30 Mart`ta Ağrı'da yapılan yerel seçimler, bilindiği gibi yapılan itirazlar sonucu yeniden tekrarlanmak üzere 1 Hazirana bırakılmıştı, seçimlere sayılı günler kala partiler çalışmalarına son gaz hız verirken, Ağrı halkı ise olan biteni endişeli bir şekilde izliyor.
Biraz geriye gidip 30 Mart seçim sonuçlarına baktığımızda her iki partinin oylarının birbirine yakın olmasını şu şekil değerlendirebiliriz. Ak Parti çoğunlukla şu kesimlerden oy aldı; il dışından gelip Ağrı'da görev yapan memurlar, il merkezinde ikamet edip daha önce MHP'ye oy veren Azeri yurttaşlar, sosyal yardım alıp henüz siyasi bir fikre sahip olmayan ve oyunu Ak partiye vermediği takdirde aldığı yardımın kesileceği korkusuyla oy verenler, kadın seçmenlerin birçoğu ve son olarak yaşları ilerlemiş/ kendilerine dindarım diyen bir kitle.
BDP ise başta genç nüfus olmak üzere, erkeklerin neredeyse % 75'inden oy aldı. Saadet Partisinin aldığı oylar ise Ak Partiyle araları bozulan Gülen Cemaatinin oylarıydı. Milli görüş ve Saadet Partisi seçmeni ise Ak Partiye oy verdi, yani yer/parti değişikliği yaşandı. Bakalım bu tablo 1 Haziranda değişecek mi? Bunun için seçimin gidişatını değiştirmek isteyen partilerin seçim kampanyalarına bir göz atmak gerekir.
Ak Parti Ağrı'ya adeta çıkarma yaparken, en üst düzey parti yöneticilerini seçim çalışmaları için seferber etmiş durumda. Ağrı Ağrı olalı hiç bu kadar bakanı bir arada görmemişti. Öte yandan sanki Ağrıyı yeni keşfetmiş gibiler. Bakan ve milletvekillerinin yanı sıra Ağrılı olan birçok bürokrat, iş adamı, il dışında bulunan Ağrı hemşeri dernekleri tam kadro Ağrıdalar. Bu arada adayları olan Hasan Aslan'dan da eser yok şimdi! Her yerde bütün billboardlarda Başbakan deniliyor. Ak Parti sanki Belediye Başkan Adayı Başbakanmış gibi seçim çalışmalarını yürütülüyor.
Yine Ak Parti yetkilileri tarafından her fırsatta dile getirilen konuların başında, Kürt açılımını ve barış surecini kendilerinin başlattığı iddiasıdır. Ayrıca BDP aleyhinde/hakkında en çok propaganda yaptıkları konular ise şöyle; BDP'nin sözde, vatandaşı tehdit ederek oy istediğini iddia edip, dağ kadrosuna son günlerde Ağrı'dan fazla sayıda katılımın olduğunu, yine saha çalışması yürüten Ak Partililere zaman zaman saldırdıklarını afişleri ve parti bayraklarını söktüklerini, üzerlerinde baskı kurmak istediklerini,30 Mart'ta seçimi kazanan tarafın asıl kendileri olduğunu, BDP'nin ideolojik bir parti olduğunu, hizmet belediyeciliğinden anlamadıklarını her fırsata seçmene anlatarak buradan BDP'yi deyim yerindeyse vurmaya çalışıyor
BDP cephesinde ise adeta seferberlik ilan edilmiş durumda: Birçok önemli BDP kadrosu Ağrıda adeta kamp kurdu. Artık Ağrıdaki seçimin bir belediye başkanlığından ziyade onlar için adeta referandum olduğunu ilan etmiş durumdalar. 30 Marta kazanmış oldukları seçimi Ak partinin hükümet olma gücünü kullanarak, bu haklarını gasp ettiğini, her şeye rağmen fedakârlık yaparak hiç kimseye zarar gelmemesi için kazandıkları bir seçime rağmen, yeniden seçime gitmeyi kabul etiklerini söylemektedirler.
Ak Partinin hakkındaki eleştirileri ise devletin bütün imkanlarını kullanarak adil olmayan, centilmenliğe sığmayan ve fırsat eşitliği ilkesine ters düşen bir seçim kampanyası yürüttüklerini belirtiyorlar. Ayrıca binlerce güvenlik gücünü Ağrıya sevk ettiklerini, bunun Ağrı seçmenin psikolojisini etkilemeye yönelik olduğunu, halkın dini duygularını kullanarak Nihat Hatipoğlu gibi kişileri getirerek her zamanki gibi politikaya dini alet etiklerini, yine ekonomik durumları iyi olmayan vatandaşlarımızı bir menfaat karşılığı iradelerini değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin olduğunu, iddia etmekteler.
Ak Partinin partileri hakkında iddialarına ise şu şekilde cevap veriyorlar. Barış surecini başlatan tarafın bizzat Sayın Öcalan ve partilerinin olduğunu, ayrıca değil birilerini dağa göndermek zaten amaçlarının gençleri dağdan indirmek olduklarını, halkı tehdit etmenin asla doğru olmadığını ve zaten Ağrı halkının kendilerini canı gönülden desteklediğini, BDP belediyelerinde bugüne kadar zere kadar bir şaibenin asla bulunmadığını ve kıt kanaat imkanlara rağmen yaptıkları hizmetin ortada olduğunu, aksine Ağrı belediyesi dahil Ak Partili belediyelerin çoğunda yolsuzluk iddialarının olduğunu, bütün çabalarının bu topraklara barışı hakim kılmak olduklarını savunmaktalar. Yine seçim arifesinde Ağrı Emniyet müdürünün görevden alınmasını da manidar buluyorlar.
BDP'nin Ak Partiye Göre en iyi avantajlarından biri de Türkiye siyasetinde bir ekol olan Siyasi Kürt hareketinin sembol isimlerinden Sırrı SAKIK gibi bir adayının olması. M. Mehmet İzci