O nedenledir ki zeki ve çalışkan liseliler, aracısız ve torpilsiz bir şekilde iyi üniversitelerde okuma fırsatı bulabiliyorlar.
Aynı şekilde okulunu başarı ile bitiren ve çeşitli kurslarla bilgilerini takviye eden üniversiteli gençler, yine ÖSYM denetiminde yapılan KPSS sınavlarında da hak ettikleri puanları alabiliyorlar.
Bu noktaya kadar her şey yolunda gidiyor ve gençler hakkıyla ve torpilsiz bir şekilde yarışabiliyor.
Bütün bu zorlu imtihanlardan sonra yapılan MÜLAKAT sınavlarını ise anlamak ve savunmak çok güç.
Sözlü sınav adı altında yapılan elemeler, toplum vicdanında hiç bir zaman itibar görmüyor. Aksine insanları yaralıyor, sızlanmalara, şikayetlere ve yakınmalara sebebiyet veriyor.
Çünkü mülakat sınavları daha çok tarafgirlik ya da ideolojik düşünceler doğrultusunda yapıldığı için, daha iyisini daha donanımlısını bulmaya yönelik değildir.
Bilgi ve yeteneğin tamamen ötesinde, bazen sol görüşlülük, bazen muhafazakarlık yada milliyetçilik; mülakat sınavlarında bir avantaj olabiliyor.
Bütün bunların sonucunda ÖSYM de yüksek puan alan yada çok iyi bir üniversiteden mezun olan adaylar, mülakat sınavlarında rahatlıkla elenebiliyorlar.
Tamamen takdire dayalı, sübjektif ve BİR KAÇ DAKİKALIK anlamsız mülakatlarla, gençlerin elenmesi, umutsuzluğa sevk edilmesi, geleceklerinin belirsizleştirilmesi son derece yanlıştır.
ÖSYM tarafından yapılan yazılı sınavlarda başarılı olmuş bir genç, olsa olsa şu sebeple işe alınmayabilir.
Suç işlemiştir ya da gerekli sağlık koşullarına uygun değildir. Hepsi bu kadar.
Suç işleyen kişinin durumu sabıka kaydıyla belli oluyor zaten, sağlık yönünde yetersiz olanların da durumları doktor raporu ile anlaşılıyor. Bu engellere karşı tabi ki denecek bir şey olmaz.
Ancak adayların, yazılı sınavlarda aldıkları yüksek puanlara rağmen mülakat sınavı gerekçe gösterilerek elenmesi, halk arasında idareye bir güvensizlik olarak değerlendiriliyor.
Tamamen takdire ve keyfiliğe dayanan bu sistemin kaldırılmasında toplumsal kaynaşma için de büyük yararlar vardır.
Görülecektir ki bu mülakatlar kaldırıldığında, kendi yeteneği ile kamu görevlisi olmuş, kişilik sahibi ve çalışma azmi yüksek bir kamu görevlileri oluşur ki bu da istenen bir durumdur.