PAMUKKALEMI İSTERİM

PAMUKKALEMI İSTERİM

(Diyadin Köprü Kaplıcası)

Seyithan Kaya´nın Kaleminden

Geçen hafta sonu Diyadin Köprü Kaplıcası´na gitmiştim. Çevreyi Dolaşırken özellikle çok sevdiğim Pamukkale´yi andıran traverten şelalesinin yıkıma uğramadan önceki o muhteşem görünümü düşünürken dalıp gitmişim. Bu duygular içindeyken bir çocuk sesiyle irkildim. ((Pamukkalemi isterim illada Pamukkalem, isterim)) diye ağlayarak avaz, avaz bağırıyordu. Babasının ve Annesinin tüm ikna çabalarına rağmen bu dört beş yaşlarındaki çocuk ayaklarını yerlere vura, vura ((Hayır bu benim Pamukkalem değil ben Pamukkalemi isterim.)) Bu manzara karşısında fazla kayıtsız kalamadım, yanlarına yaklaştım durumu sormadan babası açıklamaya başladı;

Yıllar önce İstanbul iline göç eden Ağrılı bu hemşehrimiz arada bir yakınlarını akrabalarını görmeye gelirlermiş. Bundan birkaç yıl önce yine gelmişler. O zaman oğlu Muhammed bir bir buçuk yaşlarındaymış. Kaplıcaya geldiklerinde şu anda zamanın belediyesinin cahilce ve bilinçsizce tahrip etliği( o pamuk misali traverten şelalesinin kaplıca suları ile belki asırlarca oluşabilmiş ama belediye kepçe ve buldozerleri ile beş dakika içinde toprağa gömülmüş) travertenlerin altında fotoğrafını çektirmişler. Muhammed büyüdüğü zaman abisi ve ablası tarafından bu traverteni ona hep Ağrı´nın Pamuk kalesi olarak anlatmışlar. O da bir o güzelim manzaraya bir de kendi fotoğrafına bakarak hep burayı görmenin hayallerini kurmuş.

Bu yıl ekonomik krizden dolayı gelmeyi düşünmüyorlarmış. Ama Muhammed´in burayı görmek için ısrar etmesi üzerine gelmeye karar vermişler. Gelmesine gelmişler de ama dünya güzelliklerinden ve estetiklerinden mahrum yeteneksiz, basiretsiz Yöneticilerin yanlış karar ve uygulamaları ile hayal kırıklığına uğramışlar.

Altında Koca Murat suyunun aktığı üstüne 80 derece şifalı sıcak suların metrelerce yukarıya doğru kristalvari doğal fıskiyelerle fışkırdığı o harika ve muhteşem doğa güzelliğinin bir benzeri daha var mıdır şu darı Dünya´da?

Bu kadar güzelliğin bir arada bulunmasına imkan ve ihtimal vermiyorum.

Ne hazindir ki bu büyük zenginliği anlatan ve tanıtan ne bir kaynak ne bir kitap ne de bir broşür mevcuttur. Bunlar mevcut olmadığı gibi hiç bir yetkili bu güzelliğin ve eşsiz değerin farkında bile değildir.

Yeryüzüne çıkan sıcak sularda ki; kükürt kireç ve benzeri maddeler taşlaşarak üst üste biriktiğinden traverten oluşturmuş. Bu traverten o kadar muazzam bir şekil almıştı ki görenler hayranlıkla seyir eder gözleri kamaşırdı.

Tabi ki kör olmayan, duman bürünmeyen gözler. Fakat gözün de renk körlüğü ve beynin de özürlü olanlar için ise bir yığın taş, çakıl ve basit bir kayalık olmasa idi basit bir su havuzuna heba edilir miydi?

Merak ettiğim bir konu daha vardır. Acaba o katliamı yapan Belediyenin başındaki zevata bu aklı veya fikri veren hangi sivri veya geri zekâlı herifti. . (okuyucudan bu cümleden dolayı özür diliyorum)

Yazarken sinirimden ellerim titriyor, kalemi tutmakta zorlanıyorum. Nasıl titremesini ki, bi düşününüz. Hiçbir emek, hiçbir uğraş, hiçbir bedel ödemeden ve hiçbir mecburiyet yok iken Cenabı Hakkın kudreti´ ile belki iki asır, belki üç asırda ancak bu hale gelebilen bu doğa harikası Pamukkale´miz Ve göz bebeğimiz Dünya incisi traverten şelalesi bir hiç uğruna yok edilmiştir.

Bir su havuzu uğruna elleri kırılası cahil insanlar tarafından beş dakika içinde kepçelerle buldozerlerle yerle bir edilmiştir. Azıcık vicdanı olan ve aklıselim sahibi olanın elleri değil vicdanları bile titrer.

Kısacası onu bunu bilmem, büyüklerini gaflet uykusundan uyandıran küçük Muhammed´in deyimi ile "Ben Pamukkalemı isterim arkadaş" bunun ötesi de berisi de, lamı da cimi de yok. Ya bu kalenin üstü temizlenecek ya temizlenecek bunun ikinci bir yolu da yok alternatifi de yok.

Şu anda belediye başında bulunan zevat da bu görevden kaçamaz, valisi de kaymakamı da ve hatta konu ile ilgili diğer yetkililerde. Çünkü devlete devamlılık esastır. Orta yerde varsa bir hata bir yanlışlık, düzeltmek zorundadırlar.

Özellikle konu bu kadar hassas, ciddi ülkenin ve bölgenin kültürü söz konusu ise, Eğer konuya kayıtsız kalsanız yanlışa siz de ortak olmuş olursunuz. O zaman eleştiri oklarımız sizlere yönelecektir. Bilmiş olunuz.

Üstünü temizleyin ki bari tahrip edilmemiş kısmı gün yüzüne çıksın, çıksın ki güzellikten mahrum olanların yüzü kızarsın,

Ben şahsen bu katliamdan payı olanların yerinde olsam bu doğal yapı eski şeklini alana kadar bir daha köprü kaplicasına ayak basmam, Amma hani o yüz.

Sözün özü Ağrılı olarak, Diyadinli olarak, Doğubayazıtlı olarak Pamuk Kalemizi isteriz. Ne pahasına olursa olsun; toplanın temizleyin ve o kirli toprakları o şaheserin üzerinden kaldırınız.

Halkla yardımlaşarak mı, belediyenin imkanlarıyla mı, yoksa kaymakamlık?belediye?valilik işbirliğiyle mi veya ilçemiz milletvekilinin iktidardaki partisinin imkanları ile mi?

Ve bu konuda, ne siyasisi, ne valisi, ne kaymakamı ve ne de belediye başkanı duyarsız kalamaz. Öncekilerin yanlışıdır hatasıdır diye bu vebalın ve katliamın sorumluluğundan kurtulamazlar.

Bu konuyu sürekli gündemde tutacağız. Çünkü bu bizim öz varlığımızdır, geleceğimizdir. Çocuklarımıza baba mirası değil, onlardan aldığımız emanetlerden bir tanesidir.

Zamanın belediyesince yapılan çalışmalar daha doğrusu işgüzarlık sonucu kaşı yapayım derken gözü çıkarmıştır. Belki iyi niyetle başlanan bir çalışma fakat sonuçta büyük bir tahribata sebebiyet vermiştir. Biliyorsunuz hukukta bir kural vardır "Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" diye. Bu suçu işleyen zevatlar da bilgisizdik cahildik düşünemedik diye kurtulmamalı dırlar.

Ceza kanunumuzda ülkenin kültür değerlerini tahrip edenlere yok edenlere bir ceza verilmesi öngörüyor olması lazım; bu görevde hukukçulara düşüyor.

Haydi, Diyadinli hemşehrim senin dünyaya açılan tek penceren, tek geçim kaynağın ve bir nevi Gümrük Kapın olan kaplıcalarına ve diğer kültür varlıkların tahribatına seyirci kalma, daha fazla yıkımına müsaade etme, seçim meydanlarında mangalda kül bırakmayan siyasilere ve yönetenlere, kampanyaya katılarak sesini duyur.

Unutma ki bu mücadelende tek başına değilsin arkandan tüm imkansızlıklara rağmen dışından tırnağından artırarak okuttuğun ve topluma kazandırdığın binlerce bilgili, bilinçli, Dünya ve ülke gerçeklerini çok iyi bilen evlatların mevcuttur artık.

Diyadin´in sorunlarını dertlerini sürekli gündemde tutacak ve siyasileri çözüm üretmeye zorlayacak, gözün ve kulağın olacak çok sayıda hizmet gönüllüsü var.

Bundan böyle kaynaklarında bilinçsizce tahribatına seyirci kalınmayacak bunu yapan ister siyası olsun isterse bürokrat. Bundan böyle hiç kimse aklını estiğini yapamayacak, her zaman enselerinde nefeslerimizi his edecekler.

Bu vesile ile Traverten Şelalesinin temizlenmesi kampanyasına Öncelikle ve özellikle siyasilere büyük görevler düşmektedir. Ayrıca onlar için altın değerinde bir fırsattır. En azından yıllarca ihmal ettikleri bu beldedeki insanlara belki de bu şekilde az da olsa kendilerini af ettirebilirler.

Öte yandan tüm Diyadinli duyarlı insanlarını, özellikle gençlerini ve ilçe dışındaki belli konumdaki ve bu konuda hassasiyeti olanlara da çok büyük görevler düşmektedir.

EVET, O HALDE HAYDI PAMUKKALEMİ İSTERİM KAMPANYASINA...

 



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor