‘Yancı’ deyince en çok akla gelen, oyun salonlarında etrafta oturan seyirci veya taraftar gurubudur.
Bazı siyasetçilerin yanlarında dolaşan yancılar, kahvehanelerdeki yancılara beş çekerler.
Mesleklerini öyle kurnazca icra ediyorlar ki sanırsın siyaseti onlar yönetiyor.
Nerede menfaat varsa, onlar orada.
Kılıftan kılıfa, renkten renge girerler.
Allah var etrafındaki şakşakçılar, yağcılar ve yancılar tarafında siyasette bir yerlere gelmiş olan hamileri de kendilerine çok değer verilir.
Yeri geldiğinde de hamileri onları kullanır.
“Hadi bu partiye gidelim orada daha çok çıkar ver” denildiğinde hepsi hamilerinin peşinde hora işaret edilen yere gidiyorlar.
Çünkü bu tiplerin mezhepleri ve ilkeleri yok.
Her şey mubahtır onlara.
Öylesine pişkindirler ki ne utanır ne de sıkılırlar.
Yalan desen onlarda,
Tutarsızlık dersen yine onlarda.
Ama yine de kendilerini kabul ettirmeyi başarıyorlar.
İlginçtir bu durumdan hiçbir siyasi parti şikâyetçi değil.
Oysa bu tipler siyaset arenasından temizlenmeden siyasete kalite de gelmez.
Siyasete kalite gelmeden de sorunların çözümünü beklemek hayalden öteye bir şey değildir.