Tarih: 29.08.2013 22:12

KÜÇÜK KIZLARIN SÜNNET TÖRENİ?

Facebook Twitter Linked-in

HABER / DERLEYEN: OSMAN EREN
"Küçük Yaşamların Büyük Çığlığı "
Üç yaşında küçük bir kız çocuğuyken bir sabah anneniz sizi apar topar uyandırıp evden çok uzakta kimsenin olmadığı bir araziye götürüyor. Nemrut suratlı yaşlıca bir kadınla buluşuluyor, kadın pis bohçasından paslı bir jilet ya da kırık cam parçası çıkarıyor. Anneniz bacaklarınızı ayırıyor ve sünnetçi kadın klitorisinizi kesip, sadece çişinizi yapabileceğiniz şekilde bir açıklık bırakarak vajinanızı boydan boya hasır bir iple dikiyor. Şanslıysanız, hayatta kalıyorsunuz. Eğer değilseniz kan kaybı veya enfeksiyondan ölüyorsunuz.
Afrika’da ve bazı Ortadoğu ülkelerinde her yıl 3 ila 12 yaş arasında milyonlarca küçük kız çocuğu bu vahşete maruz kalıyor. Genel olarak müslüman Afrika ülkelerinde gözlemlenen bu ritüel, kızlıktan kadınlığa geçmenin ve gerçek bir kadın olmanın değişmez şartı. Erkek egemen toplumun dayattığı, fakat kadınlar arasında sessiz sedasız halledilen bir pratik.
Sünnetli kadınlar, hayatları boyunca regl dönemlerinde ve cinsel ilişki sırasında dayanılmaz ağrılar çekiyor. Sünnetsiz kadınlar ise kabilelerine ve soyadlarına ihanet etmiş sayılıyor, dolayısıyla aile tarafından reddediliyorlar. Hayat kadını veya fahişe statüsünde kabul edildikleri için asla evlenemiyor ve her türlü sosyal grubun dışında kalıyorlar. Bu duruma düşmekten ve ‘kirli’ adledilmektense yüzyıllardır anneler, kendi elleriyle küçük kızlarının çığlıklarını duymazdan gelerek onları sünnet ettiriyor. İffetli birer kadın olabilmeleri için..
Peki, kadınların sünnet edilmesinin geleneksel nedenlerinin yanında sosyolojik sebepleri de yok mu? Tabii ki var. Sünnetli kadınlar, klitorisleri olmadığı için hiçbir zaman haz duyamıyor. Bu da kadını cinsel açıdan nötralize ediyor ve sadece bebek yapan bir makinaya dönüştürüyor. Ayrıca dikişi genişlememiş veya açılmamış kadının bekareti, dışarıdan bakıldığında kolayca anlaşılıyor. Dolayısıyla bu ritüelin, bir nevi ‘bekaret kontrol mekanizması’ olduğu da söylenilebilir. Yani Türkiye’deki gibi işi şansa bırakmamışlar. Belki kızlık zarı geridedir, esnektir, doğuştan yoktur gibi durumları düşünmelerine gerek bile yok. Kadın dikiliyse, tamamdır.
Posta 212`nin "ABD`de kadın sünneti artıyor" başlıklı haberi Thomson Reurters Vakfı`nın son zamanlarda yayınladığı bir raporu konu alıyor. Thomson Reuters Vakfı`nın TrustLaw Birimi, kadın sünnetinin sadece Afrikada veya Orta Doğu`da değil ABD`de de kadın sünneti giderek yaygınlaştığın açıklıyor.
Gelecek yıllarda kadın sünnetinin daha da yaygınlaşacağını iddia eden Trustlaw Raporu`nu destekleyen Center of Disease Control (Hastalık Kontrol Merkezi), sadece 1990 ile 2000 yılı arasında sünnet olma riski taşıyan kız çocukların ve kadınların sayısında yüzde 23 oranında bir artış olduğunu ve sünnete maruz kalanların yüzde 27 `sinin 18 yaşından küçük olduğunu belirtiyor.
