Oya Ayman, Özgür Tekşen Haberi
Telefon kendimi bildim bileli elimde. Benim için nefes gibi. diyor 23 yaşındaki Dilara Dönmez. İlk kez telefon sahibi olduğu 12 yaşından bu yana, 15 telefon değiştirmiş. Annesi Mükerrem Hanım alıyor sözü ve Telefonla yatıp telefonla kalkıyor. O kadar çok kullanıyor ki, bozuluyorlar. diye devam ediyor.
Dilara, Açıköğretim Fakültesi Tarih Bölümü'nde okuyor. Gece uykusundan uyanıp mesajlarını kontrol edecek kadar telefonuna bağlı. Onun için, arkadaşlarıyla haberleşmek ve olup biteni izlemek konusunda akıllı telefondan daha iyi bir araç yok. Geçenlerde yedi, sekiz saat elektrik kesilince kafayı yedim. Ne yapacağım diye yatakta oturdum, bunalıma girdim. diye anlatıyor.
Mükerrem Dönmez pek çok ebeveyn gibi, kızının telefona bu kadar bağımlı olmasını anlayamıyor. Bütün arkadaşları böyle. Açıkçası iletişim kuruyorlar mı, kurmuyorlar mı, bilmiyorum. Toplanıp bir yere gittiklerinde herkes eline telefonunu alıyorsa, toplanmanın anlamı yok ki. Sohbet etseler de gözleri hep telefonda
Telefonunun şarjının bitmesi Dilara için kâbusken, annesi için mutluluk verici bir durum. Çünkü onunla sohbet etmek istiyorum. Bazen içimden Yanında ben varım!' diye bağırmak geliyor.
İletişim biçimleri son 50 yılda teknolojik gelişmelerle birlikte kulaktan göze, oradan da parmaklara uzanan uzun bir yolculuk yaptı. Nesiller arasında doğal olarak ortaya çıkan iletişim kopukluklarına, günümüzde telefon ve internet bağımlılığının neden olduğu sorunlar ekleniyor. Radyo ve TV ile büyüyen, en erken 20'li yaşlarının sonlarına doğru cep telefonu ve internetle tanışan çoğu ebeveyn, çocuklarıyla yüz yüze iletişim kuramamanın rahatsızlığını yaşıyor.
Whatsapp'ta arkadaşlarıyla mesajlaşıyor, Facebook'ta memleket meselelerini tartışıyor, Twitter'da gündemi takip ediyor, Instagram'da paylaşımlarda bulunuyor. Bazen Whatsapp'ta sohbet tüm gün sürebiliyor. Sadece yemek arası veriyoruz.
Köpeğimle daha iyi iletişim kuruyorum
Dilara'nın annesi 43 yaşında, imalat sektöründe işçi. 48 yaşındaki babası Erkan Dönmez taksi şoförü. İkisi de telefonu konuşmak için -o da günde birkaç kez- kullanıyor. Sosyal medya hesapları, e-posta adresleri yok. İnternete girdikleri süre ayda birkaç saati geçmiyor. Teknolojinin olanaklarına karşı değiller; Dilara'nın internetten gündemi takip etmesi, doktor randevularını alması hoşlarına gidiyor.
Ancak kızlarıyla konuşamamaktan şikâyetçiler. Erkan Dönmez, Bir şey söylüyorum. He, he' diyor ama gözü telefonda, kafasını bana veremiyor. Köpeğimle kızımdan daha iyi iletişim kuruyorum. diyor.
O sırada Dilara araya giriyor: Sen de TV izlerken kendinden geçiyorsun. Bazen ne kadar seslensem duymuyorsun. Dilara cep telefonuna çok düşkün ama TV'yi neredeyse hiç izlemiyor.
Anne babasının kendisini anlamadığından yakınıyor: Sohbetle ilgili sorunumuz yok. İletişim biçimimden rahatsızlar. 10 yıldır nerede buluşabileceğimizi bulamadım.
Dedesi ve anneannesiyle iletişiminin daha iyi olduğunu düşünüyor. Kolundaki dövmede onların adı var. Dedesiyle Kanka ne haber? diye konuşuyorlar.
Dede Yalçın Akgün büyükleriyle kurduğu iletişimle şimdi torununun kendisiyle kurduğu iletişim arasında Himalayalar kadar fark olduğunu söylüyor. Dilara bizimle her şeyini paylaşır. Dedemle aramda asla böyle bir ilişki olamazdı. diyor.
Dilara'nın dedesi ve anneannesi, beş yıl önce Kuşadası'nın sakin koylarından birine yerleşmiş. 73 yaşındaki Yalçın Akgün, TV ile tanıştığında 28, cep telefonu aldığında 63 yaşındaymış. Bir arkadaşım yeni telefon alıp eskisini hediye etmeseydi onu da almayacaktım. diyor. Birkaç yıl önce şeker hastası eşi sokakta fenalaşıp kimseye haber veremeyince ona da telefon almak şart olmuş.
Bilgisayarla, internetle, sosyal medyayla tanışmamışlar. Yalçın Akgün 15 yaşına dek telefon etmeyi bilmezmiş. Oturdukları muhitte bir telefon varmış, o da PTT memurunun evindeymiş. Yalçın Bey kendi deyişiyle zevk için telefonun kullanılmasını doğru bulmuyor.
İffet Hanım ise cep telefonuna karşı. Sağlığa zararlı. Televizyonlarda hep dinliyoruz. Radyasyon yaydığını söylüyorlar. diyor.
Daha hızlıyız ama daha mutlu değiliz
Pedagoglar Derneği Başkanı Mehmet Teber, günümüzde iletişim kopukluğunun daha çok teknoloji kaynaklı olduğunu söylüyor. Daha fazla konfor, teknoloji var, daha hızlıyız ama daha mutlu değiliz. Çağın, ekonominin, teknolojinin değiştiği bir devirde anne-babalar nasıl konum alacağını şaşırıyor. Eskinin yöntemleri yeni gençlerde işe yaramıyor. Bu da iletişim çatışmasına neden oluyor.
Teber, Ekran arttıkça, insana bakmak yerine ekrana bakıyoruz. Ekran insanı hayatımızdan çıkardı. Bir fotoğraf paylaştım, Twitter'da trending topic olmuş, retweet ettin mi, kaç beğeni aldı? Sana Whatsapp'tan yazdım.' gibi bir dil hâkim gençlerde. Bu dili bir üst kuşak bilmiyor. Üst kuşak, gençleri boş işlerle uğraşmakla itham ederken, gençler ise anlaşılmamaktan şikâyetçi. Çatışmanın en görünür alanı çocukların telefon istemesi. İlkokulda başlıyorlar. Aile kabul etmiyor. Derin çatışma yaşanıyor. Çocuk kendi dilinin enstrümanına sahip olmak isterken, ailesi bu dili reddediyor.
Oyun en iyi ilaç
Günümüzde bazı ebeveynler, radyonun bile lüks sayıldığı zamanlardan gelen anne ve babalarının izinden giderek, çocukluklarında hayatlarına giren TV ve telefonu iletişim için yeterli görürken, bazıları da genç kuşağa uyum sağlayarak akıllı telefon kullanıyor, çocuklarıyla Whatsapp ya da Skype yoluyla haberleşiyor.
Müzik, ses ve hareket eğitmeni Tugay Başar 55 yaşında. 13 yaşındaki kızı Ada ile iletişiminden memnun. Kızıyla iletişimde oyun dilini kullanması rol oynamış.
Çağımızın en önemli hastalıklarından biri sıkıntı, en çok da genç kuşakta görülüyor. Kızımda da dünyayla ilişkisinde, bilgisayarda kendini kaybetmeye çalışma gibi tutumlar var. Onunla zaman geçirirken çeşitli oyunlar deniyorum. Uygun zamanda uygun yerde oyun en iyi ilaç, iyi bir iletişim aracı. Oynamaktan hoşlandığı bir oyunu terk etmiyorum. O zaman onu tekrar tekrar isteyebiliyor.
