Dün erinmedim ve yüzde yüzü geçmiş bir enflasyonun kabarttığı faturaların başında gelen telefonuma asılıp, önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli’yi arayıp, Tempo TV’de canlı olarak yayınladığımız ‘Gazetecilerle Gündem’ programımıza davet ettiğim ama hala bir araya gelemediğimiz komünist belediye başkanın olduğu bu kentin CHP İl Başkanına ulaşıp, kendisine bir öneride bulunarak, bu önerimin olup, olmayacağını kendisine sordum.
CHP Tunceli Belediye Başkanına ilk sorduğum soru İl Başkanı olarak değişimden yana olup, olmadığını sorarak , kendisi gibi Tuncelili olan genel başkanının görevi bırakmasını isteyenler gibi düşünüp, düşünmediğini sordum.
Kılıçdaroğlu’na yönelik tepkilere katılmadığını, değişim isteyenlerin önce Kılıçdaroğlu’nun çabalarına bakmasını ve değişmez olan kendilerine bakmalarını istedi.
Ve kendilerine sorulmadan atılan bu adımların partiye olduğu gibi partililere saygısızlık olduğunu anlatıyordu.
Tunceli CHP İl Başkanı Hıdır Mercan’ın bunları anlatıp, kendilerinin Kılıçdaroğlu’nun yanında olduğunu belirtip, bu konuda yaptığı açıklamalarının haber olarak verilmesini isterken kongre kararı alan CHP Genel Merkezinde alınan bir karar whatsapıma geliyordu.
Gelen mesaja baktığımda kongre hazırlıklarına başlayıp, delege belirleme çalışmalarına başlayan CHP’de belediye başkanı, belediye meclis üyesi olmayı düşünenlerin İl ya da İlçe Başkanlığına aday olamayacakları ilan edilmişti.
Yani kongreye kadar İl Başkanı veya İlçe Başkanı kalmak isteyenlerin yapılacak büyük kongrede Belediye Başkanı aday yada Belediye Meclis Üyesi aday adayı olamayacakları ilan ediliyordu.
Bu ne demek diye bakıp, düşündüğümüzde ‘Ben belediye başkanı adayı olacağım, ben belediye meclis üyesi adayı olacağım. Bu nedenle İl Başkanlığını, İlçe Başkanlığını elimde tutayım’ diye düşüneceklerin önünü kesmek ve seçime doğru parti teşkilatlarının içinin boşalmaması için olduğunu anlıyor ve doğru bir karar olduğunu düşündürüyordu.
Bu arada koltuğu bırakmasını istediği Kılıçdaroğlu’na özenip, akşamdan kalan yüz hattıyla giydiği ‘değişim’ tişörtüyle yola çıkan Bolu Belediye Başkanının yol aldıkça arkasından gelenlerin tek tek terk ettiği ve Ankara’ya gelene kadar Nasrettin Hoca’nın fil hikayesini yaşayacağını görüyor, anlıyor kendi kendime gülümsüyordum.
Çünkü Boluluya gaz verip, yürümekle aşınmaz denen o yollarda ilk adımı atanların ilk onuncu adımda yalnız kaldığını bir gazeteci olarak en iyi bilenlerdenim.
Evet, ülkenin ve kendimizin onca iç sorunu, sıkıntısı olduğu bir zaman da muhalefet CHP, HDP, İYİ Parti ve diğerleri kendi koltuk kavgasına düştüğü ben dahil onca duyarlı insanın kendi özel sorunlarını unutup, tüm toplumu ilgilendiren ülkenin derdini dert ettiği bir zaman da Tunceli CHP İl Başkanı ile yetinmeyip, önce Kars CHP İl Başkanı Taner Toraman’ı ardından, Ardahan İl Başkanı Yalçın Taştan’ı sonra da Ardahanlı olan ve ne Kılıçdaroğlu’ndan ne de Bolu Belediye Başkanından yana olup olmadığını anlamadığım CHP Erzurum İl Başkanı Suat Dülger’i aradım ve dedim ki;
‘-Başkanlar Bolu Belediye Başkanının yaptığı doğrumu, doğruysa Tanju Özcan’ın yanında mısınız değilseniz ve genel başkan Kılıçdaroğlu’nun yanındaysanız siz neden yola çıkıp, Ankara yürümeyip, hem Bolu Belediye Başkanına hem de tüm kamuoyuna ‘Kılıçdaroğlu yalnız değil’ diyemez misiniz? diye sorup, karşı eylem önerisinde bulundum.
Yani ‘sizde yürümekle aşınmaz denen yola çıkıp, Ankara’ya yürüyemez missiniz. Ki bu durum samimiyetinizi de ortaya koymaz mı?’ diyor bu önerimi başta Ardahan’ın gelini olan ve İmamoğlu ile arası olmayan Doktor Canan Kaftancıoğlu’na ve ‘Ben Kılıçdaroğlu’nun yanındayım’ diyen tüm İl ve İlçe Başkanlarına söylüyor, ‘haydi samimiyetinizi ortaya koyun’ diye bir kez de burada, bu yazıyla diyorum.
Ha unutmadan bu önerimin tam tersi de olabilir yani eğer Kılıçdaroğlu'nun yanındaysanız Kılıçdaroğlu için çıkın yoa yada Özcan’ın yanındaysanız onun çıktığı yola sizde çıkın, izlemeyin yaşananları diyor ve öneriyorum.
Peki bu önerim ardından İl Başkanları da yürür mü?