ABD`de 200 bin kız çocuğunun ve kadının sünnet olma riski ile karşı karşıya olduğunu ve bu sayının artacağını açıklayan rapora göre, kanunen yasak olmasına rağmen bu işlem ailelerin kültürlerine veya dini inançlarına saygı gösteren veya sünneti destekleyen sağlık görevlileri tarafından gerçekleştiriliyor. Bazı göçmen aileler ise yaz tatillerinde kız çocuklarını anavatanlarına götürerek orada sünnet ettiriyor. Sünnetin fiziksel ve psikolojik etkilerinin son derece ağır olabileceğini yazan rapor, sünnet olan kız çocuklarının ileride cinsel ilişkiye girmeleri durumunda şiddetli bir ağrıyla karşı karşıya kalabileceğini, hamile kalmaları durumunda düşük yapma ihtimallerinin çok yüksek olduğunu da ekliyor.
DÜNYADA KADIN SÜNNETİ
Dünya üzerinde yaklaşık olarak 140 milyon kız çocuğunun ve kadını sünnet olma riskini taşıdığını söyleyen Dünya Sağlık Örgütü (WHO), en çok 0 ile 15 yaş aralığındaki kız çocuklarının bu işleme maruz kalan grup olduğunu belirtiyor. Afrika`da yaklaşık olarak 10`lu yaşlarda 101 milyon kız çocuğunun sünnet olduğunu, sağlık nedenleriyle gerçekleşmeyen bu işleme maruz kalan çocukların kadınlık organlarının ciddi oranda zarar gördüğünü ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Dünya Sağlık Örgütü, kadın sünnetini insan ve kadın haklarının ihlali olarak adlandırılıyor
AKRABA BASKISINDAN KORKUYORLAR
ABD`de 1996 yılında yasaklanmasına rağmen kadın sünneti konusunda herhangi bir adlı tatbikat yapılmadığı gibi, şu ana kadar bu suçu işleyen sadece bir kişiye dava açıldı. Bu durumun sebebini araştıran rapor, ailelerin kız çocuklarının sünnet olmalarına karşı olsalar da, akraba baskısına karşı gelemediklerini belirtiyor. Ayrıca, sünnet edilen kız çocuğunun ailesini ihbar etmek istemediğini, ailesinin de ceza alma korkusuyla her hangi bir bildiride bulunmadığını ekleyerek, bu konuda bir veri eksikliği olduğunu söylüyor. Fiziksel ve psikolojik sonuçları çok ağır olabilecek bu uygulamanın engellenmesi için göçmen ailelere ulaşarak, onların bilgilendirilmesinin ve dini liderlerin kendi topluluklarını eğitmesi gerektiğinin altı çiziliyor.
İLK SÜNNET VAKASI
İlk sünnet vakasının milattan önce Mısır’da bir mumya üzerinde gözlemlenmiş olması, geleneğin ne kadar uzun süredir devam ettiğini kanıtlıyor. Yüzyıllardır var olan bu geleneğin İslam’la hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyen din adamlarına rağmen, her gün 8 bin kız çocuğu sünnet ediliyor
İLK SÜNNET OLAN KADIN
Klitoris üzerindeki küçük bir parçanın kesilmesi olan, kadınların sünneti rivayete göre Hz. İbrahim zamanından kalmıştır ve ilk sünnet olan hanım Hz. Hacer`dir (Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, çev. Z. K. Uğan, Ankara 1954, I, 371
İSLAMİYETTE KADIN SÜNNETİ YOK
Prof. Dr. Saim Yeprem (eski Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı): İslamiyette kadının sünnet edilmesi diye bir şey yok. İslam dininde bunun yeri de yok. İslamda bir tek sünnet var, o da Hazreti İbrahim’den gelen sünnettir. Yani erkeklerin sünnet edilmesidir. Afrika’daki bazı bölgelerde kadınlar sünnet ediliyor. Bu daha çok yöresel geleneklerden kaynaklanıyor.
KADIN SÜNNETİ ESAS OLARAK 3 AYRI ŞEKİLDE UYGULANIR.
1) Klitorisin tümüyle kesilmesi (clitoridectomy);
2) Klitoris ile birlikte yakın çevresindeki küçük ve bir kısım büyük dudakların kesilmesi (excision);
3) Klitoris ile birlikte küçük ve büyük dudakların neredeyse tümüyle kesilmesi, açık yaranın dış çeperlerinin biraraya getirilerek yaranın tümüyle dikilmesi, sadece idrar ve aybaşı kanamasının akabileceği ve ancak küçük parmak genişliğinde olan bir açıklık bırakılması (infibulation).
CİNSEL YAŞAMI DERİNDEN ETKİLİYOR
Klitorisin, genellikle ilkel şartlarda çeşitli cerrahi müdahaleye tabi tutulduğu kadın sünneti, kadının cinsel yaşamını derinden etkiliyor. Farklı türleri var. Bir uygulamada, klitoris tümüyle çıkarılıp dış dudaklar birbirine dikiliyor. “Firavun” veya “Peygamber Sünneti” adı verilen bu müdahale sonunda, kadın genital bölgesinde yalnızca âdet kanaması ve idrar çıkışı için ufak bir delik kalıyor.
Sünnetli kadınların % 80-85’inde 1. ve 2. tür sünnet uygulanmaktadır. Cibuti, Somali, Sudan’da kadınların % 98’i firavun tarzı da denilen ve sünnetin en ağır şekli olan “infibulation” yöntemi ile sünnet edilmektedir. Ayrıca Mısır’ın güneyinde, Eritre ve Etiyopya’da, Gambia, Çad, Kenya ve Mali’nin bazı bölgelerinde de bu tür sünnetler uygulanmaktadır. Ayrıca, bu yöntemle sünnet edilen kÿadınların her doğum sonrasında yeniden sünnet edilmesi gerekmektedir. Doğumu kolaylaştırmak için doğum esnasında sünnet bölgesi yarılan kadınlar doğumdan hemen sonra yeniden dikilmektedir. Böylece kadınlar, çocuk sayıları kadar sünnet olmakta, aynı acıları defalarca aynı yoğunlukta yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Kadın sünnetinin sağlık açısından, bilinen pek çok sakıncası vardır. Kız çocukları ve kadınlar uyuşturulmadan ve birçok işte kullanılan, steril olmayan araçlar ile yapılan müdahalenin hemen ardından kan kaybına bağlı şok, kansızlık, kan zehirlenmesi, enfeksiyonlar, idrar yaparken yaranın yanması sebebiyle idrar tutma ve bunun yarattığı sorunlar, tetanos, HIV/AIDS bulaşması gibi sorunlar yaşamaktadır. Ayrıca sünnet, kadınlarda idrar yapma zorluğu, idrar kaçırma, sık tekrarlayan idrar yolları iltihabı, kronik vaginal enfeksiyonlar, kistler, fistüller, cinsiyet organı çevresinde aşırı duyarlılık veya tümüyle his kaybı, mens sorunlarına yol açmaktadır. Hamilelik ve doğum sırasında kadının ve bebeğin hayatını tehlikeye atan zorluklar, bağırsaklarda ve idrar torbasında yaralanmalar; doğumlar nedeniyle defalarca sünnet olma durumda kalan kadınlarda kansızlık, depresyon, endişe, kabus gibi ömür boyu süren fiziksel ve ruhsal sorunlara sebep olmaktadır.
