Nezir ÇELİK
Objektif olarak gözlemlerseniz hastaneye gelen insanları, her birinin sebebi, bir diğerinin merak konusudur çoğunlukla.
Lâkin bu temenni her ne kadar da iyi niyet barındırsa da, insanoğlunun mutlaka, yolu düşer hastane kapısına.
Kimi evhamlıdır, bir nezle için koşturur, kimisi de bıçak kemiğe dayanana dek erteler tedavisini.
Bazısı, canından azizine şifa arar, refakat eder . Bazısı da hastalık hastası müdavimi olmuştur, hastahanelerin.
Tahlil, tetkik prosedürü, bekleme gerektirir malum. Sohbetler uzar, Ömür boyu sürecekmiş gibi nice dostlukların temeli atılır güya. Ve ekseri, hastane kapısında bırakır, az önce verdiği sadıkane, sonra görüşürüzlerini.
İçerde tanıdığım var der kimileri böbürlenerek, ayrıcalıklı olduğunu ima eder, bazıları ise tabelalara bakmayı gereksiz görür, herkesi şahsına münhasır danışman olarak atar.
Bir çoğu, uzman doktordan uzmandır, kulaktan dolma, reçete yazar ayaküstü.
Birde ahkâm keser, yaptığı şey doğruymuş gibi.
Sonuçta, adını dünya telaşı koyduğumuz bu keşmekeşin bize öğrettiği tek şey, Sağlık, Sağlık, Sağlık, her şeyden, aziz, her şeyden değerli. N.Çelik...