8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde önemli görevlerde bulunan ve Kürt sorununun araştırılması gibi özel görevler üstlenen aynı zamanda 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın sözcüsü Büyükelçi Kaya Toperi’nin kaleme aldığı “Kürt Sorunu-Güneydoğu Anadolu’daki Durum ve Çözüme Yardımcı Olabilecek Öneriler” başlığını taşıyan raporun oluşmasında büyük emekleri bulunan Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, Rahmetli Özal zamanında oluşmasında büyük emekler verdiğimiz Kürt sorunun çözümünü içeren raporun çözüme yardımcı olabilecek önemli öneriler barındırdığıyazısında güncel değişimleri göz önüne alan önerilerde bulundu.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜM ADRESİ TBMM’DİR.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ’RahmetliÖzal, Kürt sorununun çözümünün Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında tüm siyasi partilerin katılımıyla toplumsal çözüm komisyonu oluşturularak, devletin ilgili kurum ve kuruluşları, mecliste temsil edilmeyen kesimler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları gibi kolektif yapıların katılımı ile topyekûn bir anlayış ile Kürt sorununun çözüme kavuşabileceğini ve Kürt halkının sorunlarını bizzat halkın kendisiyle muhatap olunacakşekilde çalışmalar ile en isabetli çözüm ve yol haritası oluşturulabilir ve yanı zamanda en temel gerekliliğiTürkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında millet ve devletin menfaatine bir çok gelişmenin oluşmasına imkan verecek uzlaşıda olduğu işaret ediyordu. Rahmetli Özal’ın tespit ve yol haritasının bugün geline noktada hala güncelliğini koruduğunu, çözüm sürecinde sağlanamayan uzlaşı neticesinde başarıya ulaşmamasında görmekteyiz. Bugün çözüm sürecine karşı duran partilerin çözümden bahsetmesinin güvenirliği soru işaretleri ile dolu olsa da Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında tüm siyasi partilerin katılımıyla bir uzlaşı sağlanabilme ihtimali, Kürt sorununun çözüm adresini Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmaktadır. Başka bir ihtimalden söz edenlerin çözümden yana olmadıkları da aşikârdır. Cumhurbaşkanlığı makamının çözüm için onayı ve desteği çözümün gerçekleşmesinde en belirleyici faktördür. ’dedi.
KÜRT SORUNU, KADEMELİ VE SİSTEMLİ YOL HARİTASI İLE ÇÖZÜLEBİLİR. AKSİ DURUM, BÜYÜK SIKINTILARI BERABERİNDE GETİREBİLİR.
Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ‘Merhum Özal, önceki yazımda belirttiğim gibi kısa, orta ve uzun vadede çözümler içeren plan ile Kürt sorununu nihayete kavuşturmayı planlıyordu. Kürt sorunu detaylı incelendiğinde kısa, orta ve uzun vadede devlet politikası olacak şekilde sistemli yol haritası ile nihayete ulaşılabileceği görülecektir. 90’lı yıllar ve çözüm sürecinden sonra yaşanan olaylara dikkat edildiğinde 90’lı yıllarda Merhum Özal’ın Kürt sorununa bir çözüm önerisi sunması ile oluşan çözüm umudunun akabindeki yıllarda yaşanan kaos yılları, çözüm sürecinden sonra oluşan hendek olayları ve diğer olaylar Kürt halkında, çözüm konuşulduğunda yine başımıza ne felaketler gelecek travması oluşturmuştur.
Geçmişte yaşanan tecrübeler göz önüne alınarak, tüm risklerin ve olumsuzlukların göz önüne alındığı sistemli yol haritası oluşturulmadan adım atılması, yeni sorunları beraberinde getirecektir. Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmaktan gurur duyan Kürt halkı, temel insani haklarının ve taleplerinin çözüme kavuşturulacağı iddiası ile başlatılabilecek sistemsiz ve nihayete ulaşmayacak adımlardan dolayı, büyük bedeller ödemek istememektedir. ’dedi.
KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE ULUSLARARASI VE BÖLGESEL KONJONKTÜRÜN OLUŞTURACAĞI RİSK VE PROVOKASYONLAR BÜYÜK TRAVMALARA NEDEN OLABİLİR?
90’lı yıllarda körfez savaşı ve bugün Suriye’de gelişmeler Kürt sorunun çözümsüzlüğünde büyük etkiye sahip olduğuna dikkat çeken Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, ‘Merhum Özal, 90’lı yıllarda körfez savaşı ile ırakta istikrarsızlığın devam etmesini isteyen sömürgeci devletlerin, Kürt sorunun çözümsüzlüğüne yönelik büyük adımlar atacağını biliyordu.
Zira çözüm sürecinde aynı sömürgeci devletlerin, Suriye’de hala bu yönde adım atmaları, bunun apaçık delilidir. Kürt sorunun çözümü hususunda uluslararası ve bölgesel ölçekte yaşanan gelişmelerin oluşturacağı risklerin dikkate alındığı ve yaşanabilecek tüm provokasyonların, medya ve sosyal medya üzerinden oluşturulabilecek tehditlerin ve gerekli önlemlerin tespiti yapılarak adım atılması çözümisterken, oluşabilecek daha büyük travmaların oluşmasını önleyecektir. ’dedi.