Sivil toplum kuruluşu ve Odalar resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri Oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.
Toplumsal bilincin gelişmesi ile birlikte toplum yararına çalışan dernek ve Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) sayısında da ciddi bir artış gözlenmekte. Bu artışın Ağrı`ya yansıması ise daha çok SODES Projeleri ve Yardım Kuruluşları olarak yansıdı.
İsmini veremeyeceğimiz (resmi olmayan sayı 80) bir çok dernek tabelası dahi bulunmayan birilerinin güdümünde kurulup dernek başkan ve yönetimi olarak ortalarda dolanıp icraat olarak sıfır çekecek nitelikteler .
Bir çok derneğimiz ve Oda`mız de sırf taziye evi niteliğinde olup matem tutmakta ve kınalar da nişanlar da ve protokollerde şenlenmekteler.
Bir çok Başkan ve yöneticinin STK’nın ve Oda`nın ne olduğunu bilmeden, ülkede yaşanılan olaylara bakışı değerlendirmesi buna yönelik ne şekilde etkilenip temsil ettiği kitleye ne vereceği veya yöresinde kendi haklarına tecavüz edilmesin den ne kadar haberdar bu konu da çözüm arayışından yoksunlar.
Sözüm onlara kravat takıp orda bur da başkan diye hava atıp kendini tanıtmakta, bir kukla gibi göstermelikten öteye gitmemekteler.
Değişik alanlarda kurulup örgütlenen STK’lar ve Oda`lar bulunduğu halde, asıl sorulması gereken, bu STK’lar ve Oda`lar neden kendi faaliyet alanlarıyla ilgilenmez de politik ve siyasi konulara odaklanırlar?
Gerçekten demokratik ülkelerde STK’lar ve Oda`lar çok önemli hizmetler yürütmekte, hatta iyi yurttaşın kriterlerinden bir tanesi de üye olduğu, hizmet ettiği STK’ların ve Oda`ların sayısı ile ölçülmekte.
Ancak, Ağrı`da vatandaşlar o kadar çekingen ki, acaba herhangi bir basit derneğe veya Oda`ya üye olsam başım ağrır mı? Diye kaygı duymakta. Bu da S.T.K ların ve Oda`ların bir ayıbı olsa gerek.
Aslında asıl sorun; STK’lardan ve Oda`lardan siyasetçi üremesi veya basamak olarak kullanılmasından çok, STK’ların ve oda`ların kuruluş gayelerini gösteren tüzüklerindeki faaliyet alanlarından uzaklaşarak, aşırı politize olmalarından kaynaklanmaktadır.
Neden yönetimde kaldıkları süre boyunca gerçekleştirdikleri faaliyetleri kamuoyu ile paylaşmazlar?
Örneğin; çalışma veya sosyal yaşamı alanında kurulan STK veya Oda`lar neden yönetimi süresi boyunca yapılan ihracat, ithalat, açılan/kapanan işletme sayısı, sigortalı çalışan sayısındaki artış/azalış, üye sayısındaki artış/azalış ve üyelerin verdiği aidatların nereye ve nasıl harcandığı konusunda kamuoyu bilgilendirilmez?
Yoksa başarı medyada çıkma oranına mı endeksli? Yoksa medyatik olmaklamı alakalı
Bu ve buna bezer çok sorular var sorulacak bunlarıda yakında yazmaya çalışacağım,hiç bir S.T.K ve Oda üyesine ve bu halka hesap veremeyecek durumda değil.