Mehmet Koç´un Kaleminden?
Kabul etmek gerekir ki son dönemlerde seçilen Ağrı milletvekilliği çok rahat, bankamatik memurları gibi. İlin, sorun ve sıkıntıları hakkında sorumlulukları yokmuş gibi davranıyorlar. Hemşerilerimiz de, bu duruma alıştıkları için Ağrı milletvekilleri, gayet rahatlar.
Öyle ki eski dönemlere nazaran milletvekillerimizin arayan ve soranı çok azalmış. Daha iki dönem öncesine kadar Ankara´ya yolu düşen her Ağrılı, mutlaka soluğu mecliste alırdı. Milletvekilleri de gün boyu vatandaşların işleri ile meşgul oluyorlardı.
Aynı şekilde Ankara´da çok sayıda Ağrılı bürokrat da vardı. Bunlarda, bir sıkıntı yaşadıklarında milletvekilleri hemen devreye girer, onların sorunlarını giderirlerdi.
Tabiri yerinde ise geçmişte bazı Ağrı milletvekilleri, Ağrılılar için, adeta birer kalkan işlevi görüyorlardı.
Milletvekillerinin makam odaları Ağrılılarla dolup taşardı. Çok sıkı bir ilişki vardı vekillerle halk arasında. Telefonları hiç susmuyordu, vatandaşların makul talepleri ile anında alakadar oluyorlardı. Milletvekili referansı ile gidilen yerlerde, sıcak karşılanıp itibar ve ilgi görüyordu Ağrılılar.
Ağrılılara karşı bir haksızlık yapıldığında Mikail Aydemir, kıyameti koparıyordu, konu, ta başbakana kadar intikal ederdi ve sorun mutlaka çözülürdü. Mikail geliyor dendiği vakit bakanlar ve bürokrasi ayakta karşılıyordu onu. Ağrı Şeker Fabrikası ve Havaalanı Mikail Aydemir´in eserleridir.
Yaşar Eryılmaz, saygınlığı ve bürokrasi birikimi ile tanınan, bir o kadar da alçak gönüllü bir kişilikti. O da Ağrı´yı layıkıyla temsil etti. Kısa süreli bakanlığı döneminde, özellikle sağlık alanında kayda değer yatırımlar gerçekleştirdi. Ağrı´nın bütün ilçelerinde açtırdığı sağlık okulları sayesinde binlerde genç meslek ve iş sahibi oldu.
Yine iki dönem önce milletvekilliği yapan Mehmet Hanefi Alır, Patnoslu olmasına rağmen tam bir Ağrı milletvekili olmayı başardı. Ağrı´nın her bölgesi ile aynı oranda alakadar oldu, ilçeler arasında hiç bir ayırım yapmadı. Ağrı´da bir sıkıntı yaşandığında, hemen bölgeye gider, hadiseyi yerinde inceleyip işin takipçisi olurdu. Patnos Mühendislik Fakültesi, Hanefi Alır´ın eserlerinden biridir.
İbrahim Taşdemir, fırtınalı ve yasaklı dönemde vekillik yapmasına rağmen Ağrı´ya halel gelmemesi için çok çaba göstermişti, yaptığı yasa çalışmaları ile de Ağrı için adeta bir marka olmuştu.
Bir dönem milletvekilli seçilen ve dönemini tamamlamadan erken seçimle vekilliği sona eren Musa Konyar da, muhalefette olduğu için projelerini gerçekleştiremedi.
Nidai Seven de, ses getiren bir milletvekili oldu. Verdiği kanun teklifiyle, Ağrı´ya üniversite kurulması için yoğun çaba gösteren Seven, beklenenin aksine halk arasında da bir ayırım yapmadı ve kendisine giden herkesin işi ile alakadar oldu.
O nedenle eski milletvekillerini düşündükçe, onları, şimdikilerle mukayese etmek gerçekten çok zor oluyor. Sanki eskiler milletvekili idiydi de şimdikiler birer bürokrat gibi.
Belki de tamamen halk iradesi ile seçilmedikleri için böyle davranıyor olabilirler. Mensup oldukları parti tarafından vekilliğe uygun görüldükleri için, halka karşı fazla da bir minnetleri bulunmuyor. Vatandaş da bunun farkında, dolayısıyla onlardan fazla bir şey beklemiyor.
Çünkü mensup oldukları parti, onları aday yapmasaydı ne halktan ne de delegeden yeterli desteği bulamazlardı. Ama tepeden aday yapıldıkları için lider ya da parti oyları ile seçilmiş oldular.
Ağrı için çok üzücü bir durumdur bu. Oysaki milletvekilleri, istedikleri vakit meşru olan her işi yaptırabilir, takipçisi oldukları işleri çok rahatlıkla sonuçlandırabilirler.
Ama yapmak istemedikleri zaman ise, ? başbakan iş takibini yasaklamış, bakanlara söylüyoruz yapmıyorlar?, ya da, ?muhalefet olduğumuz için bizi dinlemiyorlar? diyerek geçiştiriyorlar. Ancak daha çok halk yararına olmayan bireysel işlerle meşgul oldukları da her kes tarafından biliniyor.
Ankara´daki Ağrı´lı bürokratların tamamı milletvekillerin gözleri önünde tek tek harcandı, hiç birinin sesi çıkmadı. Bu haksızlıklara neden müdahale etmiyorsunuz diye sorulduğunda ise, ?ben istiyorum falan istemiyor? diyerek biri birlerini suçladılar.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki milletvekilleri, kendi gayretleri ile seçilmedikleri için kimseye minnetleri yoktur. Dolayısıyla işlerine geleni yapıyorlar, gelmeyeni ise kurnazlıkla geri çeviriyorlar.
Bereket versin ki Ağrı´nın son iki valisi olan Sayın Mehmet Tekinaslan ve Sayın Musa Işın, vatandaşlara çok yakın durdukları için, vekillerin yaratmış oldukları boşluğu devletin, güç ve desteği ile kapatmaya gayret ediyorlar.