Türkiye'de kurak illerin başında gelen Iğdır'da doğada yetişen ve yörede son dönemde korunmasına çalışılan ebucehil çalısı, kökleriyle toprağı tutarak kuraklık, rüzgar erozyonu ve kum fırtınalarını büyük oranda önledi.
Ağrı Dağı eteklerinde yer alan Iğdır'da ve özellikle Aralık ilçesinde, kuraklık ve rüzgar erozyonunun önüne geçilmesi amacıyla yapılan çalışmalar sonucu, ebucehil çalısının bu olumsuzlukların önlenmesine katkı sağladığı belirlendi.
Yöre sakinlerinin bitkinin bulunduğu bölgede hayvanlarını otlattığının ya da sökerek yakacak olarak kullandığının tespit edilmesi üzerine, İl Özel İdaresi ve Orman İşletme Müdürlüğü görevlileri, ebucehil çalısı olarak bilinen "ephedra distachya"yı bazı kesimlerde çitlerle sararak korumaya aldı.
Bunun üzerine Aralık ilçesi ve kentin erozyon riski taşıyan kırsal kesiminde yayılımı artan çalı, İran, Nahçıvan ve Ermenistan sınırındaki binlerce hektar alanı sardı.
Metrelerce derine inen kökleriyle toprağı tutup az su tüketerek kuraklık ve rüzgar erozyonunu önleyen bitki, geçmişte zaman zaman trafikte aksamalara yol açan kum fırtınalarının da büyük oranda önüne geçti.
Özellikle Ağrı Dağı eteklerindeki Dilucu bölgesi ile Aralık çevresinde yaşanan, şehir merkezi, köyler ile kara yollarını etkileyen kum fırtınaları da son dönemde ciddi oranda azdı.
- "Bazı gazların oluşumunu minimize etmek gerekiyor"
Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Temel, AA muhabirine, 17 Haziran'ın "Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü" olduğunu, çölleşmeye neden olan faktörlerin bilinmesi gerektiğini söyledi.
Parfüm, buzdolabı soğutucuları ve benzeri birçok etken nedeniyle klorofloro karbonlu (CFC) bazı gazların oluştuğuna işaret eden Temel, "Bu gazlar sanayileşme ya da araç egzoz gazı kaynaklı olsun atmosferde birikerek zamanla sera etkisi yapar. Bu da ozon tabakasının delinmesine ve iklim değişikliğine neden olur." dedi.
Temel, meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik olarak 3 tip kuraklık olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bugün Türkiye'nin güney bölgesinde Adana ve Akdeniz kıyı kesimi yarı kurak bölgeyse, bundan 50 yıl sonra belki kurak bölge olacak. Yağış miktarının düşüklüğü, tarımsal alanda ekilen bitkilerin fazla su kullanan bitkilerden oluşmasından kaynaklanmaktadır. Kuraklığı önlemek için CFC dediğimiz bazı gazların oluşumunu minimize etmemiz gerekiyor. Sadece Türkiye olarak değil dünya olarak bu gazların oluşumunun azaltılması için önlem alınması gerekir. Tarımsal alanda ise su kullanımı az olan ürünler ekmemiz gerekiyor. "
- "Ebucehil çalı kümesi ortalama 4-5 ton toprağı biriktiriyor"
Iğdır'daki kuraklığa da dikkati çeken Temel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Iğdır, Türkiye'nin en kurak illerinden biridir. Diğer en kurak bölgelerimiz Konya Karapınar, Ankara Şereflikoçhisar Tuz Gölü bölgesidir. Ebucehil çalısı, Iğdır'da 13 bin 560 hektar alandaki rüzgar erozyon bölgesinde yıllık 200 milimetrelik yağışa rağmen habitat oluşturmuş, az yağış alan bölgede gelişmiştir. Bu bitkiler her bir kümede ortalama 4 ila 5 ton arasında toprağı kök bölgesinde biriktirebiliyor."
Temel, üniversite olarak ebucehil çalısıyla ilgili çalışma yaptıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Çalışmada, bölge halkının hayvanlarını otlatarak bitkiye yoğun şekilde baskı yaptığı, köklerini sökerek yakacak olarak kullandığı anlaşıldı. Bu çok yanlış. Toprağı yerinde tutan bu bitkiye zarar verilmesi o bölgenin çölleşmeyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Ebucehil bitkisinin korumaya alınması lazım. Bu bitkinin korunmasıyla ilgi bölgede büyük oranda çalışma var."(aa)