Son yıllarda özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinde bazı STK, basın yayın organları ve sosyal medya hesaplarında taziye yemekleri ile ilgili dile getirilen görüşleri izliyorum.
Artan fiyatlarla birlikte ciddi bir külfet haline gelen taziye yemeklerinin verilip verilmemesi ya da yemek maliyetlerinin düşürülmesi ile ilgili bazı görüşlere katılmakla birlikte, bazı görüşlerin toplum gerçekleri ile uyuşmadığı görüşündeyim.
Öncelikle bu bölgede yaşamalarına rağmen buradaki taziyeler ya da taziyelerdeki yemek uygulamasından bihaber olan yanlış görüşleri açığa kavuşturalım.
Ağrı ya da ilçelerinde bir taziye olduğunda taziye sahipleri kendi acıları ile uğraşacaklarına gelen misafirlerin konaklamaları ya da yemeklerini hazırlamakla ilgileniyorlar gibi söylemler bu toplumun gerçekleri ile örtüşmüyor. Burada yaşayan insanlar böyle bir şeyin olmadığını tam tersine taziyenin birinci dereceden yakınlarının bu konulardan etkilenmemesi için yakın akraba, komşu, köylü ya da tanıdıklarının buna müsade etmediğini ve bunun takdir edilecek bir dayanışma örneği olduğunu biliyoruz.
Hatta taziyelerde morg işlemleri, mezarın kazılması, defin, taziye evinin hazırlanması, taziye sahibinin evinin taziye kabulüne hazır hale getirilmesi, taziye evinde yapılacak ikramların sunulması genellikle taziye sahipleri değil, taziyeyi sahiplenen hayır sahipleri tarafından yapılır.
AĞRI'DA TAZİYE
UYGULAMALARI
Ağrı'da genelde 3 gün süren taziyelerde öğle saatlerinde kavurma, pilav ve ayrandan oluşan yemek verilmektedir. 3 gün boyunca verilen yemeklerin yanı sıra taziye evinde ve taziye evinin sahibinin evinde ikram edilen çay, şeker, kolonya gibi giderlerin, aşçı parası, taziye evindeki ısınma bedeli gibi toplam maliyet taziyeye katılan akraba, dost, arkadaş, komşu, köylü ve tanıdıklar tarafından gönüllü olarak oluşturulan listeye bölünerek karşılanır. Bu listeye taziye sahipleri dahil edilmez. Yani bu yemek maliyeti taziye sahibine yük edilmez. Hatta gün içerisinde verilen yemeklerden arta kalan yemekler akşam taziye sahiplerinin evinde kalan yakın akrabaları falan varsa onlara ikram edilmek üzere taziye sahibinin evine gönderilir ki, taziye sahipleri yemek konusu ile uğraşmasınlar ya da onlara masraf olmasın.
Öte yandan taziye sahipleri isterse 4. Gün hayır olarak mevlit verirler ve burada ikram edilen yemeklerin maliyetlerini kendileri karşılarlar. Bunu da herkes yapmaz. Bazıları mevlüt yemeği yerine oraya harcayacağı parayı daha farklı bir şekilde hayır olarak vermek ister ki; bu tamamen taziye sahiplerinin inisiyatifine kalmış bir şeydir.
DİYADİN VE DİYADİNLİLERİN BULUNDUĞU YERLERDE TAZİYE UYGULAMALARI
Bir Diyadinli olarak ilçemizde ve diyadinlilerin bulunduğu yerlerdeki uygulamayı anlatmadan geçemeyeceğim. Diyadin taziyelerinde diğer yerlerden farklı olarak yemek ikramları sabah saatlerinde başlar ve öğleden sonraya kadar sürer. Uzak yerlerden gelen ve dönecek olan misafirlerin yemek yemeden dönmemesi için yapılan bu uygulamada diğer yerlere göre maliyet daha da arttırmaktadır.
Ancak Diyadin taziyelerinin bazılarında gönüllülerin yanı sıra belli sabit bir liste vardır. Yaklaşık 10 yıldır Ağrı Mezkez'de bulunan babamın ailesi (çomoyi) ve annemin ailesi (zaroyi) ailelerinin yaptığı gibi, yemek maliyetlerinin düşürülmesi için Ağrı merkezde ailelere ait kaç hane varsa hepsi listelendi ve taziyelerde bu listede bulunan herkes katkı sunmuş oldu. Bu listenin dışında diğer taziyelerde olduğu gibi isteyen kendisini gönüllü olarak yazdırabiliyor. Bu uygulama ile birlikte yemek maliyetlerinde ciddi bir düşüş gerçekleşmiş oldu. Ayrıca bunun uygulanması için de her aileden 3-4 kişi belirlenerek her taziyede işi bilen kişilerin bundan sorumlu olması sağlandı. Bildiğim kadarıyla bu liste uygulaması birçok aile ya da köyler tarafından da uygulanmaktadır. Ben bizim aileleri daha yakından bildiğim için örnek olarak verdim.
Ayrıca Diyadin merkezde ve bazı köylerinde sadece erkekler değil kadınlar için de ayrı yer yapılmış ve böylece taziye sahiplerinin evinde ayrı bir telaşın olmasının önüne geçilmiştir.
BENİM GÖRÜŞÜM;
Ağrı genelinde bildiğim kadarıyla taziye uygulamaları bu şekildedir. İlimizde ya da bölgemizdeki bu uygulama öncelikle bir yardımlaşma ve dayanışma örneğidir.
Bu gelenek insanlarımızın güzel yönlerini ortaya koyması, yardımlaşma ve dayanışma gibi önemli ve insani güzelliklerin canlı tutulması bakımından önemlidir.
Yemek maliyetlerinin yükselmesi, bunun taziyeye katkı sunan insanlar açısından ağır bir külfet olması ele alınabilir. Bu konuda bir istişare topluluğu kurulabilir. Bu istişare topluluğu ilimizdeki bütün katmanlarla görüşerek bu maliyetlerin aza indirilmesi için, yemeğin türü ile ilgili ortak bir karara varabilir. Ya da her aile kendi arasında bu konuyu bir karara bağlayabilir. Ben de bu görüşteyim. Yani taziye yemekleri maliyet açısından türünü değiştirerek iyileştirilebilir.
Ama taziye sahipleri tarafından verilen mevlit yemeğinin tamamen kaldırılması taraftarıyım. Hem taziye sahipleri için bir yük hem de eğer bir hayır yapılacaksa bu taziye sahiplerinin kendi gücüne ve hayır yapma tercihine bırakılmalıdır.
Ama bunları ele alırken bazı güzel geleneklerimizi de ayaklar altına almamalıyız. Yanlış bilgi ve soyut yaklaşımlarla bu konuyu ele aldığımız zaman hangi konu olursa olsun bu toplumun aileden oluşan bir toplum olma dinamiğine zarar vermiş oluruz. O zaman da aramızdaki bağları koparır, her birimiz başka yerlere savruluruz.
O yüzden bu güzel geleneği yok etmek yerine iyileştirmek ve uygulanabilir hale getirmek önceliğimiz olmalıdır. Bu ya da toplumun dayanışma içerisinde olmasını sağlayan gelenekleri geçmişimizden kopmadan günümüze uygun hale getirmek üzere yapıcı yaklaşımların daha güzel sonuçlar doğuracağı görüşündeyim.