PİRAMİTLER NEDEN VE NASIL YAPILDI?

PİRAMİTLER NEDEN VE NASIL YAPILDI?

PERİ BACALARI NEDEN VE NASIL OLUŞTU? NUHUN GEMİSİ'NİN İZ'İ NEDEN VE NASIL OLUŞTU?

Neden, nasıl'dan öncedir. Bir yapı bir organ önce neden, sonra nasıl ile olur. Nasıllar nedensiz olsaydı, göz sadece ön ve üstte değil, vücudun başka bölgelerinde ve başka ölçülerde de çıkardı. Bütün organlar nedenlidirler. Nedenlerinde nedenleri vardır.

Bir organ'nın yerine, ölçüsüne, şekline ve ne işe yarayacağına dair bilginin, önceden var olduğu belli.

Diş neden oluşur? Vücut ve elmadan haberi mi var? Yoksa elma'nın mı diş ve damaktan haberi var? Başka yerde üretilen cam'ın araba'dan haberi varmı ki, araba'ya uyumludur? Parçaların ayrı ayrı bilinci yoksa, onları birbiriyle uyumlu kılan bir bilinç var demektir. Varsa görüntüsü nerede? Görüntüsü olmayan varlık, neden ve nasıl yapıyor?

PİRAMİTLER NEDEN YAPILDI?

Piramit, varlığın görünüp bilinme gereğinden yapıldı. Eserle görünürlüğe çıkıp temaşa ile bakılması için yapılan merkez, 'ben' dir. Temaşa varlığın sevgisidir. Varlık, sevgi ile varlığına onay ve saygıya değer oluşunun kabulü için görünmelidir. Görünmeye gören gerekli.

Varlık, kendini resm edip kendi varlığını sevme ile onaylamak için temaşaya başlar.

Canlılığın yuvasını yaşam için yaşami ihtiyaç yapar.

Canlılığın ihtiyacı olmayan görkemi kim ne için yapar?

Alet'e sorulsa el yaptı der. El'e sorulsa kol yaptı der. Kol'a sorulsa beyin yaptı der, beyin düşünce yaptı der. Yani, "görünmeyen yaptı" der.

Düşünce gaybtır. Vücut, zahir'den gayb'a uzanan bir zincirdir.

Bu gayb, yazı, işaret, görüntü, şekil, olay ve ses gibi çeşitli görüntüleri ifade olarak kullanır. İnsan, zahir ile gaybın birleşim noktasıdır. Hem fiziksel hem duygusaldır. Duygu, fiziğe yansımakla görüntüye çıkar.

Vücut bir varlıktır. Düşünce, vücudun yüce varlığıdır. Düşünceye bağlı olan el, düşünceyi görmek istesede, onu görebilecek gözü yok. Düşünce, parmağı oynatmakla, "burdayım ve seninleyim" der.

Parmak, ışık gözü olmadan olanı okuma ve anlama ile oldurtanın varlığını anlar. Işık gözü zahir içindir, Gayb için düşünce gözü vardır. Görünmeyen varlığı, görünmeyen göz görür. Işık gözü kapalı olsada düşünce gözü görür.

Parmaklara yüce olan düşünceler, varlığa karşı parmaklar gibi aciz olduğuna göre,  parmaksal yüce düşünceninde yücesi var demektir. "Yücelerin yücesi deyimi" bir yüceden yücelik alanlar ile merkez yüceyi kast eder.

Yücelerin yücesinden kaynaklı olan yüceler, en yüceden sıfat taşıdıkları için onunla benzer metodlara sahiptirler. Gaibi duyguları herhangi bir zahiri ile ifadeye çıkarırlar.

PİRAMİTLER BİR İFADEDİR

Yücelerin yücesine yönelik olmanın verdiği aşkınlığın ifadesi. Yani olmazsa olmaz oluşa çırpınmak.

Bu beyanı farklı yerlerde farklı görsellerle görmek mümkündür. Her fark, imkan ve koşul ölçeğinde görselliği icra eder.

Farklı yerlerde farklı malzeme ne varsa, orada yüceliğe yönelik olmanın beyan aşkı onunla ortaya çıkarılır. En yoksulun elinde ne varsa, onunla da bu iş mümkündür. Çırılçıplak ortada kalacak kişi bile duruş, tutum ve davranış biçimi ile en yüceden taşıdığı yüceliği/şerefi beyan edebilme imkanına sahiptir. Derme çatma barakada da olunsada, yapılan iş, icraat, tutum ve duruşla emanet olan o şerefin gereği yaşanabilir.

Yücesizlik kayıp oluşla aynı olduğundan, görsellerle yüceliğin beyanı, olması gereken yerde bulunuşu temsil eder.

PİRAMİTLERİN BÜYÜKLÜK NEDENSELLİĞİ

Büyük piramit İlhamı, taşların üst üstte konup elde edilen küçük ölçekli yapılardan gelir. Gereken malzeme, işgücü, ve yeteri kadar teknik imkan olunca, yüceliğin gösteri işi, o ilhamla daha büyük yapıya yönelerek kafayı ona yorar ve yormuştur. Çünkü, yüceciklerde var olan yücelerin yücesine ulaşma ve onunla bütünleşip o olma güdüsü, o yöne doğru çekiştedir. Ne kadar büyüklük, o kadar en yüce yada en yüce'ye yakınlık hissi..

Damla tek başına damla iken, okyanusa ulaşmakla okyanustur. Ruhların akım yönü ALLAH a doğrudur. Suların akım yönü de okyanusa doğrudur. Mesele aynı.

Damla, bir tas su içinde kendini okyanusta görme zannı'na kapılabilir. Firavunların tanrılık tanımı bu zandan ibarettir. Bir tas suyun o kadar piramitleri inşa edebilmesi, o suyun geldiği okyanusun neler inşa edebileceğine dair düşünceyi aşan bir durumun varlığına izahtır.

"et'e kemiğe büründüm falankes diye göründüm" gibi söylemler de, görünmeyen varlığın olduğuna dair başka şekil bir ifadedir.

ALLAH a ait olan emanetin taşıyıcısı olmanın bilincinde olmak, orta derecedeki dengeli haldir.

PİRAMİTLER NASIL YAPILDI?

Büyük yapılar küçük taşlarla olacak değildi. Büyük taşlar olmalıydı. Büyük taşları elde etme imkanı, büyük yapıların başlıca sebebiyken, işin teknik boyutu için çeşitli yöntemler mevcut idi. Aklın yolu şeklen farklı olsada, matematik ilminin sabit hakikatleri, tüm farklılıkları aynı yola koyar.

Bir sınıf öğrenciye, o zamanın imkanları ile kireç taşı bloklarının nasıl elde edildiği ve nasıl taşındığına dair bir yere bakmadan kendi fikirlerine sorulsa, fazlaca farklı olmayan sonuçlar ortaya çıkar. Bunun sebebi, matematiğin mevcut imkanlarla yaptırabildikleridir.

Tahmini:

İnşa işi çeşitli branşlara ayrılıp her branş kendi alanında gelişmekteydi. Taş çıkarıcılar, taşıyıcılar, düzleştiriciler, istifçiler şeklinde netleşip gelişen branşlarla birlikte gereken aletler de bulunup gelişmekteydi.

Kare şeklindeki temelin dört tarafına götürülen taşlar, yerleştirme ustalarına bırakılırdı. Manuel ahşap vinçlerle bir kaç kat döşemek mümkün idi. İki üç tonluk taş, terazinin bir gözesine yerleştirilidikten sonra, diğer tarafa onun ağırlığını biraz aşacak miktarda insanlar binerlerdi. Havada asılı olan taş, halatlarla da inecek yere çekilirdi.

İndirildikten sonra, yerine tam oturmamış olanlar, büyük leviyeleri büyük ağrılıklarla kullanarak taşı yerinden oynatıp halatlarla çekme ve sağlı sollu itelekleme ile olması gereken yerine olması gereken şekilde oturması sağlanırdı.

NEDEN KONİK ŞEKİL?

Matematik, taş ve tezek gibi gibi istif ile yükselecek yapıların sağlamlığına konik olarak el verir.

Doğa'nın kendiside tozdan tepeleri konik şekli ile ayakta tutar. Dökülen kum toprak yığını konik olarak şekil alır.

Parçaları birbirine kaynamadan düz çıkacak yüksekliklerin yıkılması kolay olur. Yıkılsada konik şeklini alır.

 Hava basıncı, düşüreceği çıtaların biribirine dayanması ile konik şekli ortaya çıkar.

Üst üste duramayan bilyeler sert ve düz zeminde yere serilir. Sıvının bilyeleri için her yer sert ve düz zemindir. Denizlerin düz, kara parçaların konikli oluşu bu sebeptendir.

Yukarı doğru azalarak çıkan ağırlık, altları için fazla yorgunluk verici olmuyor.

Büyüklük ve yükseklik söz konulu inşaatlarda, konik olarak çıkıldıkça daha az malzeme ile daha çok yükseklik elde edilir.

Eğimli oluş, yukarıya çıkış ve çıkarılışı kolaylaştırır.

Piramit, Manuel vinçlerin menzili dışına yükseldiğinde, devreye farklı yöntemler giriyordu. En tepede dönerli bir silindir vardı. Bağlanan taşın halatları, bu döner silindir üzerinden piramidin diğer tarafına inecek şekilde az bir ağırlık fazlasıyla insanlar  binerek karşı tarafın taşı yukarı doğru çekiliyordu.

İki taraf arasındaki ağırlık farkın çok az oluşu, tepedekiler için kolayca durdurabilme imkanıydı.

Yükselen piramidin kendisi, bir tarafta taş ağırlığı, bir tarafta insan ağırlığı olacak şekilde bir makara görevini görüyordu.

Bu asılmasör yöntemin sağladığı kolaylık, yaşamsal bir işe yaramamalarına rağmen birden fazla piramitlerin yapımına sebep oluyordu.

Mesele mezarlık olmaktan öte, psikolojiye, babasının yanında olan çocuk hissi veriyordu. O rehavet verici his, bugün çarşı kalabalığından ve araba trafiğinden elde edilmekle aklı derin düşüncelerden uzaklaştırmaktadır.

NOT: amaç, mevcut bilgi düzeyine katkı olduğundan, teknik boyutlu 'nasıl' konusunun bazı bölümleri daha önceki tahminlerle aynı çıkması sebebiyle silinmiştir.

TAVSİYE: nasıl yapıldı ile ilgili önce bulmaca olarak düşünülüp sonra cebe bakılsın.

Nasıl sorusu aslında, tavuklara önceki tavukların nasıl yem yediklerini sormayla benzerlik taşır.

Devam edecek



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor