İSTANBUL SEÇİMLERİNİN MAĞDURU AK PARTİ´DİR?

İSTANBUL SEÇİMLERİNİN MAĞDURU AK PARTİ´DİR?

Araştırmacı Yazar Hüseyin DEMİR

23 Haziranda yapılacak İstanbul seçimlerinin, Ak parti veya CHP´nin kazanması belediye başkanlığı nazarında bakıldığında, belediye meclisi çoğunluğu ak partide ve yöneten de ak parti olacağından bir önemi yoktur kimin kazanmasının, amma velakin genel hatları, siyaset çizgisi ve siyasetin handikapları açısından detaylı büyük resme bakıldığında, 23 Haziranın oluşturduğu zemin etkileri bakımından mağdurunun Ak parti olacağını düşünüyorum. 23 Haziran seçimlerinin Türkiye´de yeni bir siyasal dönüşümü tetiklediğini söyleyebiliriz. Bu konudaki tespitlerimi sizinle paylaşmak istedim

Ak parti 14 Ağustos 2001 yılında kurulduktan yaklaşık 1 yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 2002 genel seçimleri yapıldı. AK Parti 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi. Sn. Erdoğan, siyasi yasağı bulunduğu için seçimlere giremeyerek milletvekili seçilemedi. Bundan ötürü Abdullah Gül, Ak parti hükümetinin İlk Başbakanı  oldu. Daha sonraları iptal edilen Siirt seçimlerinde milletvekili seçilen sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan  Başbakanlığı Abdullah Gül´den devraldı.

Her seçimde kendini yenileyerek seçimlere giren Ak parti, iktidar olarak 16.5 yıldır Türkiye´yi yönetiyor. Sürekli Yenilenen Ak partide ilk gün kurucuları arasında yer alan neredeyse kimse kalmamış durumda ve eski kuruculara saygı göstermesi, istifade etmesi  gereken yeniler bu konuda çok eksik davranmaları, 16.5 yılın verdiği sıkıntılar  sonucunda hatırı sayılır ölçüde bir kırgın kesim oluşmuş durumda. Bu kırgınlıkları giderme adına sürekli söz olarak söylenen ataklar, icraat noktasında bir arpa yol alamayışı, çeşitli zamanlarda fevri olarak kendini gösteren ayrılıklar  ayrılanlar için hüsran ile sonuçlanmıştır. Fevri hareket ile Ak partiden ayrılan kişilerin sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın varlığı karşısında başarı beklenmesi  tabi olarak beklenmedi ve sonuçta öyle oldu.

 Şimdi durumları değiştirecek, iptal edilen 23 Haziranda yenilenecek İstanbul seçimlerinin sonuçları tahmin edilemeyecek boyutta Türkiye siyasetini değiştireceğini düşünüyorum. Çünkü:

Kardeşim dediği Sn. Abdullah Gül ve Ali Babacanın başını çekebileceği küskünler hareketi  ile Ak partinin  arası her geçen gün daha fazla açılması, İstanbul seçimlerinin yeni bir oluşum için başlangıç noktası görülmesi  küskünlerin yeni bir mecraya yönelmesini tetikleyebilir, Yeni bir oluşum için zeminin müsait olmasını.

1) sn. Abdullah Gül´ün, muhalefete oy veren seçmenlerin ara ara duymak istediği paylaşım ve söylemleri sonucunda bir sempati kazandığının söylenmesi, Ali babacan ekonominin başında iken ekonominin şimdikinden daha iyi noktalarda oluşunun söylenmesi, Gül ve Babacanın yurt içi ve yurt dışında bir karşılığının olmasının getireceği durumlar.

2) Ak Partide her  seçimde rekor aday adayı sayısının kendilerine  yeni oluşumları bir çıta atlama olarak görebilmesi durumu,

3) Ak partide, parti yöneticisi, vekillik, bakanlık, belediye başkanlığı vb. Görevde bulunan kişilerin siyasetin tatlı tarafını özlemesinden kaynaklanan veya hedeflerine ulaşma acısından yeni oluşumu bir anahtar olarak görmesi durumu,

 4) İş insanlarının yeni oluşumu finanse edip daha fazla kazanmayı öngörmeleri, medyanın iç ve dış patronlarının yeni oluşumları kendi lehlerine dizayn edebileceklerini görme durumu,

5) Kendi bölgelerinde oy bakımından karşılığı olup bakanlık, genel başkan yardımcılığı gibi üst düzey görevlere gelemeyişlerinin verdiği sindirilmişliği yeni oluşumlarda aşabileceklerini düşünmeleri,

6) Siyasete yeni girmek isteyen kişilerin ak parti gibi oturmuş bir parti yerine daha hızlı yükselebileceği yeni bir partiye yönelmeleri durumu,

7) Yerel ve Ankara bürokrasisinde hedeflediği makamlara gelemeyen kişilerin, yeni partiyi bir umut olarak görme durumları,

8) Toplumsal sorunlar haline dönüşmüş durumların çözülmesini bekleyen kitlerin çözüm noktasını yeni partide arayabilecek olma durumları,

Gibi detaylı  bir çok tespit sıralayabilirim ki bir partinin siyaset arenasında millet tarafından benimsenmesi ve iktidar olabilmesi için  bir çok etkenin oluşması gereklidir, Bu etkenlerin oluşturacak fitilin ateşleyicisi İstanbul seçimleri olarak görüyorum ayrıca

Sn. eski Başbakan Ahmet Davutoğlu´nun da  başını çekeceği yeni bir oluşumdan da söz edilmekte ,tabi sn. Davutoğlu Ak parti içerisinde hoca olmasından dolayı kendisini seven bir kitlenin olduğunu biliyorum ama sevmek başka oy vermek ,desteklemek ,arkasında yürümek başka  ,etkinlik açısından söylüyorum siyasete getireceği rüzgarın çok sönük olacağını kanısındayım, ola ki yeni bir parti kurdu ne olur derseniz! 

1) Davutoğlu´nun Hitap edeceği seçmen Ak parti seçmeni olacaktır.

2) En ilgi göreceği bölge, Doğu ve güneydoğu, iç Anadolu bölgesi olacağı için yine Ak parti seçmenine hitap edip oradan oy alacaktır.

3) Olaki ki babacan ve gül parti faaliyetinde bulunmadılar o zaman da babacanın veya gülün hitap edeceği kesimin belli bir kısmı Davutoğlu´nu tercih edecektir.

Tabi daha detaylı yazarım uzun olmasın diye bir iki cümle ile özetleyeyim yeni parti kurulsa iktidar olma sansı olmayacağı gibi buna da ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Sebebi çok basit %50+1  ,küçük partilerin meclise girmeleri önündeki %10 barajı engeli dolaylı olarak kalktığından ötürü iktidar olmasalar da küçük partiler iktidarı belirleyeceği için sayısal veriler nazarında Ak partiyi iktidardan edeceğini ,belki birinci parti yine ak parti olacaktır ama iktidar olamayacaktır .

GÜL, BABACAN, DAVUTOĞLU aynı partiyi kursalar ne olur

Öngörüm iktidar olamazlar ama iktidarı düşürebilir muhalefet ile birleşip Abdullah Gül yada başka bir ismi Cumhurbaşkanı seçtirebilirler tabi Ak parti gerekli hamleleri yaparsa böyle bir durumla karşılaşmayacağını düşünüyorum.

Ak partinin yapması gereken hamleler nelerdir, diye bir öneri sunarsam. Önerim arasında.

1) Ekonomiyi düzene koyması gerekli, Ekonomi iyi gidiyor diye karşı çıkanlar için daha iyi olması sakınca doğurmaz diyorum .

2) Adalet ve hukuk konusunda gerekli adımları atmalı, Adalet ve hukuk takır takır işliyor diyenler olabilir ben bazıları için işlemiyor, kaçak olabilme durumuna karşı bir gözden geçirin diyorum.

3) Ak partide 17 yıl boyunca görev almış kişilere nasılsın, bir sıkıntın yoktur umarım, varsa yanındayız demesi iyi olur .

4) Bürokraside yapılan atamalar Yalakalık derecesine göre değil, ehil olma durumuna göre yapılmasına özen gösterilmeli diyeceğim ama şunu da diyeyim ehil olmayanı kendi yalakan diye ehil sınıfına koymamakta lazım.

5) Toplumsal sorunlar haline gelmiş konuları seçim malzemesi yapmadan çözmeyi düşünmeli.

6) Partinin kimlik ve duruşuna uygun olmayan kişileri biat eden tayfa diye üst seviyelere çıkarmaktan vazgeçmeli.

7) Sosyal medya yada başka mecralarda partinin söylemlerinin aksini konuşanı, birilerine linç ettirilmesine zemin oluşturan kişi veya kurumlara gerekli ayar verilmeli .

8) Bazı Medya organlarının Ak partinin ayar ve dizayn etme organı gibi davranış sergilemesini kabul etmemeli.

9) Bakanların siyasetin içerisinden gelmesi gerektiğini ,siyasetin içinden gelmeyen bakanların ticari şirket yöneticisi gibi düşündüğünü ,milletin derdine kulak kabartmadığını gördüğümüzden dolayı bunun partiye zarar verdiğini düşünüyorum.

10) AK partinin kuruluşundan bu güne  parti içerisinde bulunup hızla zengin olan kişilerin veya birinci ,ikinci derece yakınlarının, zenginliklerinin kaynağının nerden geldiğinin tespiti noktasında adım atılmasının millet nazarında iyi olacağını düşünüyorum.

 NOT: Ucu bize dokunana karışmayın kollaması yapılmadan herkes için geçerli hatta Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan´ın  benim etrafım dahil kim bu milletin hakkını gasp etmişse hakkettiğini bulur söylemi ile taktir toplayacağı kanısındayım.

Bir çok şey söylenebilir eksiklikler noktasında ve her zaman eksikler olacaktır yeter ki samimi bir niyet ile yol yürünsün ,aşılamayacak sıkıntı yoktur. 

MEVLANANIN SÖZLERİNE DİKKAT EDİN DOSTLAR

Sordum, Aşk´ın sırrı nedir? 

Dedi: Yâr da yok olmaktır. 

Sordum, yârin istediği nedir? 

Dedi: Samimi olmaktır. 

Sordum, samimiyet nedir? 

Dedi: Hep yâre bakmaktır. 

Sordum, bu nasıl olacak? Dedi: Nefsi bırakmaktır. 

Sen ve Ben gafletini aşıp Biz olanların rızkıdır AŞK 

Hz. Mevlana (k.s) sözlerinde olduğu gibi sen,ben gafletini bırakarak biz olacağımız sarsılmaz bir mekanizma inşası için kişisel arzu ve heveslerimizi gömelim.

Eğer makamlardakiler işlerini doğru, düzgün hakkı ile yaparsa ne yeni oluşumlar, nede yeni partilere kimse ihtiyaç duymaz. Ola ki işlerini düzgün yapmadıkları vakit her zaman yeni oluşumlar yeni partiler bir zemin bulacağı için harekete geçeceklerdir. Hayırlı günler dilerim.



  • BIST 100

    9367,77%3,72
  • DOLAR

    34,47% 0,05
  • EURO

    36,42% 0,21
  • GRAM ALTIN

    2956,00% 0,72
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,55

Egazete


  • Cuma 7.8 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 9.9 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Pazar 9.1 ° / 0.9 ° false

Ağrı

22.11.2024

  • İMSAK 06:23
  • GÜNEŞ 07:53
  • ÖĞLE 12:55
  • İKİNDİ 15:25
  • AKŞAM 17:48
  • YATSI 19:12