Ada bu yıl TEOG sınavlarına hazırlanıyor ve günde sekiz saati okulda geçiyor. Tablet ve dizüstü bilgisayarında çok fazla zaman geçiremiyor. Cep telefonunu en çok Whatsapp'tan yazışmak, ailesini aramak için kullanıyor. Anne babasıyla Whatsapp grubu kurmuşlar. Biriyle sohbete daldığında ortalama mesaj sayısının 200'ü bulduğunu söylüyor. Yazmak daha kolay. Konuşurken ağzından bir şey kaçırabilirsin, mesajda bu olmuyor. Bir de arayıp ulaşamayabilirsin ama mesajı o anda görmese de sonra cevaplandırabilir.
Günde 1500 mesaj
TÜİK'in 2013 tarihli araştırmasına göre, Türkiye'deki 6-15 yaş grubu çocukların yüzde 85'i gibi o da interneti en çok ödev yapmak için kullanıyor. Japon çizgi filmlerinin hayranı ve onlar için altyazı çeviriyor. Bazen Skype üzerinden haberleştiği çeviri gruplarında bir günde 1500 mesaj biriktiğini söylüyor.
İki kuşak önce genellikle erkekler hoşlandıkları kadınlara mektup yazarak duygularını aktarırlardı. Bir önceki kuşak duygularını yüz yüze konuşarak ifade ediyordu. Şimdi ise duygular Whatsapp'tan, Facebook'tan gösteriliyor.
Ada, Whatsapp'ta çok samimi olan, okulda karşılaştığında konuşmayan arkadaşlarından söz ediyor. Bu hiç normal değil. Whatsapp'ta nasılsam gerçekte de öyleyim. Whatsapp üzerinden birbirlerine çıkma teklif edip, sonra okulda birbirleriyle konuşmayan arkadaşlarım var. Mesela mesajlaşırken aşkım, meleğim, canım, cicim diyorlar. Sonra okulda konuştuklarını bile görmüyorum.
Anne-babasıyla kurduğu iletişimde ciddi sorun yaşamıyor. Diğer ailelere göre daha çok iletişim kuruyoruz, bilgisayardan film falan izliyoruz. Bir de Benimle ilgilenmiyorsunuz.' diye şikâyet etmeyi bıraktım. İnternette ailesine küfredenlere rastladım. Bazıları Ailem beni anlamıyor.' diyor. 7/24 internette dolaşırken ailesi onunla nasıl ilgilensin? Tanıdığım bir aile var. Biri odasından mutfağa e-mail atıyor, Yemekte ne var?' diye Yok artık! Bu normal değil. Sohbet edemiyorsak nedeni anne babamın işlerinin yoğunluğu. Teknoloji ile ilgili değil.
Bilgisayar yerine gezmeyi tercih ediyoruz
Ada'nın dedesi ve babaannesiyle de ilişkisi de iyi. Hayatlarında hiç bilgisayarları olmayan, cep telefonunu da sadece sevdiklerinin sesini duymak için kullanan Gülümser ve Adnan Başar, teknolojiden uzak olmayı tercih eden yaşlı kuşağı temsil ediyor. Gülümser Başar, Bilgisayar başında oturmak yerine gezmeyi tercih ediyoruz. İnsanlar ne çıkarsa almak istiyor. Teknolojiye yetişmek mümkün değil.
Yeni kuşaklar lise, üniversite arkadaşlarını Facebook'tan bulurken, Gülümser Hanım 40 yıldır ayda iki kez arkadaşlarıyla toplanıp, tiyatroya, sinemaya gidiyor.
