vadede çözümler içeren planla 5-10 yıllık sürede Kürt sorununu nihayete kavuşturacaktı.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ‘Rapor, sorunun tespiti, tarihi seyri ,bölgede yaşananlar, iç ve dış gelişmeler, ırakta yaşanan gelişmeler ve Türkiye’nin bu konuda menfaatine olan davranış tutumu, sorunun çözümünde yatan ülke menfaati ve toplumsal huzur, çözülmemesi durumunda yaşanacak olumsuz gelişmeler, kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenler ve gösterilecek kararlılık gibi önemli tespit, yol haritası ve çözümleri içiriyordu. ’dedi.
Demir, ’Merhum Özal raporun sonuç kısmında; Gerek dünyadaki son oluşumlar sonucu ortaya çıkan etnik milliyetçilik anlayışının etkisi, gerekse Türkiye’nin yakaladığı tarihi büyüme fırsatım engellemek isteyen dış güçlerin teşvik ve desteği ile bugünkü ciddi boyutlarına ulaşan Güneydoğu ateşi; eğer yanlış yapılmaz, acele ve fevri davranılmaz, soğukkanlılık kaybedilmez ise, 5- 10 yıl içinde milliyetçilik akımının şiddetini kaybetmesi ve dış desteğin azalması sonucu kendiliğinden hafifleyerek sönecektir. Dış dünyaya, özellikle bu meseleden korktuğumuz, çekindiğimiz ve endişe ettiğimiz izleniminin verilmemesi ve devletin her şeyin üstesinden gelecek güçte olduğunun belirtilmesi büyük yarar sağlayacaktır. Bu nedenle, devletin her kesimindeki görevlilerin, politikacıların ve basının; terörle bölge halkım birbirine karıştırmadan, her ikisine farklı ve anladıkları, layık oldukları şekilde yaklaşarak, üniter devlet anlayışım bozmadan, bölge halkının sıkıntılarını giderecek yukarıda zikredilen tedbirlerin süratle alınıp uygulanması, terörü zamanla etkisiz hale getirmesi kesin bir zorunluluk ve herkes için sorumluluktur.’ diyordu.
Demirel ve Çiller’li kara yıllar, Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğindeki ak partinin kurulmasıyla son buldu.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, Merhum Özal’dan sonra DYP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi.Cumhurbaşkanı Demirel, hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e verdi ve DYPSHP hükümeti kuruldu. 24 Mayıs 1993: Bakanlar Kurulu'nun af gündemiyle toplanmasından 1 gün önce Bingöl'de terhis olan 33 asker şehit edildi. Bu saldırıdan sonra Turgut Özal’ın vasiyeti rafa kaldırıldı.Tansu Çiller, Avrupa Konseyi toplantısı için bulunduğu Viyana'da basına "İspanya tecrübesinden (Bask modeli) biz de yararlanacağız." dedi. Demirel 11 Ekim 1993'te anında yanıtladı: "Çözümü İspanya'da arama!Diye cevap verdi. O günlerden sonra daha önce Kürtçe yayından ve Bask modelinden söz eden Tansu Çiller, bu olaydan sonra 27 Ekim 1993'te şahinleşti: "Ya bitecek, ya bitecek!"Tansu Çiller 31 Ekim 1993'te, "Terörün dıştaki ve içteki kaynaklarını kurutacağız." dedi.Başbakan Çiller, 3 Kasım 1993'te şu açıklamayı yaptı: "Elimizde PKK'ya yardım eden 60 Kürt işadamının listesi var. Devlet PKK ile olduğu gibi PKK'ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir." Demeçlerinde bulundu. O yıllar faili meçhullerin, terör olaylarının zirve yaptığı yıllar olarak hafızalara kazındı.Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde ak partinin kurulmasıyla son buldu. ‘dedi.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir bundan sonraki yazım , ‘Kürtlerin dertlerine eğilen samimi liderler Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merhum Özal’ Başlığındaki yazım olacaktır. ’dedi.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024