Hiçbir Sanayicimizi, Tüccarımızı, esnafımızı ,çiftçimizi ve de hiçbir vatandaşımızı Tefecilerin İnsafına Terk edemeyiz. Bir önceki yazımda tefecilerin tüm mallarına el konularak mağdurlara dağıtılması ile ilgili yazı dizisi başlatmıştım. Bu yazımda Türkiye geneli tefecilik belasının kökünü nasıl kazıyabiliriz, Türkiye'nin tüm illerinde tefecilik ne kadar ciddi boyuta ulaştığını, bunun için ne yapılabilir, buna dikkat çekmenin faydalı olacağı kanaatindeyim.
2019’de güvenlik güçlerince,1043 tefecilik olayına müdahale etmiş, bu olaylarda 2730 şüpheli gözaltına alınmış, bunların 1468 kişisi tutuklanmış
2018’de güvenlik güçlerince, 668 tefecilik olayına müdahale edilirken, bu olaylarda bin 697 şüpheli gözaltına alınmış. Gözaltına alınan şüphelilerin 196’sı tutuklanmış
2017 yılında ise bin 112 kişi gözaltına alınmış, bunların 68’i tutuklanmış.
Görüldüğü üzere her yıl artış gösteren tefecilik ile ilgili suçlar da mücadeleyi sadece adli olarak gerçekleştirmek, tefecilik ile mücadelede yeterli olmamaktadır. Tefecilik suçlarının işlendiği illere baktığımızda, Ağrı, Şanlıurfa ,Diyarbakır ,Siirt ,Van, Muş ,Batman, Şırnak gibi doğu ve güneydoğu başta olmakla birlikte büyükşehirlerden İstanbul ,Mersin ,Adana, Ankara, İzmir gibi mega şehirlerde de tefeciliğin artış gösterdiğini görmekteyiz
Tefecilik olaylarında ilk sırayı başkent Ankara almaktadır. Başkent Ankara'dan sonra sırası ile ilk 10 il İstanbul ,Antalya ,İzmir ,Şanlıurfa ,Diyarbakır ,Konya ,Mersin ,Kahramanmaraş ,Adana illeri en fazla adli işlemin yapıldığı il olmaktadır.
Tefecilik elbette ki bugün ortaya çıkan, toplumu sömüren köleleştiren bir sorun değildir. Ortaçağda bile tefecilik çok yaygın olan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Tefecilik her semavi dinde yasaklanmış bir olaydır. Hatta İngilizlerin tarihinde kilise 24 tefecinin tüm mallarına el koyarak asılmalarına hükmetmiştir. İslamiyet'in ilk yıllarında toplumu sömüren bir yara ,köleleştiren bir durum olduğu için yasaklanmıştır. Görüldüğü üzere tefecilik insan oğlunun var olduğu her zamanda, toplumu sömüren bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dünya tarihi boyunca tefecilik, zayıfın güçlü tarafından sömürülmesi olarak adlandırabiliriz. Dolayısı ile bizim toplumda tefecilik yapanların güçlenmesini engellememiz lazım. Bunun için tefecilerin toplumu yönetme makamlarında olan hiçbir makamda olmamaları ve de toplumu yönetenleri yönetmemeleri, yönlendirmemeleri gerekmektedir. Ortaçağ da tefecilerin üst düzey makamlara gelmelerini engellemek için söyle bir yasa çıkarılmış;
Ortaçağ'da, Tefecilik yapan bir kimsenin fahişeden farkı olmadığı, bu nedenle tefecilik kazancının fuhuş parası gibi olduğu için hiçbir tefeci belediye reisi, belediye encümen üyesi veya lonca efendisi olamayacağı, açıkça belirtmişler.
Günümüzde tefeci vampirleri daha güçlü kılmamak için milleti yönetme makamlarından; Milletvekili, Belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği, siyasi partilerin il, ilçe başkanlıkları ve yönetimlerinde, muhtarlıklarda, Dernek, vakıf gibi toplumsal itibarı bulunan kurumlarda yöneticilik yapmalarına engel olunması ,toplumu sömüren tefeci vampirlerin güçlenmesine engel olunacaktır. Biz milleti sömüren tefeciler ile mücadele etmek için tefecilik ile mücadele platformu, derneği ve vakfı çalışmalarını en kısa zamanda faaliyete geçirmeyi hedeflediğimizi de söylemek isterim. İnanıyorum ki bu aziz millet bu tefeci vampirler ile mücadele eden her bireyin yanında olacaktır. Bu konuda siyasette bulunan kişilerin daha duyarlı olması gerektiğini de belirtmek isterim.
Tefecilik ile mücadele çok geniş kapsamlı bir eylem planı ile ancak sonuca ulaşılabilir.
Bakınız yıllardır ticaretin içinde olan bir kardeşiniz olarak söylüyorum, tefeciliği bitirmek için öncelikle arz talep dengesini ,rayına koymak gereklidir. Bunun içinde sistem oluşturmak gerekir. Bu sistemin içinde herkes olmalı,çiftcisi,esnafı,sanayicisi,memuru,işcisi,emeklisi,öğrencisi hatta küçük çocuklar bile bu sistemde yerini almalı. Bu sistem öyle olmalıdır ki insanoğlu geçim ve yaşam kavgası kaygısı taşımayacağı bir gelecek için adım atmalı diye düşünüyorum.
Ziraat bankasının yapısı çiftçinin yanında olacak şekilde değiştirilmeli
Çiftçimizi tefecilerden korumak için çiftçimizin ,çiftçilik yapması için gereken tüm ihtiyaçları karşılanmalı, Bunun için ziraat bankasının yapısı değiştirilerek ekimden, hasada kadar yapılan tüm işleri kontrol ederek, gerekli finansman desteğini sağlayarak, ürünün satılmasına dek tüm işlemleri profesyonel şekilde takip edecek şekilde olmalı ve finansman desteğini takip ederek hasatta hakkını tahsil edecek. Burada önemli olan detay faiz diye bir şey olmayacak, belirlenecek ürün üzerinden kar-zarar ortaklığı o Bu şekilde çiftçi gönül rahatlığıyla arazisini en iyi şekilde değerlendirecek. Bankada eğer kar olursa banka daha fazla kazanmış olacak eğer zarar olursa burada devlet devreye girerek ,gerekli destek ile zararın çiftçinin sırtına binmesini engelleyecek bu şekilde çiftçiliğin devamını sağlayarak katma değer oluşturan çiftçimizin üretime devam etmesini sağlayacak. Bu durumda çiftçi ,tefeciye ve tefeciye eşdeğer banka faizlerinin altında ezilmeyecek. Banka verdiği finansman desteğinin akıbetinden endişe etmeyecek. Devlette üretimin devam etmesi ile kazançlı çıkacak. Böyle bir sistem oluşturulduğunda herkes karlı çıkacaktır.
Esnaf, sanayiciyi de tefecilerden kurtarmak için halk bankasının yapısı değiştirilmeli
Esnaf veya sanayici neden tefeciye bulaşır? Öncelikle bunun cevabını bulmak lazım. Bankalar ile ilişkisi iyi olmayan ,yani önceki borçlarında sıkıntılar yaşayan esnaf yada üretici bankalardan kredi alamadığı için ne yapıyor tefeciye bulaşmak zorunda kalıyor. Öncelikle çok önemli bir hususu söylemek lazım, bir iş dalında bir iş yeri açmak için bir bilirkişi kurumumuz yok, bunun olmamasının sonucunda bir esnafın işlerinin iyi gittiğini gören az buçuk parası olan kişi hemen aynı sektörde işyeri açmasının sonucu olarak eğer talep iki esnafı kaldıracak düzeyde değilse sonuç olarak iki esnafında zamanla işleri kötüleşmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu kötüleşme sonucu bankalara, tefecilere yakayı kaptırmayı beraberinde getirmektedir, sonuç olarak tamamen tükenmeye kadar gidebilmektedir. Öyleyse öncelikle kendinizi de başka kişileri de batırmamak için bir bilirkişi kurumuna ihtiyacımız var.
Bu kurum var olan ticaret yerlerini daha iyi duruma nasıl getirilebilir,
Yeni açılacak iş yerlerinin nerede, hangi dalda açılması gerektiğini konusunda planlama yapacak,
Esnafın finansman desteğini halk bankası aracılığı ile nasıl çözülebileceğini tespitini yapacak,
Halk bankasının kar ortaklığının şeklini, düzenini işleyişini takip edecek,
Bu kurum ticaretin gelişmesi, finansman desteğine ihtiyaç duyan esnaf ,üretici, sanayicinin ihtiyaçlarının karşılanmasına ,Yapılacak ticarettin takibi, geliştirilmesi konularında yetkili olacak. Bu şekilde esnafın tefeci ve türevi kurumların faizi altında ezilmesine engel olunacak vede finansman desteği sunan halk bankasının esnaf ,üretici ve sanayicinin kendi kendisine yetene kadar verdiği finansman desteği sağlama alınacaktır. Faiz, tefeci gibi meseleler ile insanımız boğuşmayacak ticaretin devamı ile devlet vergi ile kazançlı çıkacaktır. Tabi fikir olarak söyleyebileceğim o kadar fikir mevcut ki yazmakla bitmez ve de ben her zaman söylerim ortak akıl ile oluşturulan bir sistem daha başarılı olur. Milletimizin bu faiz ve tefeci zulmünden kurtarmak için iyi bir sisteme ihtiyacımız var, asıl olan budur bu konuda daha detaylı bir çalışma yapılması elzemdir.
Ticaret dışında kalan vatandaşlarımızı tefecilerden kurtarmak için Aile Sosyal Politikalar Bakanlığının bünyesinde yaşam denetim kurumu kurulmalı.
139 milyar TL takibe düşen banka alacakları, 20 milyon icra dosyası, 4 milyon vatandaşımızın hesabına konulan haciz ve 2020 bütçesinde 138 milyar TL faiz ödemesi durumlar böyle olunca şunu hatırlatmak isterim
Biliyorsunuz aile sosyal politikalar bakanlığı dezavantajlı, durumu kötü vatandaşlarımıza yardımlar ile hayatlarının daim etmesine yardımcı olmak için var olan bir bakanlık. Tabi bankaya borçlu olup ta haciz, maaş blokesi olan yada tefecilerin ağına düşmüş mağdurlar çok zor durumlarda hayatlarını sürdürdüklerine devleti ikna edemiyor çünkü Sgk’ları olduğu için hiçbir yardım alamamaktadırlar ve bundan dolayı özellikle borçlunun çocukları ve eşleri çok zor bir hayat geçirmektedirler bunu sona erdirmek için yeni bir sisteme ihtiyaç vardır. Bu Sistem ,şuanda maddi durumu iyi olan kimseleri de kurumalı ki durumu kötüye gitmesi engellensin. Maddi Durumları iyi durumda olanların tefeci ve türevlerinin ellerine düşmelerini engelleyecek politikalar ile daha çok mağdurun oluşması engellenmiş olunacak.
78 milyon vatandaşımızın temel ihtiyaçlar konusunda güvenceye alacak yeni bir sisteme ihtiyacımız var. Bu sistem her vatandaşımızın temel ihtiyaçları konusunda neye ihtiyaç duyuyorsa bunu karşılamaya yönelik tamamlayıcı bir sistem ile olabilir. Tabii ki sistemi daha geniş yazabiliriz temel mantık her vatandaşımızın temel ihtiyaçlar noktasında noksan kalmamaları bunu karşılayabilecek bir sistem oluşturmak meselenin özü budur.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024