SÜNNET YAŞI VE ADETLERİ
Sünnet yaşı bölgelere göre değişmekle beraber genelde Etiyopya ve Nijerya’da kız bebek 8 günlük iken, Mısırda 3-8, Sudan’da 5-8, Somali’de 4-10 ve diğer pek çok ülkede 13-15 yaşları arasında kız çocukları sünnet edilmektedir. Sünnet, genelde genital bölge uyuşturulmadan ve bıçak, traş bıçağı, keskin cam parçaları, keskin teneke kenarı kullanılarak yapılır. Yaranın tutturulmasında akasya ağacı dikenleri, kemik çiviler, iğne, hayvan kıllarından elde edilen iplikler, deri iplikler kullanılır. Daha sonra kız çocuğu ayağa kaldırılarak bacakları dizden kalçaya kadar bitişik olarak sıkıca sarılır ve sünnetlinin birkaç hafta hareket etmeden yatması, idrarını ve dışkısını yattığı yerde yapması sağlanır. Sünnetçi dışında, kız çocuğunun etrafına toplanan kadınlardan bazıları kız çocuğunun kollarını, bacaklarını sıkıca tutar, bazıları kıpırdamaması için omuzlarından bastırır. Dilini yutmasını veya ısırmasını engellemek için kızın ağzına bir bez veya sopa yerleştirilir; diğer kadınlar tarafından da çığlıkları bastırmak için def çalınıp yüksek sesle şarkılar söylenir Kadınların her türlü geleneği kuşaklara aktarmada en iyi ‘taşıyıcı’ oldukları bilinen bir gerçek. Yaşadıkları acıları kendi çocuklarına da “gelenek” adına yaşatmak isteyen kadınlar, sünneti özellikle 7 yaş üzeri ve ergenlik çağındaki kız çocuklarına, bir şölen gibi sunarlar. Kadın sünneti, büyümenin ve kadınlığa atılan adımın gereği olarak tanıtılır. Hediyeler, elbiseler, eğlenceler vaad edilir. “Az” çığlık atan kızlar herkesin beğenisini ve takdirini alırken, çok çığlık atan kızlar hem acıları hem de utançlarıyla başbaşa bırakılır ama sonuçta sünnetli kızların genel olarak çevrelerinde statüleri yükselir, evlenmeleri garanti altına alınır ve maalesef hayatları boyunca sürecek sağlık sorunlarıda böylece başlar.
KADIN SÜNNETİ YAPAN ÜLKELER
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Afrika’da değişik inanç sistemlerinde de görülen kadın sünneti, yaygın olarak şu ülke ve bölgelerde uygulanıyor: Kadın sünneti esas olarak, Afrika kıtasının orta şeridinde yer alan 30 Afrika ülkesinde uygulanıyor. Bu bölgedeki kadınların %72-99’u, diğer Afrika ülkelerindeki bazı etnik grupların veya kabilelerin kadınlarının %18-72’si sünnetli. Umman, Yemen, Birleşik Arap Emirliği’nde, Endonezya ve Malezya’nın bazı bölgelerinde, Kuzey Irak’ta bazı Kürt bölgelerinde yaşayan kadınlar arasında da daha az oranlarda olmakla beraber sünnet geleneği yaşatılmakta. Ayrıca, bu ülkelerden gelen göçmenlerin geleneklerini taşımaları ve sürdürmek istemeleri nedeniyle kadın sünneti, Avrupa, Kanada, Amerika, Yeni Zelanda ve Avustralya‘da da görülüyor.
SÜNNET OLMA RİSKİ TAŞIYAN KADINLARIN ÜLKELER GÖRE DAĞILIMI.
Sünnet olma riski taşıyan kadınların sayılarına göre, Kaliforniya`da 38 bin 353, New York`ta 25 bin 949, New Jersey`de 18 bin 584, Virjinya`da 17 bin 980 ve Maryland`de 16 bin 264 kız çocuğu ve kadın risk altında bulunurken, ülke genelinde bu sayı 200 bini buluyor.
BABA İŞE KARIŞTIRILMIYOR
Kadın sünneti kadın uygulayıcı tarafından yapılıyor ve erkekler işe karıştırılmıyor. Sünnet olacak kızın babasına sadece haber veriliyor. Sünnet işlemi ile tören, anne ve ebe tarafından gerçekleştiriliyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —