MEMLEKET SOSYETE, YOL UZUN...

MEMLEKET SOSYETE, YOL UZUN...

Abdülkadir Konuksever Yazıyor

Bir araba, bir körük, birkaç alet edevat... Kalay ustası Hasan Kıymaz ekmek parası için, ailesiyle birlikte her yıl bin 700 kilometre yol yapıyor. Kıymaz, bakır kap kacak kullananların azalmasından şikâyetçi; ‘Bizim memleket porseleni görünce sosyete oldu' diyor.
Kalaycılığa 15 yaşında ve babasının yanında başlayan Hasan Kıymaz, mesleğinde 22 seneyi geride bırakmış.
 Kıymaz, bakır kap kacak kullanan müşteri azalınca dükkanı kapatıp, müşterinin ayağına gitmeye başlamış. Bu nedenle her yıl yola çıkıp, bakır kalaylayıp ekmek parasını çıkarmak için Türkiye`yi dolaşıyor.
Kılmaz, mesleği babasından öğrenmiş, babası da dedesinden. Ancak çelik, teflon, cam ve porselen yaygınlaştıktan sonra işler yavaşlamış. Kılmaz`ın deyimiyle "porselen gelince memleket sosyete oldu":
"Biz de siftahsız kapatmaya başladık dükkânı. Bir süre sonra da tümden kapattık. Elimizden başka iş gelmez, baktım olmuyor bir araba alıp alet edavatımı yükledim ve yakın yerlere gitmeye başladım. Porselenin, çeliğin girmediği köylerde kalaycılık ve çaydanlık, tencere kulpu onarımı yapıyordum"
Kıymaz, seyyar tezgahı iş yapmaya başlayınca hedef büyütmüş.
Doğu insanlarının bakır kullanım alışkanlıklarını hatırlayınca uzun bir yolculuğa çıkmaya karar vermiş:
Doğu Bölgenin insanı sıcak ve samimi. Üstelik bakır kap kacak kullanımı doğuda daha yaygın. Eşimi ve iki oğlumu alıp yola çıktık. Yol uzun ve zahmetli. Bazı yerlerde durup küçük işler yaparak yakıt ve yemek parası çıkardık. Böyle gide gide Diyarbakır'a vardık. Semtlere gidiyoruz. Ben tezgahı açarken hanım ve çocuklar evleri dolaşarak kalaylanacak bakır ve onarılacak kapkacak soruyorlar. Ateşimi yakıyorum ve başlıyorum çalışmaya.”
Hasan Kıymaz kalay yaparken körüğü çevirmek eşine düşüyor.
Ateşini yaktıktan sonra kalaylanacak bakır kabı belli bir dereceye kadar ısıtan Kıymaz ardından kaba `nişadır` işlemini  uyguluyor. Yani; kalayı metale tutturma işlemini yapıyor. Bu uygulamanın ardından kalayı tatbik ediyor ve bakır kap ilk günkü kadar temiz ve parlak oluyor.
Bu işin sonunda kabın büyüklüğüne göre 10 ile 25 lira arasında bir ücret talep eden Kıymaz'ın en önemli gelir kaynağı ise kazanlar.
Diyarbakır'da kavurma kazanlarını parlatmak için köyleri dolaşıyor. Elazığ'da ise pestil ve pekmez için üzüm suyu kaynattıkları kazanları kalaylıyor. Bu kazanlar çok büyük ve kalaylaması zahmetli. 100-150 lira alıyor kazan başına. Mardin, Batman ve Muş'a Ağrı`ya kadar kazan kalaylamaya gidiyor.
"Eğer buralarda da bakır kullanmayı terk ederlerse daha doğuya Hakkari tarafına giderim. Ama buralarda 15-20 sene daha bakır kullanılır diye düşünüyorum.” diyor.
‘Evimde oturduğum günleri özlüyorum'
Kıymaz'ın eşi ve yol arkadaşı Selma Kıymaz bu yolculuklarda çok yorulduğunu yine de ev alırken çektikleri kredi borçları için yollarda olmaya uzun bir süre devam edeceklerini anlatıyor:
Dört çocuğum var; ikisi evli ikisi bizim yanımızda. Kaç sene önce ev alabilmek için bankadan kredi çektik. Şükür evimizi aldık taksitlerini de daha hiç aksatmadık. Yılın altı ayı buralardayız. Baharla birlikte geliyoruz ve sonbahara kadar yollardayız. İş zahmetli ve çok yoruluyorum. Ama borcumuz bitene kadar mecburuz. Birgün borcum biterse otururum evimde. Çok özlüyorum evimde oturmayı.”
Kıymaz, eşi Selma ve iki çocuğuyla bu ilkbahar ve yaz aylarında Doğu ve Güneydoğu'nun bütün illerini köylerine dek gezecekler.
Tencere, tava ve kazanları parlatırken akıllarında bin 700 kilometre uzaklıktaki memleketleri ve evleri olacak.
/resimler/2015-3/30/1225494771400.jpg
 
/resimler/2015-3/30/1226037271663.jpg
 


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor