Ağrı Dağı ve Milli Park Dedikleri

         Nereden çıktı bu milli park meselesi tam da anlamış değilim. Bunca sorun varken bir de bu çıktı karşımıza. ışin yok uğraş dur. Ağrı Dağına bu unvan tam 7 yıl önce verildi. Tamamen sembolik. Ağrı Dağı Milli Park olarak ilan edilmeseydi çok daha iyi olurdu.

         Çünkü değişen bir şey yok. Bakanlar Kurulu bir kararname ile Ağrı Dağını 2004 yılında milli park olarak ilan etti. Hepsi o kadar. Hatırlarsanız bir keresinde de Bakanlar Kurulu Ağrı?da bir toplantısını yapmıştı. Nasıl ki o zaman bile Ağrı?nın durumunda bir değişiklik olmadıysa, Ağrı Dağının Milli Park olması da aynı oldu.

         Oysaki Ağrı Dağının o kadar özelliği var ki saymakla bitmez. Dünyanın en büyük buzullu dağı Ağrı Dağıdır. Ağrı Dağının buzul kalınlığı yaklaşık yüz metre dolayındadır. Ayrıca aşağılara doğru inildikçe lav akıntılarının oluşturduğu korkunç kayalıklar nedeniyle Ağrı Dağı sarp ve engebelidir. Bundan daha ilginç ne olabilir.

         Bir de Ağrı Dağında çok değişik bitkiler ve hayvanlar yaşamaktadır. Dünyadaki bütün keklik türleri, akbaba, kartal, şahin, doğan, engerek yılanı, yaban koyunu, dağ keçisi, tilki, kurt, tavşan, vaşak, yaban domuzu gibi hayvan türleri ile çok çeşitli bitki toplulukları mevcuttur.

         Bütün bunlara rağmen Ağrı Dağının Doğubayazıt yakasında yol bile yok. Başka bir ifade ile yerli ve yabancı dağcılar, tırmanış yapılacak yere kadar yürüyerek gidiyorlar. Dağcılar daha aşağılardan itibaren yüklerini sırtlayarak götürüyorlar. Dolayısıyla dağcılar daha fiili tırmanışa geçmeden enerji kaybediyorlar ve yoruluyorlar.

         Tırmanış yolu ibret için görülmeye değer. Ama ne yazık ki bu güne kadar yetkililer o yolu görmüş değil.

         Tırmanış güzergâhında çevre kirliği en üst seviyede. Kamp yerlerinin hiç birinde WC yok. ıhtiyaçlar kayalıklar dibinde gideriliyor. Çevreye atılan çöpler, naylon poşetler ve pet şişeleri de tam da bize özgü bir manzara sergilemiş.

         Umarız Ağrı valisi Ali Yerlikaya bu olumsuzluğu kısa sürede fark eder.