Tarih: 22.11.2014 13:10

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DOĞUBAYAZIT TEMSİLCİLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI

Facebook Twitter Linked-in

İnsan Hakları Derneği
Doğubayazıt Temsilciliği M.Nuri Taşdemir’den Basın açıklaması yayınladı. Açıklama Aynen şöyle:
Dünya ölçeğinde egemenlerin muhalifleri susturmaktan yok etmeye kadar uzanan baskılarının tarihi, zindan ve işkence pratiklerinde somutlaşmıştır. Tıp dahil bütün bilimsel ve teknolojik gelişmeler, insanların etkisizleştirilmesi, teslim alınması amacıyla kullanılmış, bu tecrübeler de giderek boyutlanarak bugüne dek sürmüştür.
F tipi, tüm bu deneyim ve birikimden süzülmüş en son biçimdir. Ne var ki inceltilmiş halde de olsa, önceki örneklerden öz itibarıyla farklı değil; aksine, onlara ek “mahpusun lehine oluşabilecek koşullardan arındırılmış” nitelikler taşımaktadır.
Türkiye 19 Aralık 2000 sonrası cezaevi uygulamaları ile yeni bir döneme girmiş; F Tipi uygulaması ile başlayan süreçte hak ihlalleri artmış; ceza infaz yasası, tüzük, genelge ve yönetmeliğe bağlı olarak geliştirilen tecrit ve tredman uygulamaları ile sürekli gündemde olmuş ve aradan geçen 14 yıla rağmen herhangi bir iyileşme sağlanamamıştır.
Özenle ve tüm sonuçları hesaplanarak uygulanan F Tipi, yüzyıllardır bu topraklarda yaşanan insana karşı işlenen her türlü işkence ve zulmün sistemli hale getirilmiş şeklidir
14 yıldır Cezaevlerinde uygulanan tecrit, ölüm kusmaya, hastalık üretmeye, ağır sonuçlar doğurmaya devam ediyor.
F Tipleri neden olduğu tüm bu sonuçlar ile yasa ve yönetmelik adı altında dayatılan uygulamaları, hasta mahpusları daha da fazla etkilemektedir. Hasta mahpuslar “sağlığa erişme, ilaç alabilme, tedavi olabilme, vb.” gibi hayati sayılabilecek ölçülerde birçok ihtiyaçları giderilmemektedir. Ayrıca “hastaneye sevk, doktor muayenesi, tetkiklerin yapılması” mahpus için bir eziyete/işkenceye dönüştürülmüştür.
Hapishanelerde uygulanan tecrit, cezaevlerinin sağlıksız koşulları, yeteri kadar besin alamamak, hastalıkları kronik hale getirmiştir. Ölümcül hastalıklar artmıştır .
Hapishanelerde 228 ağır, 578 hasta mahpus bulunmaktadır. Hasta mahpuslarla ilgili sorunların başında, hayati tehlikesi olan hastalığa yakalanmış mahpusların hem tedavi edilmeyerek, hem de serbest bırakılmayarak adeta ölüme terk edilmesi gelmektedir. 5275 sayılı C.İ.K’nun 16.maddesi, içeride hastalıklarıyla yalnızlaştırılan mahpusların ceza ertelemesini imkânsız kılmaktadır- 5275 sayılı İnfaz Kanunun 16. maddesinin 3. fıkrasında Adalet Bakanlığı’nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenen raporlarının Adli Tıp Kurumu’nun onayına sunulması ile ilgili düzenlemenin kaldırılması gerekmektedir. Adli Tıp Kurumu genellikle de verilen raporları onaylamamaktadır. Bu nedenle yasanın bu hükmünün değiştirilerek hapis cezasının hastalık nedeniyle ertelenmesinin Adli Tıp tekelinden çıkarılması gerekir.
5275 sayılı İnfaz Kanununun 16. maddesinde Ocak ayında yapılan değişikliğe bile Adli Tıp Kurumu direnmektedir. Kanun değişikliği ile hayati tehlike kriteri yerine yaşamını tek başına idame ettirememe kriteri getirilmiştir. Ancak bunun yanı sıra Cumhuriyet Savcılarına geniş bir taktir yetkisi tanınarak toplum güvenliği bakımından tehlikeli kabul edilecek mahpusların hastalığına rağmen tahliye edilmemesi düzenlenmiştir. Kanundaki bu kriterin mutlaka kaldırılması gerekmektedir.
Başta hantal bürokrasi olmak üzere, kasıtlı geciktirmeler ve engellemeler de dahil, çeşitli nedenlerle bu rapor alınamadığı ya da geç alındığı zaman örnekleri görüldüğü gibi ağır hasta mahpuslar son günlerini sevdiklerinin yanında geçiremeden, cezaevinin insanlık dışı koşullarında ölüme mahkum edilmektedir.
Bu bağlamda, F tipinin hastalık üreten bir ortam olması veya ölümlerle sonuçlanan hastalıklar, bu zemini tasarlayanlar için ne sürprizdir, ne de bir sorundur. Hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetme riski altında bulunan hükümlüler daha iyi tedavi koşulları için; yakın ölüm tehlikesi altında bulunanlar veda ve huzur hakkı kapsamında tahliye edilmelidir.
Cezaevlerinde yaşanan bu insanlık dışı koşullar bir türlü ülke gündemine girememekte, kamuoyunun dikkatini çekememekte, dolayısıyla en küçük bir iyileşme umudu yeşerememektedir.
İletişimde, haber paylaşımında ve düşünce üretiminde önemli bir rol oynayan köşe yazarlarının, görsel medya mensuplarının ve diğer kamuoyu oluşturucularının konuyu ele almaları bu yönde bir duyarlılığın oluşturulmasına büyük bir katkıda bulunacaktır.
Biz insan hakları savunucuları her ay merkezi olarak bir çok ilde bulunan şubelerimizle ortak etkinlikler düzenleyerek ülkenin her bir yanındaki hapishanelerdeki mahpusların sesini duyurmak soruna çözüm olmak için sesleniyoruz
Hasta mahpuslar serbest bırakılmalıdır.
Mahpusların tabutlarla değil, umutla ve insanca yaşama dönmelerini istiyoruz .
M.Nuri Taşdemir
İnsan Hakları Derneği
Doğubayazıt Temsilciliği




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —