Tarih: 16.12.2012 10:25
KÜRT SORUNU = DEMOKRASİ
Mehmet Koç
Dolayısıyla insan haklarına saygı duyan Türk aydın ve entelektüelleri çoğaldıkça, Kürt sorunu mutlaka çözüm yoluna girer. Diğer bir anlatımla, Kürtlerin haklarına, Kürtlerden çok Türkler sahip çıktığında, o vakit Kürt sorunu da biter. O nedenle sorunun temelinde en azından belli konularda toplumsal ve siyasal uzlaşma noktaları bulmak gerekir.
Kürt sorunu; siyasal, kültürel ve ekonomik nedenleri olan, ama özünde bir kimlik ve tanınma sorunudur. Aslında sorunun özü çok sayıda aydın ve siyasetçi tarafından kabul edilmektedir. Çözümün önündeki en büyük engel,Türkiye?deki demokrasinin zayıflığı ya da eksikliğinden kaynaklanıyor. O sebeple asıl sorun, demokrasimizin daha da güçlendirilmesinde aranmalıdır.
Binaenaleyh Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Ahmet Altan, Mehmet Altan,Yasemin Çongar, M.Ali Birand, Cengiz Çandar, Ergun Babahan,Aslı Aydıntaşbaş, Oral Çalışlar ve benzeri yazarlar çoğaldıkça çözüm de kolaylaşır. Çünkü Kürt meselesi bir çözüme kavuşmadıkça, ne demokraside, ne ekonomide, ne birlikte yaşamada ilerleme sağlanamaz.
Kabul etmek gerekir ki Kürt sorununun panzehiri basındır. Medyada yapılan değerlendirmelerden halk büyük ölçüde etkileniyor. Yorumlar olumlu olduğu vakit hükümetlerin yapacakları açılımlar, tepkisiz ve çok daha etkili olabiliyor. Aksi durumda hükümetin bu konuda alacağı kararlar köşe yazarları tarafından topa tutulursa doğal olarak halk da buna tepki gösterir.
Bu bağlamda sürekli kışkırtıcı yayınlar yaparak ?kaş yapayım derken göz çıkarmak? şeklinde halkın kin ve nefret duygularını artırmaya yönelik yorumlardan mutlaka kaçınmak gerekir. Aynı şekilde TV ekranlarında gösterilen diziler de özenle seçilmelidir.
Bunun dışında il yönetiminde de bazı değişiklikler yapılırsa iş daha da kolaylaşır. Bu bağlamda bölünme paranoyaları bir yana bırakılmalı ve İl Valilerinin mutlaka seçimle göreve gelmeleri sağlanmalıdır. Nasıl ki belediye başkanları seçimle göreve gelebiliyorsa ve bundan bir beis söz konusu olmuyorsa, Valiler de halk tarafından pek ala seçilebilir.
Bir diğer konu da Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda, nasıl ki her kesin üzerine gidilerek bir sonuç alınmaya çalışılıyorsa, Doğu ve Güneydoğudaki faili meçhuller için de aynı hassasiyet gösterilmelidir. Sivil siyasete yönelik darbe teşebbüsleri için seferber olan devlet, benzeri bir şekilde Kürtlere yönelik haksızlıklara da el koymalıdır.
Başlangıçtan beri Kürt meselesi için umut olan Başbakan Erdoğan epey zamandır tam aksi bir politika izliyor. Gerekirse İmralı?yla da konuşulabilir, terörle mücadele ve siyasetle müzakere edilebilir diyen başbakan, diğer yandan da yeniden başlatılan KCK operasyonları, idam ve dokunulmazlıkların yeniden gündeme alınması, unutmaya çalıştığımız 90?lı yılları hatırlatmaktadır.
Baskı politikalarının Kürt sorununu daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramadığı bilinen bir gerçek. O sebeple Kürt sorununun çözümü, daha çok demokrasi ve inadına insan haklarına saygıdan geçer.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —