Tarih: 04.08.2010 00:00

Toplumun Çivisi Çıktı

Facebook Twitter Linked-in

Toplumun Çivisi Çıktı?



AYKUT KAYA YAZIYOR?



            Günlerdir ekranlara taşınan vahşet haberlerine gün geçmiyor ki bir yenisi daha eklenmesin.



            Son günlerde sıkça duyduğumuz  aile içi vahşet haberleri....



            Evladını boğazlayan anne, babasını öldüren evlat ve niceleri....



            Akşamdan akşama haber izlemeyi beklerken, duyduğumuz vahşetler karşısında adeta tüylerimiz ürperiyor Ve ister istemez kendisine su soruyu yöneltiyor:



            Bir  insan nasıl bu kadar canileşebilir?...!



            Vicdan sahibi bir insanın aklının alacağı olaylar değil.



            Zihinlerde iz birakan kesik baş olayı, Mardin´deki düğün katliamı, sonrasında Adana´da ki aile faciası ve son günlerde bir çocuğun annesinin kafasına kursun sıkması ve sayamadığımız niceleri...



            Bu olaylarin hangi halet-i ruhiyeyle yapıldığını uzmanlar uzun uzun tartışsalar bile yine de tam olarak kestiremiyorlar.



            Geçmişte yasanan eşkıya katliamları, töre katliamlarına, töre katliamları ise yerini  aile içi katliamlara bırakmış halde. Bu olaylar öylesine bir hale geldi ki, artik birakin katili dışarıda aramayı, aile fertlerinden alinan kan örneklerden DNA?ların tespiti, birinci derecede uygulanacak tahkikatların başında geliyor.



            ?Sosyolojide sosyal kişiliği gelişmiş bir birey toplumun gelişimi için hayati bir öneme sahiptir? tanımına başa baş zıt kalıyor, toplumun genelindeki bu sorun, çekirdek aile bireylerinin yaşam haklarını doğrudan doğruya tehtid ediyor. Bu da toplumdaki çürümenin aileden başladıgının bir örneğidir.



            Geçmiş yıllarda bu olayların yaşandığını duymayı bile kaldıramayan bu millet, her gün ekranlara haber konusu olan bu vahşetleri, artık bir trafik kazası haberi gibi sıradanlıkla karşılıyor.



            Türkiye?nin dünya ortalamasında nüfusa göre yıllık cinayet oranlarını bir alıntı ile  belirtelim.



            ?Türkiye de nüfusa göre cinayet oranında Rusya ile beraber Avrupa da liderliğe oynamakta. Hem de öyle böyle liderlik değil.



            Örneğin, Yunanistan da her yüz bin kişilik nüfusta sadece 0.76 kişi öldürülürken, Türkiye de bu neredeyse 10 misli, 6,3 kişi. Hatta diğer bazı büyük ülkelerin ortalamalarını da vereyim de ahlaken çökmüş batıya her beraber ağlayalım. ?
            Norveç 0.76
            Avusturya 0.81
            Danimarka 0.98
            Almanya 0.98
            ıspanya 1.14
            ıngiltere 1.37
            Romanya 2.51
            Türkiye 6.23



            Bu ülkelerin bazısında, bir yılda sadece Mardin deki töre katliamında öldürüleninsan sayısı kadar bile adam öldürülmüyor. 



            Hani toplumsal çöküş diye, sözüm ona her fırsatta adına mahalle baskısı diyerek kastedilen manevi yapının, zorla dayatmayla sebep göstererek, bir kaç kalemşorun yasanan bu aile facialarının sebebinin ?mahalle baskısı? olduğunu belirtip,  desteklenmesi ile çelişkili bir durumdur.



            Ne zamanki bu ve bu gibi olaylar baş gösterirse, ?soruna çözümü arayışı? adı altında, sempozyumlar, paneller düzenlenir, Konuşmacı helede çağdaş! Laik! Biriyse işkembe-i kübra?dan sallarda sallar.



            Bu hususlarda pskiyatristler, sosyologlar bilimsel açıdan ne kadar değerlendirirse değerlendirsinler ve her ne kadar toplumda yaşanan bu çöküşlere sebep olan açıkları bazı kişiselleşmiş kavramlarla kapatmaya çalışsalar dahi, eksik kalan tuğla?yı görmezden geldikleri kesindir.



            Dikkat çeken diğer bir nokta ise, her zaman her konuda batıdan örnekler sergileyip duran, batının çığırtkanlığını yapan sempatizanları nedense bu konularda batının ?B? sini dahi ağızlarına almazlar.



            Nesini ağızlarına alacaklar ki.  



            ?Batıya uyum? ya da ?laiklik? diyerek Kuran kurslarını kapattıranlar, imam hatiplerin kapılarına kilit vurduranlar, din dersi hocalarının, imamların gözaltına alınmasına sebep olanlar bilmiyorlar mı ki, bu vahşetlerin sebebi vicdanlardaki maneviyatın eksikliğidir.



            E haklılar tabi ne diyecekler ki...



            Diyebilirler mi ; ?



            Amerika ve ıngiltere?de  ıncil eğitimine ilkokulda başlanılıp, insanlara manevi duygular ve inançlar empoze edildiği için cinayet oranlarının ülkemize göre daha düşük olduğunu...



            Yine diyebilirlerimi ısrail?de  çocuklara verilen din eğitiminin daha anaokulunda başladığını?



            E deseler ya..



            ?O zaman bizde Kuran-ı kerim eğitimi verelim?...



            Diyemezler...



            Derseler çünkü laiklik elden gider, ülke yıkılır! Kıyamet kopar! 



            Her duruma model arayışı içinde olan birtakım çevreler, peki neden bu vahşetin durmasına bir model bulamıyorlar?



            Sorunun başlangıç noktası şu;  



            ınsanların temel hak ve özgürlüklerin içinde yer alan din ve vicdan hürriyeti.



            Siz insanların manevi duygularına gem vurup, kendiniz gibi yaşamaya zorlarsanız,



            Maneviyatın yaşam biçimini hak ve özgürlüklerini de katarak ellerinden alıp eksikliği hissettirirsiniz. Bu eksiklik çölde susuz kalmış bedevinin ölmemesi için devesinin ?idrarını içmesi? gibi bir şeydir. Siz insanların inancını bıçak keser gibi keser, maneviyatı yasaklarsanız, insanlar bu ihtiyacı başka yerlerde ararlar. Camileri, cemaati yasaklarsanız, Kuran kurslarını kapatırsanız,14 yasına dek alması gereken inanç gıdalarından yoksun bırakırsanız; nasıl ki temel gıdalardan yoksun bir vücutta çürümeler başlar, toplumda da böylesine çürükler bas gösterir.



            Maneviyat ve kültürün lezzetini alamayan gençler, bu lezzetleri satanizm?de, ateşperestlikte, onlarca sapık inançlarda arar ve inandıkları inancına göre ibadetlerini eda ederler.



            Kimileri kedi keser, kimleri de böyle insan.



            Buyurun kesik baş cinayeti...



            Dava dönüp dolaştı, satanizme kurban edilen genç adı altında birleşti.



            Ve daha niceleri..



            Kimileri de inanç boşluğunun oluşturduğu depresyonla, fırtınada sığınacak liman bulamayan gemi gibi batar! Ya intihar eder ya da kolları bağlı o beyaz gömlegi giyer.  



            Çözümü dışarılarda aramaya da gerek yok üzerinde kafa yormaya da.  



            Çözüm çekirdek yapının manevi bağlarla güçlenmesi...



            Çocuklara küçük yaşlardan itibaren bale derslerinin öğretilmesi yerine, kültür değerlerimizin empoze edilmesi.



            Anaokulunda Mozart´ın batı orkestrasının bilmem kaçıncı bestesininin kemanla öğretilmesi yerine, temel taşımızı oluşturan aile değerlerinin öğretilmesi.



ılkokulda mantık derslerinde vurgulanan inancısızlığı ve çağdaş bilimler adı altında yaradılış gerçeğinin yalanlanması yerine, yaradılış gerçeğnini anlatılması.



            ılla ki Kuran-ı Kerim öğretilmesin, aman laiklik elden gitmesin! Bundan da vazgeçtik, ama hiç olmasa ilmihal dersleri verilsin, bu derslerle çocukların yaşam biçimleri şekillendirilsin. 



            Elbette bunların kaldırılıp yerlerine istediklerimiz konulması ?Laiklik? açısından zor!



            En azından pilot bölgeler seçilsin bir kaç dönem test edilip, sosyal hayata katkısı ölçülsün.



            şundan emin olunmalıdır ki bu manevi gıdaların lezzetine varan hiçbir toplum, asla sapıklık içerisine de düşmez!



Buda ?şeriat? in gereksimlerinden ziyade, evrensel toplum düzeninin gereğidir. Ve su da unutulmamalıdır ki Hıristiyan, Musevi yâda diğer inançlara mensup bütün gelişmiş toplumların eğitim sisteminin temelinde de, din eğitimi vardır.



 





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —