O RAHMET PEYGAMBERI (S.A.V.)

SEYİTHAN KAYA

Kültür-Sanat 4.09.2025 14:29:00 0
O RAHMET PEYGAMBERI (S.A.V.)

                                                             ‘’Ruhum sana âşık, sana hayrandır EFENDİM.

                                                               Bir ben değil, âlem sana kurbandır EFENDİM.

 

                                               Doğ kalbime bir lahzacık Ey Nur-i Dilara,

                                               Nurun ki gönül derdime dermandır EFENDİM.’’

 

                               

                Efendiler efendisi iki cihan güneşi, âlemlere rahmet olarak gönderilen efendimiz, seyidimiz, Hz. Muhammed (s.a.s) ın dünyamıza teşrifleri sebebiyle kutlanan mevlit  haftası,  münasebetle bizde o kutlu insanı bir nebzede olsa anmak güzel ahlakında bir demet sunmak istedik.

Onu anlatmak, Övmek ne haddimize. Onu Cenabı Zül celal övmüştür, Habibim demiştir. Bize de Ancak, nurunda, Sözlerimizi değerlendirmek düşer.

Resulü Ekrem'in Güzel Ahlâkı ve Âdetlerinde bir buket:

1 — Resûlullahın ilmi, irfanı, Fehmi, ikanı, aklı, zekası cömertliği, tevazuu, şefkati, sabrı, gayreti, hamiyeti sadakati, emaneti, şecaati, mehabeti, belagati, fesahati, fetâneti, melâhati, veraı, iffeti, keremi, insafı, hayâsı, zühdü, takvası bütün Peygamberlerden daha çoktu.

 Dostundan ve düşmanından gördüğü zararları, eziyetleri af ederdi. Hiçbirine karşılık vermezdi.  gazasında kâfirler yanağını kanatıp, dişlerini kırdıkları zaman, bunu yapanlar için, (Yâ Rabbi Bunları af et! Cahilliklerine bağışla) demiştir

2 — Şefkati pek çoktu. Hayvanlara su verir. Su kabını eliyle tutarak doymalarını beklerdi. Bindiği atın yüzünü ve gözünü silerdi.

3  — Her çağırana lebbeyk (efendim) diyerek cevap verirdi. Kimsenin yanında ayaklarını uzatmazdı. Diz çöküp otururdu. Hayvan üzerinde giderken, bir yaya görünce, arkasına bindirirdi.

4 — Kendisini kimseden üstün tutmazdı. Bir yolculukta, bir koyun kebabı yapılacağı zaman, biri ben keserim dedi. Bir başkası, ben derisini yüzerim dedi. Diğeri, ben pişiririm dedi. Resûlullah da, (ben odun toplarım) deyince, Ya Resûlallah Sen istirahat buyur, Biz toplarız dediler. (Evet! Sizin her şeyi yapacağınızı biliyorum. Fakat iş görenlerden ayrılarak oturmak istemem. Allahü Teâlâ, arkadaşlarından ayrılıp oturanı sevmez) buyurdu. Kalkıp odun toplamaya gitti.

5-Ashabının oturdukları yere gelince, baş tarafa geçmezdi. Gördüğü aralığa otururdu. Elinde bastonu olarak bir gün sokağa çıktılar,  görenler ayağa kalktılar, Başkalarının birbirlerine saygı duruşu yaptıkları gibi, benim için ayağa kalkmayınız! Ben de, sizin gibi bir insanım, herkes gibi yerim. Yorulunca, otururum buyurdu.

 6 — Çok zaman diz çökerek otururdu. Dizlerini dikip, etrafına kollarını sararak oturduğu da görülmüştür. Yemekte, giymekte ve her şeyde hizmetçilerini kendinden ayırmazdı. Onların işlerine yardım ederdi. Kimseyi dövdüğü sövdüğü hiç görülmedi. Her zaman hizmetinde bulundu Enes bin Malik diyor ki, Resûlullaha on sene hizmet ettim.  Onun bana yaptığı hizmet, benim ona yaptığımdan daha çok idi. Bana incindiğini, sert söylediğini hiç görmedim.

7 — Söküklerini, yırtıklarını kendi de yamar, koyunlarını kendi de sağar, hayvanlarına kendi de yem verirdi. Çarşıdan satın aldığını eve kendisi götürürdü. Yolculukta hayvanlarına yem verir, bazen tımar da ederdi. Bunları bazen yalnız yapar, bazen da, hizmetçilerine yardım ederdi.

8 — Bazı kimselerin hizmetçileri gelip kendisini çağırdıklarında, Medine’nin âdetine uyarak, onlarla el ele verip yürürdü.

9  — Hastaları ziyaret eder, cenazelerde bulunurdu. Gönül almak için, kâfirlerin ve münafıkların hastalarını da ziyaret ederdi.

10  — Sabah namazlarını kıldırdıktan sonra, cemaate karşı oturup, (Hasta olan kardeşimiz var mı? Ziyaretine gidelim ) derdi. Hasta yoksa (Cenazesi olan var mı? Yardıma gidelim!) derdi. Cenaze olursa, yıkanmasında, kefenlenmesinde yardım eder, namazını kıldırır, kabrine kadar giderdi. Cenaze yoksa   (Rüya gören varsa anlatsın! Dinleyelim, tabir edelim!) derdi.

11  — Ashabından birini üç gün görmese, onu sorardı. Yolculuğa gitmiş ise, hayır dua eder, şehirde ise ziyarete giderdi.

12 — Yolda karşılaştığı Müslüman’a önce kendi selam verirdi.

13 — Deveye, ata, katıra ve eşeğe biner, bazen başkasını da arkasına oturturdu.

14  — Misafirlerine, Ashabına hizmet eder, (Bir topluluğun en üstünü, hizmet edenidir) buyururdu.

15  — Kahkaha ile güldüğü hiç görülmedi. ' tebessüm ederdi. Bazen gülerken mübarek ön dişleri görünürdü.

16  — Hep düşünceli, üzüntülü görünür, az söylerdi. Konuşmaya tebessüm ederek başlardı.

17  — Lüzumsuz ve faydasız bir şey söylemezdi. Lazım olunca, kısa, faydalı ve manası açık olarak söylerdi,  anlaşılması için bazen üç kere tekrar ederdi.

18 — Yabancı ile ve tanıdıklarla ve çocuklarla ve ihtiyar kadınlarla ve mahrem kadınlarıyla latife, şaka yapardı. Fakat bunlar, Allah telâyı bir an unutmasına sebep olmazdı.

19  — Heybetinden kimse yüzüne bakamazdı. Birisi gelip mübarek yüzüne bakınca terlerdi. (Sıkılma! Ben melik değilim, zalim değilim. Kuru et yiyen bir kadıncağızın oğluyum) derdi. Adamın korkusu gidip, derdini söylemeye başlardı.

20  — Bekçileri, kapıcıları yoktu. Herkes kolayca yanma gelip, derdini söylerdi.

21  — Hayâsı çoktu. Konuştuğu kimsenin yüzüne bakmağa utanırdı.

22  — Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Kimseden şikâyet etmez, arkasından söylemezdi. Bir kimsenin sözünü veya işini beğenmediği zaman, (bazı kimseler, acaba neden böyle yapıyorlar?) derdi.

23 - (İçinizde Allah ’ü Teâlâ’yı en iyi anlayan ve Ondan en çok korkan benim) derdi. (Benim gördüğümü görseydiniz, az güler, çok ağlardınız) der, havada bulut görünce (Ya rabbi Bu bulutla bize azaba gönderme ) derdi. Rüzgâr esince (Ya rabbi bize hayırlı rüzgâr gönder) Gök gürleyince  (Ya Rabbi! Bize incinip de, öldürme. Azabının gönderme ». Afiyet ihsan eyle!)   derdi. Namaza dururken, ağlayan kimsenin içini çektiği gibi, göğsünden ses işitilirdi. Kur-an okurken de, böyle olurdu.

24- Kalbinin kuvveti, şecaati şaşılacak kadar çoktu. Huneyn gazasında,  Müslümanlar, ganimet toplamak için dağılıp, üç dört kimse ile kalmıştı. Kâfirler, hemen hücum ettiler. Resûlullah onlara karşı durup kaçırdı. Bir kaç defa oldu. Asla gerilemedi. 

25- Kâfirlerden Rigane isminde bir çoban çok kuvvetli idi. Sığır derisi üstünde ayakta durup, on kuvvetli kişi deriyi etrafından çeker, deri parçalanır, Rigane yerinden hareket etmezdi. Resûlullaha, güreş edelim, beni yatırırsan, imana gelirim dedi. İlk sarmaşada, Rigane sırt üstü yıkıldı. Yanlışlık oldu, tekrar güreşelim dedi. İkinci kapışmada yine yıkıldı. Üçüncüde de sırtı yere gelince: Ben iman etmem. Seninle alay etmiştim. Sırtımın yere geleceği hatırımdan bile geçmemişti. Fakat senin kuvvetinin çokluğunu. pek beğendim diyerek, sürüsünü Resûlullaha hediye etti.

26 — Çok cömert idi. Yüzlerle deve ve koyunlar bağışlar, kendisine bir şey bırakmazdı. Nice katı kalpli kâfirler, bu ihsanlarını görerek imana gelmişlerdir.

27  — Kendisinden bir şey istendiğinde yok dediği hiç işitilmedi. Var ise verir, yok ise sükût ederdi.

28  — Allah’ü Teâlâ, (iste vereyim) buyurmuşken, dün¬ya servetini istemedi. Elenmiş buğday unu ekmeğini hiç yemedi. Hep elenmemiş arpa unu ekmeğini yerdi. Doyun¬caya kadar yediği görülmedi. Ekmeği katıksız olarak veya hurma ile sirke ile meyve ile çorba ile veya zeytinyağına batırıp yerdi. Tavuk, tavşan, deve, ceylan, balık ve pastırma etleri ve peynir de yerdi. Etin kol tarafını severdi. Elleri ile tutup ısırarak yerdi. Bıçakla kesip yemek de olurdu. Ekseriya süt veya hurma yerdi. Evde iki üç ay yemek pişmeyip, ekmek yapılmayıp, yalnız hurma yeğdi aylar da olmuştur. İki üç gün bir şey yemediği de olurdu. Vefat ettiği zaman, bir demir zırh ceketi, otuz kilo arpa için bir Yahudi de rehin bırakılmış bulundu.

29  — Bir yemeği beğenmediği işitilmedi. Beğendiğini yer, beğenmediğini yemez ve bir şey söylemezdi.

30  — Günde bir kere yerdi. Bazen sabah, bazen akşam yerdi. Eve gelince (yiyecek var mı?) der, yok denilince oruç tutardı.

           Yemeği sofra bezi, tepsi, masa gibi bir şey üstünde YEMEYİP, yere kor, diz çöker, bir şeye dayanmadan yerdi Yemeğe besmele okuyarak başlardı. Sağ eli ile yerdi.

31—Zevcelerine ve hizmetçilerine bazen bir senelik arpa ve hurma ayırır, bundan fakirlere de sadaka verirdi.

32  — Yemekler arasında. Koyun etini, et suyunu, kabağı, tatlıları, balı, hurmayı, sütü, kaymağı, karpuzu, kavunu, üzümü ve salatayı severdi

33  — Suyu yavaş yavaş, besmele ile başlayarak üç yudumda içer, sonunda (Elhamdülillah) der ve dua ederdi.

34  — Her Peygamber gibi, zekât malı ve sadaka almazdı. Hediyeyi kabul ederdi. Ekseriya karşılığını verirdi.

35           — Giymesi caiz olanlardan her bulduğunu giyerdi. Kalın kumaştan ihram şeklinde dikilmemiş şeylerle örtünür, peştamal sarınır, gömlek ve cübbe de giyerdi. 

 

Bunlar pamuktan, yünden veya kıldan dokunmuştu. Ekseriya beyaz, bazen yeşil giyerdi. Dikilmiş elbise giydiği de olurdu. 

 

Cuma ve bayramlarda ve yabancı elçiler geldikleri  ve cenk zamanlarında kıymetli gömlekler, cübbeler, yeşil, kırmızı, siyah da giyerdi. Kollarını bileklerine kadar, mübarek ayaklarını baldırın yarısına kadar örterdi.

 

İmamı Tirmizînin (Şemâsii şerife) kitabında diyor ki; 

 

(Resûlullah, Kamis, yani gömlek giymeği severdi. Gömleğinin kolları, bileklerine kadar uzundu. Gömleğinin kollarında ve yakasında düğme yoktu. Ayakkabısı deriden olup, bir tasması ve iki kubâlı vardı. Kubâl, bir ucu tasmaya, diğer ucu ön uca dikilmiş kayıştır. İki parmak arasından geçmektedir. Elbise ve ayakkabı giymekte âdete uyulur. Adetten ayrılmak şöhrete sebep olur.  Şöhretten kaçınmak lazımdır. Mekke ye girdiği zamanda, başında siyah sarık sarılı idi.

 

36 — Ekseriya beyaz, bazen siyah tülbentti başına sarıp ucunu bir karış kadar arkasına sarkıtırdı

37 — Arabistan’daki âdete uyarak saçlarını kulakların yarısına kadar uzatır, fazlasını kestirirdi

38  — Ellerine, başına, yüzüne misk veya başka kokular sürer, ud ağacı, kâfurî ile bohorlanırdı.

39— Yatağı, içi hurma iplikleri ile dolu, dabağlanmış deriden idi. İçi yünle dolmuş bir yatak getirdiklerinde, kabul etmedi ve (Yâ Âîşe! Allaha yemin ederim ki, eğer İstesem, Allahü Teâlâ her yerde altın ve gümüş yığınları yanımda bulundurur) dedi. Bazen hasır, tahta, döşek, yünden dokunmuş keçe veya kuru toprak üzerinde de yatardı.

40— Sakalını bir tutamdan fazla uzatmazdı. Fazlasını makasla keserdi.

41   - Her gece gözlerine üç kere sürme çekerdi.

42- Evinde ayna, tarak, sürme kabı, misvak, makas,  iğne, iplik eksik olmazdı. Yolculukta bunları beraber götürürdü.

43— Her işinde sağdan başlamayı, sağ eliyle yapmayı. Severdi. Yalnız, sol eliyle taharetlenirdi. |

 44— Mümkün olduğu kadar her işini tek sayıda yapardı,

45 - Yatsıdan sonra gece yarısına kadar uyuyup, SONRA sabah namazına kadar ibadet ederdi. Sağ yanına yatar. Sağ elini yanağı altına kor, bazı sureler okuyup uyurdu,

46  — Tefeül ederdi. Yani, ilk gördüğü, birden bire İfirdüğü şeyleri hayra yorardı. Hiçbir şeyi uğursuz saymazdı.

47  — üzüntülü zamanlarında sakalını tutar, düşünürdü.

48  — Üzüldüğü zaman, hemen namaza başlardı. Namazın lezzeti, safâsı ile gamı giderdi.

49  _ Başkasını çekiştirenin sözünü asla dinlemezdi.

50 — Yürürken, yan tarafa ve arkasına bakmak icabetse, bütün bedeni ile dönüp bakardı. Yalnız başını çevirerek bakmazdı.

 İslâm âlimleri, Peygamber efendimizin yaptığı yukarıda bildirilmiş olan şeyleri üçe ayırmışlardır. 

Birincisi, Müslümanların da yapması lâzım olan şeylerdir. Bunlara (sünnet) denir. 

İkincisi. Peygamberimize mahsus olan şeylerdir. Bunları başkalarının yapması caiz değildir. 

Üçüncüsü, âdete bağlı şeylerdir. Bunları her Müslüman’ın bulunduğu yerin âdetine uyarak yapması lâzımdır.

 Âdete uymayarak yapılırsa fitne uyanır. Fitneyi uyandırmak haram olur.

                Sallat ona selam ona.

Selam ve duayla,

SEYİTHAN KAYA

Anahtar Kelimeler: RAHMET PEYGAMBERI (...)
  • BIST 100

    10816,63%0,74
  • DOLAR

    41,17% 0,04
  • EURO

    48,11% 0,17
  • GRAM ALTIN

    4686,94% -0,50
  • Ç. ALTIN

    7558,49% 0,00

Egazete


  • Perşembe 28.4 ° / 13.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 25.9 ° / 14.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 28.8 ° / 13.9 ° Güneşli

Ağrı

04.09.2025

  • İMSAK 04:05
  • GÜNEŞ 05:32
  • ÖĞLE 12:12
  • İKİNDİ 15:50
  • AKŞAM 18:42
  • YATSI 20:04