Kadere çok inanırm…
Çok uzun yıllar önce Ağrılı kıymetli dostlarım olmuştu. Ağrı’yı anlatmışlardı bana uzun – uzun.
Sonra Ağrı Dağı Efsanesini ardından da bir çok efsaneleri…
Muhteşem Ağrı Dağı’na, görkemli, sihirli Ağrı Dağı’na kim hayran olmaz.
O, Ağrı denilince akla gelen değil midir? Kutsal bir dağ gibi görülmez mi?
Nuh Tufanı sadece bizimi ilgilendirir, bizler mi biliriz bu büyük tufanı ve bizler mi merak ederiz Nuh’un Gemisi nerede?
Akın – Akın dünyanın her yerinden bu kutsal dağı, Nuh Peygamberin gemisini bulmak, görmek, hissetmek için gelmez ler mi?
Ben tarihi roman yazarıyım. Tarihe bir çeşit müptelayım. Kitaplarımı tarihten esinlenerek, kurgulayarak roman tadında yazarım.
Tarih denilince efsaneler de denilmez mi? Ve sevilmezmi? Sevilir elbette.
Belki bu yüzden mitoloji kitapları yazdım:
“Zeus’un Aşkları”
“Herakles’in Kadınları…”
Tarih içerikli romanlar yazdım, ailemden büyüklerimin hikayelerini kaleme aldım, Şeyh Şamil’in soyundan gelen annemin babasını, Dağıstan’lı dedemi yazdım:
“Asar Şamil ve Rus Terzi”
Aşk olmalı dedim. Hayatımızda
aşksız yaşam olabilir mi diye düşündüm. Romanlarımda aşkları işledim. Her türlü aşkın yanında bir de müzikal yazdım…
Mevlana ve Şems’i yazdım. Onların Allah’a olan aşklarını yazdım.
Bir çok da aşk kitabı yazdım.
Aşkın ağır olduğu senaryolar yazdım…
Ama özellikle tarih dedim, tarihle harmanlamalıyım anlatılarımı diye düşündüm öyle de yaptım:
“Havada Kekik Kokusu Vardı,”
“Şarkın modern Gelini,”
“Ali Suavi Efendi…”
Yenilerini de yazdım, yakında inşallah gelecekler…
Ama efsaneleri çok yazdım. Yazı yazdığım tüm gazetelere, dergilere efsaneler yazdım…
Ağrı Dağı’nda Küp Gölü’nün etrafında çobanlar baharda toplanmazlar mı? Toplanırlar.
Bahar gelmiştir, karlar erimiş, otlar başlarını gökyüzünü görmek üzere toprağın üstüne çıkartmışlardır.
Merhaba diyeceklerdir, koskocaman Ağrı Dağı’na da, muhteşem gökyüzüne de, esen bahar rüzgarınada ve orada onları gülümseyerek selamlayacak olan çobanlara da!
Gün batımı yaklaştığında, beyaz kuş gelir mutlaka, ne mi yapar?
Kanadını üç kez gölün mavi sularına daldırır.
Tam o sırada gölü bir at gölgesi düşer!
Peki, düştü de ne oldu?
Neler olmadı ki…
Bekleyin anlatacağım:
Bunun gibi bir çok efsaneyi anlatacağım.
Sizlere İslam âlimlerinden söz edeceğim,
Sizlere tarihe imza atmış büyük adamlardan bahis edeceğim.
Sizlere gittiğim gördüğüm yerleri yazacağım.
Bazen bir şiirimi göndereceğim sizlere, bazen bir hikâyemi…
Sizlere belki Ağrı türkülerinden söz edeceğim…
Ağrı dağından uçdum
Çayır çimene düşdüm
Ne belalı başım var
Vefasız yâre düşdüm.
Diyeceğim ve bu türküyü kim yazmış, hikâyesi neymiş onu anlatacağım. Belli mi olur belki de başka yörenin türkülerini, başka yörelerin adetlerini da anlatırım…
Belki bir düğün alayınızı,
Belki bir sünneti, belki de bir asker selamlığından söz ederim.
Belki de Ağrı’da yaşanmış büyük aşkları:
Hey pirim,
Kaç zaman evveldi kaç zaman öte Develer tellal pireler pir vekili arşınsız dururken zaman
Ötelerden daha öte
Zamansız bir zamandı yaşanan...
Efsunlu bir aşk belki mevhum bir olası...
Efsane ki ne efsane…
Mizgin,
Yelesine savruk bir uçarılık
Yılmaz bir yürek ve cesaret ehli
Ulu bir çınar kadar sübut
Söz düşmeyince ahraz- sükût
Cemaatlerde söz dolansa diline manalı söz sahibi yiğitti…
Spordan da söz edeceğim…
Özellikle tenisten.
Ben çok severim tenisi ve yıllardır bu yoğun tempodan bir tenis raketini elime alamadığımdan üzülürüm. Belki tenisçileri tanımaktan, belki onların başarılarından söz ederiz belki de turnuvalardan, neden olmasın…
Su sporlarından da konuşacağız… Şampiyonluklardan, kupalardan ve muhakkak ki başarılardan...
Ben bir kadınım.
Kadınlarımızın çok sorunları var, olmaz mı? Sıkça çıktığım TV programlarında kadın sorunlarından söz ediyorum. O kadar çok varki… Onlara köşemizde de yer vereceğim. Sizler sorarsanız cevaplar yazacağım. Sizler isterseniz istediklerinizden de söz edeceğim… Neden olmasın…
Ben gazeteciyim, röportajlarda göndereceğim sizlere, tanıdığım sanatçılarla sizler için konuşacağım. Sizlerden söz edeceğim…
Ben turizmciyim aynı zamanda… Ağrı turizmi ile ilgili de yazılar yazacağım. Nerelere gidilir, nerelerde ne var onlardan da söz edeceğim.
Turizm kitapları yazdım.
“Otel I-Uzun bir gece”
“Otel II-Kapadokya Beyaz Atlar Ülkesi…”
Bunlar seri kitaplarım, belki birde Ağrı ile igili bir kitap yazırım.
Bir yerde okumuştum. Çinli bilim adamları Hazreti Nuh’un gemisinden kalıntılar bulmuşlar ve Ağrı İl’ini Kutsal Şehir ilan etmişler. Ne güzel…
O yazıda şöyle bir tırnak arası not vardı ki çok hoşuma gitmişti.
“Hz.Nuh’un gemisi Ağrı dağında durmuş ve orada gemiden inilmişse, insanlığın ikinci başlangıcı da Ağrı’dan olmuştur.”
Gerçekten çok güzel…
Ağrı’yı hiç görmesemde sizleri ülkeme, ülkem insanıma olan sevgimle selamlıyorum…
Yazılarımda sizlerle buluşmak dileğimle…
Nazan Şara Şatana
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024