HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Öyle tarihsel dönemler var ki ülkeler uçurumun kıyısına gelir. Eğer akıllı, adaletli, vicdanlı ve ahlaklı devlet yöneticileri olursa, ülkelerini uçurumun kenarından kurtarıp refaha, düze çıkarırlar. Yok, aklını yitirmiş, çılgınlaşmış, adaletten uzaklaşmış devlet yöneticileri olursa, devlet perişan olur, uçurumdan aşağı düşer. Şimdi Türkiye uçurumun kıyısındadır. Biraz daha ilerlerse uçurumdan aşağı düşecek." dedi.
Doğubayazıt´TA Belediye Meydanı´nda partisince düzenlenen mitingde vatandaşlara seslenen Demirtaş, birçok yerde operasyonların yapıldığını belirterek, operasyonların diyalog yoluyla önlenebileceğini ifade etti.
Herkesin özgürlükten yana olduğunu ve anadilinin özgür olmasını istediğini vurgulayan Demirtaş, şöyle konuştu:
"Herkes, tarihi, geçmişi, medeniyeti, kültürüyle korkmadan burada kendini geliştirmek ister. Kürtlerin hepsi bundan yanadır. Peki halk bunu isterken, hükümet ne yapıyor? Elindeki baskı gücüyle sanki Kürtler bir şey istemiyormuş, Kürt sorunu bitmiş gibi Kürt halkına resmen hükümet terörü uyguluyor. Bu yeni bir uygulama değil, geçmiş dönemlerde 80´lerde, 90´larda ve daha önceki dönemlerde Ağrı´da, Zilan´da çok daha ağırları yaşandı. O zaman da insanlarımız özgürlük istiyordu. Türkiye´de günümüz şartlarında Kürt ile Türk eşit değil. Bizim özgürlükten kastettiğimiz nedir, burada açıkça sıralayalım. Deniliyor ya ´biz kardeşiz, aramızda fark yok, Kürt ile Türk arasında fark yok´ var, kardeşim var. Bu ülkede açık bir ayrımcılık var. Türk´ün kendi çocuğu anadilinde okulda eğitim alabiliyor, Kürt´ün alamıyor. Türk´ün çocuğu kendi tarihini okulda kitaptan okuyabiliyor, Kürt kendi tarihini okulda okuyamıyor. Kürt kendi kültürünü, geçmişini araştırma imkanına bile sahip değil. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu var. Ancak bunlar da Kürt´ün diliyle, tarihiyle ilgilenmiyor. Biz eşit değiliz, eşit olsak zaten mesele yok."
- "Bu topraklar bizim anavatanımız"
Kürt ve Türk´ün bin yıldır beraber yaşadığını anımsatan Selahattin Demirtaş, 900 yıl boyunca farklılık olmadığını ancak son 100 yılda ayrımcılık yapıldığını ileri sürdü.
Ülke topraklarının kendilerinin anavatanı olduğunu kaydeden Demirtaş, " Öyle tarihsel dönemler var ki ülkeler uçurumun kıyısına gelir. Eğer akıllı, adaletli, vicdanlı ve ahlaklı devlet yöneticileri olursa, ülkelerini uçurumun kenarından kurtarıp refaha, düze çıkarırlar. Yok, aklını yitirmiş, çılgınlaşmış, adaletten uzaklaşmış devlet yöneticileri olursa devlet perişan olur, uçurumdan aşağı düşer. Şimdi Türkiye uçurumun kıyısındadır. Biraz daha ilerlerse uçurumdan aşağı düşecek." diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu´nun seçilerek geldiğini ve hükümet kurduğunu anlatan Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti:
"Başbakan hükümet kurmuş ama saraydakinin dışında tek bir cümle kuramaz, iradesi yok. Saraydaki ne emrediyorsa, ne talimat veriyorsa onu gerçekleştiriyor. Şimdi saraydaki ona ´HDP´lilerin dokunulmazlığı kaldırılacak´ diye emir vermiş. Gece, gündüz sarayda muhtarları topluyor, HDP´yi şikayet ediyor. Meclis´e emir veriyor ve ´derhal bunların dokunulmazlıklarını kaldıracaksınız´ diyor. Daha öncede demiştik. Anayasanın tek bir maddesini değiştirebiliriz. Öyle geçici değil, AKP´nin şimdi yaptığı gibi değil, öyle kurnazca değil, kalıcı bir Madde. Bütün dokunulmazlıkları sınırlayalım, sadece konuşma özgürlüğümüz olsun. Kürsüde, mitingde, parlementoda ve televizyondaki konuşmalarımızdan dolayı hiç bir milletvekili suçlanamasın, dokunulmazlığı olsun. Buna kürsü dokunulmazlığı denir. Eğer ki bu kürsü dokunulmazlığına saygı duyarlarsa, biz bütün dokunulmazlıkları kaldırmaya hazırız. Anayasanın 83. Maddesi´ni tümden değiştirelim, yeniden düzenleyelim ve gerekirse Cumhurbaşkanının da dokunulmazlığını sınırlayalım."
