Tarih: 01.10.2012 00:00

Kürt Sorunu Bir Gün Çözülecek

Facebook Twitter Linked-in

Kürt Sorunu Bir Gün Çözülecek?



        Yıllardır süren bu çatışmalar, öldürmeler, yakmalar, yıkmalar hep böyle devam etmeyecek. Kürt meselesi bir gün mutlaka çözülecek, o zaman da denilecek ki ?neden bu kadar insan öldükten sonra barış sağlandı, ölen o gençlere yazık değimliydi, baştan beri bu müzakere ve çözüm yolları denenmez miydi? diye belki de yetkililerden hesap sorulacak.



        Çünkü büyük savaşlar dahil, bütün anlaşmazlıklar, neticede bir şekilde barışla sonuçlanıyor. Kürtlere karşı en şahin parti olan MHP bile iktidar olursa, inanıyorum ki o da günün birinde bir yolunu bulup barışalım diyecek. Çünkü bu işi çözmenin bir başka yöntemi yok ve aklında yolu budur. Aksi durumda düşmanlıklar çoğalarak devam edecek.



        Nitekim birçok kereler barış yolları denenmedi değil. PKK ile yapılan ön görüşmeler birileri tarafından deşifre edilmeseydi belki de şimdi barış olmuştu bile. Ama görüşmeler basına sızınca her kes çark etti, kimse meseleye sahip çıkmadı. Hükümet, biz görüşmedik devlet görüştü dedi, Devlet de her kim ise, görüşmeyi zımnen kabul etmekle birlikte?tutanakta imzam yok? diyerek işin içinden çıktı.



         Anlaşılan o ki Türkiye?de barış zemini henüz olgunlaşmamıştır. Çünkü Kürtlerle barış, halen siyasi bir risk olarak görüldüğü için, siyasi partiler kurumsal olarak buna cesaret etmiyor. Baksanıza güçlü AK Parti bile, doğrudan meseleye sahip çıkmıyor, o da sıkıştığında topu devlete atıyor.



        Çünkü bu hususta Türk kamuoyu öylesine şahin düşüncelerle eğitilmiş ki; PKK ve Kürt Sorunu, sadece askeri önlemlerle çözülür mantığı hakim kılınmıştır. Bazı demokrat insanlar, Kürtlerin demokratik hakları verilmelidir dediklerinde, ?Kürtlerin ne sıkıntısı var ki? tepkileri geliyor. Bu çatışma ortamından nemalananlar daha da ileri giderek çözüm önerileri sunanları ?hain? ilan ediyorlar. O nedenle kimse bu konuda kanaat ve düşüncesini net olarak ifade edemiyor.



        Oysa ki her kes biliyor ki Kürtlerin eşit yurttaşlık temelinde bazı istekleri vardır. Bu talepler, temel hak ve özgürlükler kapsamında olup, dünyanın birçok ülkesinde sorunsuz bir şekilde uygulanıyor. Ana Dilde eğitim, seçim barajının düşürülmesi, Adem-i Merkeziyet, değiştirilen köy isimlerinin geri verilmesi ve Faili Meçhul cinayetlerin araştırılması gibi.



        Adem-i  merkeziyet dediğimiz yerel  yönetimlerin güçlendirilmesi meselesi Kürtlerle ortaya çıkmış bir yönetim şekli değil. Bu yönetim usulü dünyada yaygın olarak kullanılıyor. Türkiye?nin girmeye gayret ettiği AB?nin bütün üyelerinde uygulanıyor.



        Ağrı?yı idare edecek vali halk tarafından seçimle görev başına getirilirse ne zararı olur ki, Belediye Başkanı seçimle göreve geldiğinde bir sıkıntı yaşanmıyor da, vali seçildiğinde neden sıkıntı olsun ki? Sonuçta partiler seçime girecek ve çoğunluk esasına göre bağımsız ya da siyasi partilere mensup bir vali seçilecek.



        Anadilde eğitim zaten olması gereken bir haktır. Bırakınız uygar dünyayı komşu ıran?da bile, Azeriler anadillerinde eğitim görüyorlar. ıran?da Farslar da Azerice eğitim alıyor. Çünkü Azeri bölgelerine atanan kamu görevlilerinde Azerice bilme şartı aranıyor. Bizim idareciler bırakınız birkaç kelime Kürtçe öğrenmeyi Kürt sözcüğünü bile telaffuz etmiyorlar.



        Bu itibarla, gerçekten Kürt sorununu çözme konusunda bir irade varsa eğer, öncelikle Temel hak ve özgürlükler kapsamında atılacak adımlar için oturulur, konuşulur, kısa, orta ve uzun vadede yapılacak reformlar karar altına alınarak kamuoyuna deklere edilir. Hükümet bu konuyu BDP ile pek ala tartışabilir ve normali de budur. Çünkü BDP muhatap kabul edilmediği takdirde alınacak kararlardan yeterince verim alınmaz.



        Denilebilir ki BDP ne kadar Kürtleri temsil edebiliyorsa, AKP de o kadar Kürtlere vekalet edebilir. Doğrudur, AK Partinin Kürt şehirlerinde aldığı oylar ortada. Barış konusunda CHP de katkı yapacağını deklere yaptığı için, CHP?nin de katılımı sağlanarak, BDP ile de müzakereler yapılmak suretiyle Türkiye?yi huzura kavuşturmak mümkündür.



        Çünkü artık Askeri ve Yargı baskısı da ortadan kalktığına göre, Hükümetin önünde bir engel kalmamış, AK Parti, temel hak ve özgürlükler konusunda demokrasinin kabul ettiği ölçülerde bu soruna bir çözüm bulmak durumundadır.



        Böylece, Bardaklı Tağılka, Buyuretti  Noreşin, Telçeker Sürbühan, Suluçam Musun ve Yığınçal?da Dummo olmak suretiyle köy isimleri de geri gelecek. 

Ne hoş olur değil mi? ınsan kaybettiği bir şeyini bulduğunda yeniden seviniyor...







Orjinal Habere Git
— HABER SONU —