Fırat Çelik Beyazıt Yazıyor
Bilmem seni nasıl anlatsam Doğubayazıt.
Güzelliğin, özelliğin bir bambaşka, seni görenler sana hayran kalıyor.
Sen Ehmede Hani´nin diyarısın.
Bir yanında İshakpaşa sarayı, diğer yanında heybetli Ağrıdağı, Bağrında yatan Buz Mağaraları, Meteor çukuru ve besleyici, ilaç gibi balığı ile meşhur olan Balık gölü.
Keşişin bahçesinde olmak isterdim.
Dostlarım ile sohbet edip, o buz gibi akan suyundan içmek isterdim. Kusursuz ve emsalsiz kişileri diyarında barındırıyorsun.
Hüzünlendikçe bazen Kalus dağına bakıp ağlıyorsun, Bilmem seni nasıl anlatsam, Nasıl yazsam? Aziz Doğubayazıt?
Mehmet Koç´un satırları ile seni anlayabilsem?
Nezir Çelik´in parmakları ile dizilen Doğubayazıt Gazetesinde seni ezberleyebilsem, Osman Eren´in şiirlerinde seni besteleyebilsem.
Seni anlatabilsem seni, kahramanlara, halden bilmez zavallılara, Seni çok özledim, Havanı, suyunu, heybetli bakışını, barındırdığın insanlarını çok özledim be Doğubayazıt?
Kaç yıl oldu senden uzaktayım.
Eş akraba dost hepsi vardı. Şimdi Rojin 16 yaşına girdi. O da bazen adını anar, ve senden söz eder. Babasının memleketi olduğun için senin ile gururlanır.
Arkadaşlarına kimliğini gösterir, çünkü kimliğinde senin ismini taşıyor.
Gültepe köyü Anam Naime´nin doğum sancısı, Halit babamın hasat tarlası.
Güzel ve aziz Doğubayazıt seni çok özledim.
Sinek yaylasını, Selbent ovasının o eşsiz havasını inan çok özledim be Doğubayazıt?