Nezir Çelik´in Kaleminden
Bilindiği gibi, Ağrı Dağı Mili Park olarak ilan edildiği halde, dağın Doğubayazıt kısmında hiçbir değişiklik olmadı.
Adından dolayı Ağrı Dağı yakın zamana kadar tamamen Ağrı´ya ait olarak biliniyordu. Nitekim öteden beri de, Ağrı Dağı ile ilgili olarak yapılan tüm etkinlikler ve tırmanışlar Doğubayazıt´ta yapılıyordu.
Fakat Iğdır´ın vilayet olması ile birlikte bu alışılmış durum değişti. Ağrı Dağı´nın mülkiyeti tartışma konusu olmaya başladı. Genç Iğdır hiç vakit geçirmeden Ağrı Dağı üzerinde mülkiyet iddiasında bulunmakla birlikte çok hızlı bir şekilde de Ağrı Dağından yararlanmaya başladı.
Iğdır Valiliği adeta 90 yıllık vilayet tecrübesi ile Ağrı Dağında yol yaptı, barınaklar oluşturdu, buralara su getirdi, yapılan tesislerin sabit güvenliğini sağladı, dağcılık çevreleri ile yakın temasa geçerek onları Iğdır´a yönlendirdi, dağcılık federasyonuna ve dağcılara bir takım kolaylıklar sağladı vs.
Iğdır vilayeti şimdide Ağrı Dağının nemasını alıyor. Öyle ya her külfetin bir nimeti var. Şu anda Ağrı Dağının nerede ise tamamı Iğdır´ın kontrolünde. Anlayacağınız davul Ağrı´lıların boynunda tokmak ise komşu Iğdır´ın elinde.
İlk bakışta bu konuda ucuz itiraz ve eleştiriler gelebilir. Dağcılık faaliyetlerinin Iğdır´a geçmesinde bazı kişi ve kuruluşlar sorumlu tutulabilir. Bu konuda daha çok Dağcılık Federasyonu Başkanına eleştiriler gelebilir.
Fakat unutulmaması gerekir ki bu gibi eleştirilerle bir yere varamayız. Bu konu sadece Dağcılık Federasyonun istemesiyle olacak bir iş değil. Iğdır valiliği bu hususta çok mesafe almış. Çünkü merhum Ecevit´in söylediği gibi ?toprak işleyenin, su kullananındır?. Bizimkiler medyatik görüntülerle yapılmamış işleri yapmış gibi bizleri uyuturken, Iğdır valiliği Ağrı Dağını en iyi şekilde kullanıyor.
Dediğim gibi asıl burada tartışılması gereken; Iğdır Çevre ve Orman Müdürlüğü bu konuda sürekli bir faaliyet içinde oluyor da Ağrı ve Çevre ve Orman Müdürlüğünün neden bir çalışmasına tanık olamıyoruz?...
Ağrı´ya en iyi hizmeti Ağrı´lı bürokratların vereceğine inananlardanız. Onun için Ağrı´lı bürokratların atanması için sürekli yayınlar yapıyor ve bu konuda Ağrı milletvekillerine eleştiriler getiriyoruz.
Şimdi denilebilir ki ?bir taraftan Ağrı´lı bürokrat yok diye eleştiriler getiriyorsunuz, diğer yandan da mevcut Ağrı´lı bürokratları beğenmiyorsunuz´. Aslında bu durum bizi de üzüyor, fakat takdir edersiniz ki sırf Ağrı´lıdır diye tembel ve üretken olmayan bürokratları korumak da büyük vebal olur. Bu nedenle Ağrı´lı bürokratların öncelikle ?evet efendimci? tavırlardan vazgeçerek, Ağrı için hizmet üretmeleri gerekir. Aksi durumda ?Ağrı´lı olsunda ne olursa olsun´ mantığı ile bir yere varılamaz.
Bu bağlamda Ağrı Çevre ve Orman Müdürü nasıl vakit geçiriyor anlamış değilim. Orman yok, çevre desen o biçim. Elde kalan tek doğal varlığımız Ağrı Dağı?
Bu itibarla Ağrı Çevre ve Orman müdürü hiç hiddetlenmeden makamından çıkıp Ağrı Dağı´nın hem Iğdır tarafında, hem Doğubayazıt tarafındaki tırmanış güzergahlarında keşif ve inceleme yapmalı, öncelikle bu konuda detaylı bilgi ve birikim elde etmelidir.
Ondan sonra da ?biz nerede yanlış yaptık? mantığı ile hazırlayacağı raporu yetkililere ve Ağrı milletvekillerine sunarak Ağrı Dağı´ndan yararlanmanın yollarını bulmalıdır.