Elinde kumanda ile uyuyakalan bir toplum

RTÜK Ne yapıyor

HATıCE TÜRKAN

         Yaz tatili bitti bitiyor, Bu ayın 19?unda okullar açılıyor. Haftalar öncesinden yayınlatılan reklâm görüntüleriyle heyecanımızı had safhaya çıkaran diziler ve yepyeni yapım filmler evimizin başköşesinde almaya başladı yerlerini.

         Toplumumuzun büyük bir kesiminin ilgisini çekmekte hiç de zorlanmayan tiplemeler, toplum gelenek göreneklerini başkalaştırmaya soyunan sahnelerle ahlak kurallarımızı ve aile kültürümüzü askıya alma zamanı da gelmiş oldu böylece.

         Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse;

         Toplumsal ahlaktan nasibini almamış karı-koca sorunlarını tüm çıplaklığıyla meydana döken programlar,

         Uygunsuz ilişkilerle arzu-istek dürtüsünün hayâsızca yaşandığı ikili ilişkiler,

         Aile kültürümüzü olduğundan ve olması gerektiğinden çok ayrı bir yere taşımakta hiç utanmadan iş başına koyulan sahneler,

şatafatlı yaşamlarla toplumda ikililik yaratma çabası içine giren yapımlar

Beyni yoğurup bulandırarak tüm sosyal sorunları ve toplumsal yok oluşları görmezlikten getiren seyirlikler duruyor?

         Çocuklarımız Nihayetinde dizi kahramanlarının sorunlarıyla yeterince kederleniyor,

         Onların mutluluklarıyla olmamız gerektiği kadar mutlu olabiliyor,

Ve yine film yıldızlarıyla birlikte aşk yaşamaya başlıyoruz.

         Hal böyle olunca gerek kalmıyor yan komşunun sorunlarını dinlemeye, akrabanın hali ahvalini sormaya.

         Bizden çok kopuk yaşamları normalleştirmeye başlayan sahnelere böylesine sıkı atıyorsak demirleri;

         ?Ya toplum olarak güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyor olmamızdan ötürü kendi hayatımıza dair düşünecek bir şeyimiz yok

         ?Ya da ?yeterince sorunlarla dolup taşmış ömrümüz bey, neyi düşünüp neyi düşünmeyeceğiz boş versene?

         Neyse ki uçma özelliğine sahip kahramanlara, dağ kadar işleri bir parmak çıtlatmasıyla yerine getiren karakterlere ve yakışıksız ilişkilerle çocuğun beyninde olmadık dünyalar yaratacağından şüphe edilemeyecek sahnelere çocuğumuzu teslim etmekten de çekinmiyoruz hiç.

         Öyle ki (işlerimizi rahat rahat yapabilmek ve kafa dinleyebilmek adına)televizyonu çocuğun dadısı olarak görecek kadar aciz ebeveynler olup çıktık hepimiz.

         Çocuğa izlettirilen sahnelerin çocukta yaratacağı etkileri bilmezlikten gelmek tembelliği bulaşıverdi kanımıza.

         ?Efendim, kadınlarımız ev içerisinde kendilerine muhteşem uğraş aracı buldu?

?Çocuklarımız TV ile yeterince ilgilendiği için gerek kalmıyor aile terbiyesi vermeye?

         ?ışten eve yorgun gelmenin sitemi ile elinde kumanda ile uyuyakalan bir babamız var? derken toplumun sahip olduğu değerler yok oluyor ortadan.

         Saygı ve bağlılık usulüne dayalı aile kültürümüz, samimiyet içeren ikili ilişkiler yerini sözde modernleşme denilen kopuk ilişkiler ağına bırakmaya başladı bile.

         Toplum olarak bize ne sunulursa onu izlemeye teslim bir profil çizmişiz kendimize.

         Giden zaman, kopmaya başlayan ilişkiler de umurumuzda olmamaya başlamış adeta.

         Zaman geçtikçe haddini aşan seyirliklerle halimizden gayet memnunken bence gelin ?toplum olarak nereye gidiyoruz? diye bir soralım kendimize.

         Gel gelelim Radyo ve Televizyon Üst Kurulu adıyla ülkemizde oldukça güçlü bir makama sahip RTÜK?e.

         ?Toplumu olmadık şeylerle büyülemek birilerinin işine mi geliyor acaba? diye her ne kadar art niyetli düşünmek istemiyorsam da, sormak istiyorum muhataplarıma;

?toplum kaskatı kesilip ekran başına salıverirken tüm ahlaki değerlerini askıya, sizler hangi kilitli kapılar ardında kimin kuyusunu kazma çabası içerisindesiniz acaba??

         Geçmişten bugüne kültürünü ve sahip olduğu değerleri korumakta takdiri hak eden bir toplumun tüm değerlerini nasıl alt üst edebileceğinizi bulmuşsunuz anlaşılan.

Yanılıyorsam eğer, söyleyin bana fikir kitaplarına büyük bir titizlikle el koyabilen bir sistem söz konusuyken, toplumda şaşkınlık yaratan yapımları kontrol altına almak imkânsız ötesi bir şey midir acaba?..