- "Oturup bütün meseleleri müzakere etmek isteyenlere kapımız açık"
Halkın iradesinin emanetçileri olduklarını ve kendilerine emanet edilen iradeye sahip çıktıklarını, halkın emanetine ihanet etmeyeceklerini belirten Demirtaş,"O pırıl pırıl, tertemiz bize teslim ettiğiniz iradeniz, bizdeki o kutsal emanetiniz asla zarar görmeyecektir. Bunların karşısında asla boyun eğmeyeceğiz. Zulüm mü yapmak istiyorlar, karşılarında görürler, tutuklamak mı istiyorlar, dimdik yürür gideriz, tıpkı sizler gibi. Cezaevleri zaten mücadele alanıdır. Bizim için zulüm, eza evi değildir. Onurumuzla, haysiyetimizle gider yatarız. Ama siyasi olarak bedelini biz ödemeyiz, siyasi bedelini onlar öder. Bu halk AKP´nin burnundan fitil fitil bunların hesabını sorar. Her kuşun eti yenmez. HDP´nin birkaç milletvekilini hedefe koyup cezalandırmayı düşünenler, bir daha aklını başına alsınlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Biz seçilmiş halk temsilcileriyiz. AKP tarafından atanmış memurlar değiliz. AKP´ye biat etmeyiz, etmek zorunda değiliz. Bizimle görüşmek, konuşmak, ülkenin sorunlarını, sıkıntılarını çözmek isteyen herkese kapımız açıktır" diyen Demirtaş konuşmasına şöyle devam etti:
"Diyalogdan, barışçıl çözümlerden yanayız. Bizimle oturup bütün meseleleri müzakere etmek isteyenlere kapımız arkasına kadar açıktır. Ama biz elimizi barış için uzatmışken, elimize sopayla vurmaya çalışanların elinden o sopasını alır kafasına vururuz. Bunu da bilmeleri lazım. Asla ama asla boyun eğmeyiz. Devletin imkanları sizdedir diye, emrinizde teslim aldığınız maaşlı çeteleriniz var diye korkacak değiliz. Biz haklıyız, çünkü biz gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Haklı olanlar er veya geç kazanırlar. Bizde direne direne kazanacağız ve inşallah bu zorlu, zahmetli günleri tez zamanda atlatacağız."
ÖTE YANDAN,
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ağrı´da
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ağrı´da HDP İl Başkanlığını ziyaret etti.
HDP Ağrı İl Başkanlığını ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, burada partililerle bir araya geldi. HDP İl Başkanlığında düzenlenen toplantıya HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş´ın yanı sıra HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık ve parti üyeleri katıldı.
Türkiye´nin zorlu bir süreçten geçtiğini ifade eden Demirtaş, ?Türkiye, Ortadoğu hani derler ya doğum sancısı, benzetmek gerekirse tam da öyle bir dönemden geçiyor. İnşallah çekilen bu sancıların, çekilen bu acıların, zahmetlerin sonucu eğer bir doğum olacaksa o da inşallah bir barış şeklinde olur. Ülkemizde bir demokrasi, bir huzur şeklinde olur. Bizim bütün mücadelemiz çabamız, arkadaşlarımızla birlikte gayretimiz tümden bunun içindir? şeklinde konuştu.
Mitinglerinin yasaklandığını ve insanlarının gözaltına alındığını belirten Demirtaş, ?Bir nevruz bildirisi elinde var diye insanları gözaltına alıyorlar. Götürüp mahkemeye çıkarıyorlar, mahkeme tutuklayıp içeri atıyor. Suç işlediği için değil, halkı korkutmak için. Niye elinde o Nevruz bildirisi olanı içeri atacak ki geri kalanların hepsi korksunlar. Yüreklerine korku düşsün halkın. Bütün dertleri bu kanunu da mahkemeyi de halkı korkutmak için kullanıyor Adalet için kullanmıyorlar. Bir ülke de bir devlette adalet çökmüşse adalet bitmişse o ülke kaostur. Çünkü her şeyin başı adalettir. Ailede de öyledir, köyde de öyledir, şehirde de öyledir, devlette de öyledir. Bir yerde adalet yoksa huzur olmaz. Aile içerisinde bile siz adaleti sağlayamazsanız, kardeşler arasında bile huzursuzluk olur. Kardeşler arasında adaletsizlik varsa, kardeş kardeşe bile o adaletsizliğin hesabını sorar? dedi.
KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI DIŞINDAKİ TÜM DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRALIM
Dokunulmazlıklar konusunda her zaman açık davrandıklarını ifade eden Demirtaş, şunları söyledi:
"Açık davrandık her zaman. Anayasa´da bir Madde var değiştirelim. Kürsü dokunulmazlığı dediğimiz yani televizyonda, gazetede, mitingde yaptığımız konuşmalar ifade özgürlüğü suç olmasın, geri kalan her şey eğer milletvekili yargılanması gerekiyorsa yargılansın. Mecliste hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak, tecavüz bakın bir sürü dosya var. Bizim dışımızda 3 partide de var. Bizimkilerin hepsi konuşma. Şimdi diyorlar ki hayır sizinkini kaldıracağız, bizimkiler duracak. Oysa yargılanmaması gereken biziz. Dokunulmazlığı kalkmaması gereken biziz.
Dosyalarımızın tamamı konuşmadır çünkü. Beğenirsin, beğenmezsin. Konuşmamı beğenmek zorunda değilsin. Sertte konuşabilirim, eleştiredebilirim. Fakat o artık kürsü dokunulmazlığıdır. Bunu suç olarak görüyor, bunu kaldıracağız diyor. Biz bunu kabul etmeyiz. Başbakanın da dokunulmazlığı kalksın, Cumhurbaşkanının da dokunulmazlığı kalksın. Ne gerek var dokunulmazlık zırhına, korkuyor mu Başbakan mahkemeden, Cumhurbaşkanı mahkemelerden korkuyor mu? Korkuyorsa ayıp ediyor yani korkmaması lazım. Onun da dokunulmazlığını kaldıralım.
Yargıçların dokunulmazlığı var, polislerin dokunulmazlığı var, yargılayamazsınız mesela. Mit müsteşarının dokunulmazlığı var, hepsinin özel kanunlarla çıkarılmış dokunulmazlığı var. Valinin var, kaymakamın var. Zannedersiniz bir tek HDP´lilerin dokunulmazlığı var. Memleketin hepsi dokunulmaz. Aslında bir tek bizim dokunulmazlığımız yok. Bizim vekillerimiz her Gün, bir yerde dokunulmazlık ihlalleriyle karşılaşıyorlar. Fakat biz buna rağmen diyoruz buyurun Mit müsteşarının dokunulmazlığı var, değiştirelim kaldıralım. Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı var, Başbakanın var, kaldıralım onları, bizimki de kalksın. Getirelim anayasayı, yasaları değiştirelim kaldıralım.
Bizi neyle yargılamak istiyorsanız, mahkemeye gelelim çıkalım. Cumhurbaşkanı da gelecek, MİT müsteşarı da. Çözüm Süreci döneminde konuştuğumuz her şey, yaptığımız her şey suçsa, Cumhurbaşkanı bundan nasıl muaf olacak. Mit müsteşarı, Başbakan bundan niye muaf oluyor? Çözüm sürecini yürüten, sürdüren hükümet değil miydi? Biz suç işlemişsek kusura bakmayın sanık sandalyesine oturacaksak Cumhurbaşkanı bir yanımızda, Başbakan bir yanımızda, Mit müsteşarı da bir yanımızda oturacak. Biz hazırız, gidelim mahkemede her şeyi konuşalım. Suç yok ortada, gayrimeşru bir işimiz yok, çok ahlaki çok doğru bir iş yaptık. Barış için uğraştık. Ama bu suçtur bizi yargılayacak şeklinde üzerimize geleceklerse biz kurbanlık koyun değil, günah keçisi de değiliz. Geleceksiniz beraber yargılanacağız" (AA)