ıshakpaşa Sarayı: Hiçbir şeyden çekmedi restorasyondan çektiği kadar...
Yrd. Doç. Dr. Erkan KONYAR
Doğubayazıt kent merkezinin yaklaşık
Genel özellikleri bakımından Anadolu-ıran mimarisinin ana prensiplerini barındıran ıshakpaşa Sarayı ayrıca dönemin Avrupa mimari ve süsleme üsluplarından da etkilenmiştir.
Zengin süslemelerle bezeli görkemli taç kapılarla birbirine bağlanan iki ana avlu ve avlu etrafına yerleştirilmiş kabul salonları, harem, selamlık gibi bölümleriyle hem yerel aşiret beylerine hem de merkezi yönetime karşı güçlü görünmeye çalışan Osmanlı paşalarının iktidarını ve ihtişamını yansıtmaktadır.
ıshakpaşa sarıyı Türkiye?nin en önemli kültür varlıklarının başında gelir. Ülke ve bölgenin tanıtımında her zaman kullanılan önemli bir figürdür. Ağrı bölgesi içinde önemli bir turizm potansiyeli oluşturur.
Restorasyon genel olarak eski eserlerin korunmasına yönelik yapılan işlemleri adlandırmak için kullanılır. Taşınmaz kültür varlıklarında, yani mimari yapılarda, çeşitli koruma, güçlendirme ve tamamlama işlemleri yapılır. Restorasyonda ana görev korumaktır ve korurken gerek yapı silueti ve gerekse mimarinin diğer yapısal özelliklerini bozmadan bu işi gerçekleştirmek zorundadır.
ıshakpaşa Saray?ı son 25 yıldır hemen hiç bitmeyen bir restorasyon sürecinin içine girmiştir. Birçok inşaat firması mimarı, restoratörü ve mühendisiyle her defasında yeniledikleri restorasyon projeleriyle sarayı ?korumaya!? devam etmişlerdir. Büyük bütçelerle tabii? Restorasyon teknikleri adını doğru yanlış her şey denenmiş, yeni duvarlar yeni bir görünüş, siluet oluşturulmuştur. Saray tabiri caizse kırmızı şapkalı bir kıza dönüştürülmüş, kişiliğini kaybetmiş, yapısal olarak da çok zarar görmüştür.
Çocukluğumuzda Doğubayazıt?tan yürüyerek gittiğimiz Saray?a bugün Arnavut kaldırımından yapılmış geniş yollardan gidilmekte. Bir nevi otoban? Bu yollar yapılırken gerek Eski Bayazıt?taki birçok mimari yapı, gerekse eski mezarlık alanları yerle bir edildi. Niye yapıldı? birkaç turist otobüsünün konforlu çıkışının sağlanması için. Değer mi? tartışılır? O bölgeye kadar gelip ıshak Paşa Sarayı?na çıkmak isteyen turistin konfor aradığını düşünmek büyük bir yanılgı olur. Bırakın insanlar biraz zorlanarak çıksınlar. Yavaş yavaş çıksınlar, çıkarken de arada bir durup çevrelerine baksınlar, tarihsel topografyayı içlerine sindirerek, tarihi hissederek. Eski esere çok fazla önem vermedikleri öne sürülen Ortadoğu ülkelerinde bile bu tür uygulamalara rastlanmaz, tarihi doku bu derecede tahrip edilmez.
Yapılar çevreleriyle bir bütündür, ayrıştırırsanız ucube gibi ortada kalırlar. Tarihsel siluet o nedenle önemlidir. şimdi hangi mimarlık tarihçisi, sanat tarihçisi ve arkeolog bu haliyle saray fotoğraflarını kullanıyordur.
Saray koruma adına, yapısal olarak oldukça büyük zararlar görmüş ve tarihsel silueti de yok edilmiştir. Üstünün kapatılıp korumaya alınması arzusu, üst örtünün ağır yükü altında ezilen duvarları, bazen üst örtünün yanlış uygulanması sonucu içine girilemeyen, bir göle dönüşen iç mekânları, çatlak duvarları doğurmuştur. Çatlakların içi doldurarak geçici estetik çözümler üretilebilir ancak bu makyaj ileride telafisi oldukça güç sonuçlar doğurabilir.
Sarayın görkemli avluları da modern meydanlara dönüştürülmüştür. Sanki ayrı bir ortamdaymışsınız duygusu yaratıyor. Öyle parıldıyor ve ışığı yansıtıyorlar ki, avludan fotoğraf çekmek günün bazı saatlerinde artık imkânsız. Ayrıca avlunun kuzey bölümlerinde yer alan ambarların ilk yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları sırasında içlerinin tamamen boşaltılması, yapısının bozulmasına neden olmuştur. Sorunun çözümü için içlerine çelik bir konstrüksiyon yapılması sorunu daha da büyütmüştür. Avluda zemin kaymaları oluşmuştur.
Yapılan yeni yollar tarihsel çevreye büyük zararlar vermiştir, tarihsel topografya değiştirilmiştir. Sarayın bulunduğu alan ile Eski Bayazıt ve Ahmedi Hani Türbelerini, eskiden dere yatağına inen bir yol birleştirirdi. ınilmesi, çıkılması zor bir yoldu ama doğal yapıyı yansıtıyordu. Bugün iki yakayı viyadük misali yükseltilmiş bir yol birleştirmekte. Topografyaya burada da müdahale edilmiştir. Umarız arkasında akan dere bir gün, bölgede sıklıkla rastlanan bir sel sonucu taşmaz ve bir felakete neden olmaz.
Eski yapılarımızı onarıp gelecek kuşaklara bırakmamız, kuşkusuz takdir edilecek ve bir ülkenin kültür politikaları içinde olmazsa olmaz bir faktördür. Ancak bu işler yapılırken restore dilecek yapının tarihsel çevre ve topografyasının da dikkate alınması gerekir. Aksi takdirde tek başlarına kalırlar, belki daha güzel görünürler, ancak kişiliklerini yitirmiş olarak ve alabildiğine makyajlı?
Yrd. Doç. Dr. Erkan KONYAR
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024