NEZİR ÇELİK YAZIYOR
Dünyada haksızlığa uğrayan ve en çok zulüm gören toplumların başında gelen Müslümanlar, birleştirici olmasını arzuladığımız Ramazan, belki de bu nedenle hasretle, özlemle bekleniyor.
Müslümanlar, Ramazan ayının gelmesini dört gözle bekliyordu. Belki de hasret duyulduğu için “hoş geldin ya ramazan” demişler. Bu kutsal günlerde insanlar sabahın ilk ışıklarına kadar ibadet ederek yaradandan rahmet diler. Gün boyu oruç olmanın vermiş olduğu huzur, iftar sonrası yaşanan İslami sohbetler Ramazan Ayına verdiğimiz önemin göstergesidir.
Bu mübarek günlerde ibadet edenlerin sayısı çoğalır, hayırseverlerin sayısında artış gözlenir. Kutsal kitabımız olan Kuran’ı Kerim bu ayda Peygamber Efendimize indirildi. Ramazan Ayı, huzur ayı, hayır ayı, bereket ayı, ibadet ayı olarak bilinir ve o şekilde uygulanır.
Ramazan Ayında insan ilişkilerinde, günlük yaşantılarımızda biraz daha dikkatli ve özenli davranmamız gerekir. Yetkililerin de aynı hassasiyetle davranması, vatandaşlar için olumlu neticeler getireceği kanısındayım. Zaman zaman sinirlerin tavan yaptığı noktalar oluyor, lütfen öfkenizi kontrol etmeye çalışın.
Sevgili okurlar, Ramazan ayının bereket ve iyi duygularını kullanarak insanları aldatan, güveni suiistimal edenlere de mahal vermemek için biraz dikkatli ve uyanık davranmalıyız. Özellikle Belediyenin Ramazan Ayı süresince denetim ve kontrollerini aksatmadan sürdürmesi en büyük temennimizdir. Bakkal, manav, fırın ve bunun gibi günlük tüketim mamullerinin bulunduğu iş yerlerinin fiyat ve ürünleri sürekli denetimden geçmelidir.
Eskiden çok uyanık esnafların iki taraflı fiyat etiketi hazırladıkları meselesini çoğumuz biliyoruz. Denetimciler geldiği zaman ucuz tarafı çeviren, denetimden sonra etiketteki yüksek fiyat yönünü çevirerek halkı aldatırlardı.
Şimdilerde artık her şey teknoloji ile yapılıyor. Barkot sistemi ile alış verişlerin yapıldığı bir çağda barkotlara fiyat işleme sisteminin nasıl olduğunu, neye göre yapıldığını da gözlemlemek gerekir. Aklı üç kağıtçılıkta olanlar için teknoloji de ilkellik de mühim değil.
Seyyar satıcıların rasgele kurdukları tezgahların mamullerine dikkat etmek gerekir. Sattığı ürünün taze mi, bayat mı, günü geçmiş mi, geçmemiş mi, olduğunu gözden kaçırmamamız gerekir. Başında da dediğim gibi bazı uyanıklar bunu hep yapıyor. Koskocaman bir yıl satamadığı malı bir iki kuruş indirim ile iyi duygular besleyen halka kakalamanın yollarını arayanlara müsaade etmeyelim.
Aslında ben seyyar satıcıların tamamen ortadan kaldırılmasından yanayım. Bu onlara karşı bir kasıt değil. Vergi, elektrik, su, sigorta, kira ödeyen esnaflara karşı bir haksızlık olduğu için bu düşüncede olduğumu söyledim.
Ama fakirlikten kırılma noktasına gelen vatandaş çareyi işportacılıkta buluyor. Eğer öte taraftaki esnaf devlete vergi vererek bir şeyler yapıyorsa, mahalle ve sokak araları dışında seyyar satıcının yaptığı esnafın hakkına tecavüzden başka bir şey değil.
Et kesiminden, ekmek pişirmeye, lokantalardan, manavlara kadar gerek hijyenik kurallar, gerek fiyat konularının belediye zabıta ekipleri tarafından sıkı bir denetime tabi tutulması gerekir. Periyodik olarak bu çalışmalarını sürdüren belediyenin Ramazan Ayı süresince bu uygulamaları sıklaştırması halkın yarar ve menfaatine olacak.
Başlayan ve bir ay süre ile beraber idrak edeceğimiz Ramazan Ayı’nın, tüm İslam alemine, barış, huzur, sağlık, mutluluk ve bereket getirmesini temenni eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.