Hayatta ya memur ya amir veya her iki durumda da olabilirsiniz.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli hususlar şunlardır.
Üç çeşit insan vardır. Birincisi, sadece emir almasını bilir.
Bunlar silik kişilerdir. Bunlar ancak sıradan işler yapabilirler. Kesinlikle yönetici olamazlar.
İkincisi, sadece emir vermesini bilir, bunlar kibirli insanlardır.
Bunlar güç, şöhret ve alkış peşindedirler.
Bunlardan verim alınamaz.
Bunların insanları adil ve doğru yönetebilmeleri çok zordur.
Üçüncüsü ise, emir vermesini bildiği gibi emir almasını da bilenlerdir.
Bunlar ideal insanlardır. İyi bir ekip elemanı olurlar. Herkesle iyi geçinebilme özellikleri vardır. Üstten emir almasını bildiği gibi, kendi altındakilere de nasıl emir vereceğini bilir. Daha doğrusu emir vermez, onları yöneltirler.
Alttakilerin sana nasıl davranmalarını istiyorsan, amirlerine de öyle davran.
Diklenme, fakat dik dur. Gerçekleri ve fikirlerini de uygun bir şekilde ifade etmeye çalış. Hataları gizleme.
Amirlerinin sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de alttakilere de öylece davran. Onların kalbini kazan.
Şefkatli ol. Personel arasında adil ol. Öyle ki, herkes senin en çok kendisini sevdiğini bilmeli ve öyle hissetmelidir. Sevmediğin daha olsa adaletten ayrılma.
Sevilen ol, korkulan ve nefret edilen olma. Adaletli idareci olursan, sonuç alırsın. Yoksa hepsi karşında olur.
Çünkü adaletin olmadığı yerde bozulan dengeler, bu kez şiddetle (baskıyla) kurulmaya çalışılır.
Şeffaf ol. Gayeni, hedeflerini çalışanlarla paylaş.
Onlara kanat ger. Gerçek anlamda iş ve verim disiplinini öyle elde edersin. Disiplin, çalışanların yöneticiye karşı düğme iliklemesi, hazır durması değildir. İstenen hedeflere ulaşılıyorsa orada disiplin var demektir.
Zayıf amirler üstlerine karşı kedi gibi, astlarına karşı aslan kesilirler. Hata olduğunda üç mektuptaki hikâye gibi ya geçmişi ya da çevresini suçlamaya başlarlar. Sen öyle yapma.
Doğru yöneticiler hataları kendisine mal eder, başarıyı herkesle paylaşır...
Zayıf amirler kompleksli olur, sürekli bağırır ve bunu disiplinin bir gereği zannederler.
Yapılanları beğenmemeyi, marifet sayar, insanlara teşekkür etmeyi laubalilik ve disiplinsizlik olarak görürler.
Zayıf amirler, biraz başarı görünce, bir süre sonra, (ben olmasan bu işlerin hali ne olur) diye kendisini vazgeçilmez zannetmeye başlar.
Özellikle bu sosyal hastalık günümüzde çok yaygındır.
Hatta bazıları, kendisini çevresi için bir nimet zanneder ve insanların kendilerine neden yeterince değer vermediklerini, kıymetlerini bilmediklerini anlamakta zorlanırlar. Bilmezler ki insanlar kendilerine tepeden bakanları sevmezler.
Çok şikâyet eden, başkalarının hatalarını size getirenler, kendi asıl işlerini yapmayanlardır. Bunu deneyebilirsiniz. Etrafla çok ilgilenenler kendiişlerini ihmal ederler.
Bazı amirler, neler olup bittiğini öğrenmek için bazı çalışanları muhbir olarak kullanırlar. Çoğu kere, onların oyuncağı olduklarının bile farkına varmazlar. Böyle bir ortamda, herkes göze girmek için birbirlerini şikâyet yarışına girer.
Çalışanların birbirlerine şüphe ile baktığı bir ortamda kim hangi başarı ve verimden bahsedebilir ki?( İZZETTİN İÇİN)
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
21.11.2024