Ada'nın annesi homeopat (doğal tedavi uzmanı) Dr. Günnur Başar da Bizim zamanımızda TV belli saatlerde yayın yapardı. O zaman da Artık sohbet edemiyoruz.' diye yakınma başlamıştı. Bugünse insanların sürekli iletişmeye çalışmaktan kendileriyle iletişimlerinin kalmadığını düşünüyorum. Bir selfie'yi iletmek iletişim mi oluyor?
İletişim teknolojilerinin kalıcılığı olmayan bir iletişim tarzı ortaya çıkardığı görüşünde. Konuşurken sürekli gözün telefona kayması, yüzlerce etkinlikten haberdar olup bir şeyleri kaçırma duygusuna kapılmak ve giderek artan hız insanları hasta ediyor, kendileriyle iletişim kurmayı bırakıyorlar.
Başar, giderek hareketsiz kuşaklar yetiştiğini söylüyor: Çocuk sokakta koşturur. Şimdi ip atlamak, top oynamak yerine bilgisayar başındalar. Sürekli zihne yönelik şeyler yapmak insanı bedeni hiç yokmuş haline getiriyor. İnternet yapay bir hıza zorluyor. Biriyle arkadaş oluyorsun hemen fotoğraflar çekiliyor, Facebook'a konuluyor. Aradan altı ay geçiyor, unutup geçiyorsun. Bu kalıcı bir iletişim değil.
Günnur ve Tugay Başar, Ada'nın bilgisayar ve cep telefonuyla fazla zaman geçirdiğini gördüklerinde eskisi kadar tepki göstermiyorlar. Tugay Başar nedenini şöyle açıklıyor: Kendimi otorite yerine koydukça kaybettiğimi fark ettim. Ama bu kontrolü kaybetmek anlamına gelmiyor. Lafım varsa söylüyorum, tartışıyorum da ama bunu içimdeki şefkat duygusunu öldürmeden yapıyorum.
Kuşaklararası İletişim Farklılığı ve Kuşaklararası İletişim Açısından Yeni Teknolojilerin Kullanımı' konularında araştırmaları olan Prof. Sema Yıldırım Becerikli, İleri yaştakilerin bilgisayar, cep telefonu kullanma yeteneğinden yoksun olması, genç kuşakla iletişimlerinde sorunlu noktalar. Özellikle 1980 ve 1990'larda emekli olan bu?yu?k bir grup, çalışma hayatında interneti deneyimlememiş. diyor.
Google'ın internet kullanıcıları arasında sosyal medya kullanımını ölçen araştırması, Türkiye'nin sosyal medya kullanımında dünya birincisi olduğunu gösteriyor (Dünya ortalaması yüzde 40, Türkiye'de yüzde 92).
İnternet ve sosyal medya kullanımındaki artış, Türkiye'de de geleceğin yaşlılarının internette çok daha etkin olacaklarının göstergesi olabilir.
Mehmet Teber'e göre, Türkiye'de ebeveynlerin sosyal ağlara yönelişinin üç temel nedeni var: Uzmanların sıklıkla tekrarladığı Aman siz de sosyal medyada olun, çocuklarınızın ne yapıyor haberdar olun!' uyarıları. Facebook, Instagram, Twitter'ın sürekli gündemde olması. Akıllı telefon kullanımının orta kuşakta da yaygınlaşması.
Akdeniz Üniversitesi'nin 2012'de yayımlanan araştırması, Türkiye'de 60 yaş üstü erkeklerin yüzde 4,5'inin kadınların yüzde 0,8'inin boş zamanlarında internet kullandığını gösteriyor.
Mehmet Teber, yaşlı kuşağın sosyal medyaya ulaşmayı sağlayan ana etmenin çağın gerisinde kalmama arzusu olduğunu söylüyor ve ekliyor: Onlar da var olduklarını, demode olmadıklarını göstermeye çalışıyorlar. Kültür arttıkça, ekonomik gelişim de arttıkça sosyal medyaya ulaşım daha rahat oluyor. Ekonomi sosyal medyaya ulaşım aracı sunarken, kültür de değişime ayak uydurabilecek potansiyel sunuyor.