Hazreti Nuh'un gemisiyle yaşamın devamına vesile oluş hikayesi tüm dünyanın malumudur.
Gemiden inenler, ibretlik bir geçmişin ibretlik silinişine şahit olanlar olarak, yaşamı yeniden kurmak üzere hazreti Ademden sonra ikinci kez yeryüzüne insan diye inmişlerdir.
İnsanoğlu tümden yok olmadığı için şeytanın hevesi kursağında kalmış olacakki, insan denen bu mahlukatın yeniden helaklık olması için çalışmalarına hız vermiş ve bölgesel helaklıklar oluşturmayı başarmıştır.
Yarınına dair öngörüde bulunulmayacak halde olan
BU DÜNYA İNSANI, YENİDEN AYNI GEMİYE SIĞINACAK KADAR KURTARILASI BİR HALE GELMİŞTİR. Nükleer helaklıkları ürettiren etken her ne ise, onları kullandırtmasınıda gerçekleştirebilir.
Çiftlik sahibi, hayvanlara hakim olduğu için, onları kesime vermekte aceleci değildir. Şeytan da bu dünya yı kendisine çiftlik yapacak kadar hakimiyetini sağlarsa, insanın daha kapsamlı helak olması için onları daha iyi besleyebilir.
Besi hayvanı başı yem içinde keyif çatarken, sahibide onun kesim için şişmanlamasından keyif çatar. İnsan günahlar içinde keyfine bakarken, şeytan da onun helaklık olması için günahlarla şişmanlamasından keyif duyar.
İNSANLIK TARİHİ İNSANI, GÖZ İLE GÖRÜNMEYEN BİRİNİN ÇİFTLİK BESİ'Sİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR.
insanlar hayvanları genelde tek tek, nadirende topluca kesip yer. Yine aynı insanlar genelde tek tek nadirende topluca birbirlerini öldürürler.
Birinci ve ikinci dünya savaşları, şeytanın en kapsamlı bayramları olmuşlardır. Daha kapsamlı bir bayram hayali içinde olmadığından emin olamayız.
Bunun böyle olduğuna nasıl inanacağız..? Okuyarak. Neyi? Olayları...
Birbirimize karşı günün yirmi dört saatinde nöbettemiyiz? Nöbetteyiz. Demekki düşmanımız var. Düşlerimize mani olanımız var demekki. Cenneti düşlememize mani olan gerçek bir düşman.
Filim izlemenin farklı şekilleri vardır. Bir, yüzeysel olarak bakıp sunulanın etkisinden öteye gidememe şekli vardır. İki, sunulana bakıp sunumu yazanın iç dünyasını okuma şekli vardır.
Filim senaritinin düşüncesi görünmezdir. Onu ışık gözü değil ruh gözü görür. Şeytan görünmezdir. Onu herkes değil ancak ruhani olanlar görür. Ruhani derken, zevk sefa ve mal mülkün etkisine girmeyenler olarak anlayalım.
Bir koyun sürüsü düşünelim çayırda bayırda başı boş otlamakta olan. Etrafta ne kurt var nede çoban. Halbuki ikiside var ama görünmüyorlar. Çünkü ikiside koyun şeklinde.
Ayıkla şimdi pirinç şeklindeki pirincin taşını.
Nuh gemisine ikinci binişi yapacak olan ruhsal kişiler nasıl bulunacak? İkinci perdenin en zor aşaması budur. Belki milyarlarcası vardır fakat, dünya işleri hepsine aynı elbiseyi giydirdiğinden tespiti zordur.
Birbirini tanımayan insanların arkadaşlık ettiği bir insan hakkındaki aynı görüşleri, kişinin yapısal şeklini bulmaya dair isabetli yöntemlerdendir.
Ortada dünya yükünü omuzlamak için kendine güvenme meselesi vardır. Çünkü gemiden dünya gemisine bakıcı olarak çıkacak kişiye herhangi bir ücret olmayacağı gibi, yiyecek ve barınmalarınıda kendi öz emekleri ile temin edecekler.
Ağrı dağında başta hayvancılık ve bostan ekimi dahil, satmak için herhangi bir ürün de üretebilirler.
Bedavadan bir lokma bile dünya'yı düşünme yapılarını bozabilir. Geminin sahteliğe karşı alerjisi olacaktır. Sahte olanı ayırd etme kabiliyeti olacaktır.
Dünya'ya, bir anne'nin çocuğu üzerindeki duygularına benzer duygularla bakan kimsenin bulunacağı yer, geminin kalıntısıdır ki o gemi bir anne gibi insanlığın yeniden doğumunu gerçekleştirmiştir.
Meselemiz, kurtarıcı bir gemi kalıntısının tekrar kurtaıcılık yapmasını sağlamaktır.
BU İŞE ÖNCELİKLİ OLARAK EL ATMASI GEREKENLER EN YAKIN OLANLARDIR.
İlk olarak gemi izi'ne en yakın köy orayı dünya'nın ortak sorunları için ortak meclisin yeri olarak görecektir. Bu şekilde gemi insanlığa ruh verirken, arada kimseyi atlamadan bütün dünya'yı saracak kadar çemberini genişletecektir.
Kurtarıcının işi sadece kurtamaktır. Kurtaracak kişileri seçmek değildir. Kurtuluş yolunu herkese verir. Yola gelen ile gelmeyen kendi tercihini kullanmış olur.
Para'ya ve gücün hayaline tutuklu olanlar, bunları kurtuluş aracı olarak görmesinler. Bunlar, Nemrut'a olduğu gibi burundan girecek bir sineğe karşı bile koruyucu değildirler.
Gücün, yok oluşa götüren bir bir tuzak oluş boyutuda vardır. Halkın peşine düşürdüğü firavunu avladığı gibi...
İÇİNDE HAKİMİYETİN GÜÇTE DEĞİL, ADALETTE OLDUĞU BİR DÜNYA ANCAK KURTULUŞ YERİ OLUR.
Güç egemenli dünyadan adalet egemenli dünya'ya geçiş yapabilmenin yolu, tüm dünyanın tek ağız gibi "adalet" deyip adaleti tercih etmesindedir.
NUH'UN GEMİSİ, "ADALET" DİYECEK OLAN DÜNYA'NIN ORTAK AĞIZ'I OLACAKTIR.
Ağrı dağı ise bu ağız'ın sahnesi ve hoparlörü olacaktır.
Bizimde DOĞUBAYAZIT OLARAK üzerimize düşen görev payımız, genel dünya sağlığı için etrafa örnek olacak derecede adil olmayı başarıp gemiye olan komşuluğa layık olmaktır.
Bu şekilde adaletin "biz" çemberi, tüm dünya'yı kapsayacaktır İNŞALLAH…
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024