Çiçegulçan Yaylası ile brekler (testere kayalıklar) arasındaki Gulbahçe zomesinde ( yaylağında) sabahki sisin dağılması ile mis gibi bir hava ile uykudan uyanılır.
Hayvanlar, otlaklara yayılmış, kadınlar başta olmak üzere rutin işlere erkenden başlanmıştır. Biz çocuklar, biraz geç uyanır, diğer insanlara göre yaylanın keyfini çıkarır, Fatma ile Ayşe Abla’nın amcamızın büyük konundan (siyah kıl çadır) bizim küçük beyaz çadırımıza taşıdıkları taze sağılmış süt ve ürünleri ile kahvaltıya hazırlanıyorduk. 5-6 yaşında olmak bu güzellikleri hatırlamanıza engel olamaz tabiki.
Badısabah anne, bu gün size önemli bir öğüt vereceğim dedi. “Bakıyorum, şu PEPUK’ların (GUGUK kuşunun) arkasından çok koşturuyorsunuz.” Çünkü bu kuşlar, tepelerindeki rengarenk tüyler ve çok güzel ötüşlerinden dolayı çocukları kendilerine çekerlerdi. Ben de abim ile birlikte onlara hayranlık duyar ve peşlerinden koştururduk. Yıllarca da bu kuşu unutamadım.
Badısabah anne, “Çok dikkatli olun bu pepuklar, bedum (lanetli) kuşlardır. Siz onları yakalamaya çalışırken, onlar seke seke sizi yayladan uzaklaştırır, büyük kayalara doğru sürüklerler. Kayanın üst noktasında el atıp, yakalamaya çalıştığınız anda o uçar. Bu kez sizin yüksek kayalardan düşme ihtimaliniz vardır.” Diye anlattı. Bunu bir kaç defa parmak sallayarak tekrar etti.
Bu kuşun yuva yapma ve yavru besleme gibi bir derdi olmadığı gibi, böyle bir hainliği vardı yani.
Biz dikkatli olmak kaydı ile bu kuşu kovalamaya abim ve arkadaşımız olan şeyhin iki oğlu ile devam ettik çünkü, yayladaki pepuk bize göre dünyanın en güzel kuşlarındandı.
Tepesindeki tüylerin hepsi bir başka renkli, yürüyüşü dans eder gibi, içinde hainlikte olsa bizimle her zaman oynama isteği, pupu pupu diye ötüşü, bizi kendisine hayran bırakıyordu.
Öterken çıkardığı sesden dolayı biz buna pupu kuşu derdik.
O yaşımdan sonra yaylaya artık çıkmaz olduk.
Akşam yemeğinden sonra hafif bir serinlikle, dev bir tarihi kişilik olan babamızın bizzat doldurup, bize sunduğu semaver çayını, Bayazıt ovasını, dönemin cılız şehir ışıklarını izleyerek müthiş bir keyifle içtiğimiz çayın tadını hiç bir zaman unutamadım…