Güneş yanığı perdelerin arkasındaki gizem neydi?
İkindi vakti idi.
Gizlice girdiğim yasaklı odada görmüştüm
muhacir ninemin mavi ışık saçan tavus kuşlarını,
suya inen ceylanlarını ve mor zambaklarını...
Dedem itina ile sararken tütününü,
zaman tavana hep asılı kalır sanmışım..
Sanki az önce soğusun diye pencereye bırakmıştı ninem
sütlü kabak yemeğini...
Annem oldum ben şimdi.
Sütlü yeşil kabak oldum...
tuzlu desen değil
tatlı desen hiç değil..
alışması zor bir tat...
Bir Eylül hüznü kokmuyordu..
mor erik ağacının tepesinde ,
mor ötesi kurduğum hayaller..
Sahi !
Baraj kenarından kökleri ile kanatlandırıp, bahçemize diktiğim sarı çiçeğimin katili kimdi ?
Annem oldum şimdi ben.
Sütlü yeşil kabak oldum.
Yanı başımda..
Baş,gök ve yıldızlar arası mesafeyi hesap edemeyenler var !
Hıdırellez günü göğe yükseleceklermiş !
Bilmiyorlar ki ulaşsalar bile o yıldıza...
sönmüş bir kara delik görecekler...
İçimde bir karamsarlık..
aklımdaki şiiri bile yazamıyorum.
uzun zamandır beni görmeyen dostlar
"Seni iyi gördük" diyorlar.
Elimden ne gelir ki buna inanmaktan başka..
Varsın öyle olsun.
Şu an,
yüreğimin sıcağına sıcağına koşan,
göğsümünde çöreklenip uyumak isteyen,
iki mutlu tekirim var benim...
İki mutlu tekire mutluluk dilerken,
Annem olmak hiç istemedim ben..
Emel Kaymak
İZMİR
26.04.2017