FIRAT BEYAZIT ÇELİK YAZIYOR
Doğubayazıt bir erdemdir, erdemliktir, Doğubayazıt´ın güzel insanlarını yazmak bizim için bir şeref ve onurdur.
Ne demiştim bundan önce ki, yazım da Doğubayazıt´ı, ya da Doğubayazıt´ı karalayanlar Doğubayazıt´lı olamazlar, Doğubayazıt´ın o muhteşem yüzünü karalayanlarlan işimiz olmaz.
Sevgili Gülten Aras Korkmaz Kardeşim bir yazı yazdı, herkesin nasıl bir maske taktığını ve bu maskelerinin yere düştüğünü yazısında belirtmişti. Çok güzel ve yerinde bir yazı oldu.
Birileri kudurdu, saldırıya geçtiler. Aldırmadık, onları onlara bıraktık. Doğubayazıt´ın güzel insanlarını ve Doğubayazıt´ı karalamalarına izin vermiyeceğiz, ve onların içki masalarına bunu yem etmiyeceğiz. Onlar istedikleri kadar bağırıp, çağırsınlar, çünkü birer zavallı oldukları ortadadır. Bunlar hep türüklerini yalıyan kişilerdirler.
Neyse boş kişilerle uğraşacak vaktimiz yok, Yine Doğubayazıt´ımızın yetiştirdiği, bizim gurur kaynağımız olan iki insandan dilim vardığı kadar, hafızamda yer ettiği kadar söz edeceğim.
ARAŞTIRMACI-YAZAR MEHMET GÜLTEKİN ve HEYKELTIRAŞ-RESSAM NİZAMETTİN (SİYARBED) KAYA ABİLERİM.
Geçenlerde bir yazı yazdım, bu yazımdan dolayı ne yalan söylüyeyim yazılarımın içinde şimdiye kadar, en baba yazı oldu.
Araştırmacı-Yazar Mehmet Gültekin, Ressam Heykeltıraş Nizamettin (Siyabend) Kaya abilerim başta olmak üzere bana oldukça yorumları ile onur verdiler.
Sevgili Mamoste Araştırmacı-Yazar Mehmet Gültekin olduğu yer de gecenin bir saatinde bana cevap verdi, sağ olsun yazımı beğenmiş, paylaşmış ve altına da o güzel yorumunu yazmış. Yorumunu okuyanlarınız olmamışsa, sizler ile paylaşacağım.
Araştırmacı-Yazar Mehmet Gültekin ağabeyim ile ileriye dayanaklı bir abi-kardeş ilişkimiz vardır. Ben çocuktum, Rahmetli Asım Aladağ´ın Çağrı Gazetesinde çırak olarak çalışıyordum. Gazete günlük çıkıyordu, sabah gazetenin dağıtımını yapıyordum. Mehmet abi liseyi okuyordu, güler yüzlü hoş bakışlı bir kişiliğe sahiptı ki, hala da öyle. Ne kimsenin akan suyuna, ne tuzsuz olan çorbasına ne de kimsenin arkasında dedi-kudu ederdi. Bazen Çağrı Gazetesine gelir, Rahmetli İlhan Aladağ ile sohbet ederdi. Sohbeti kuyu ve derindeydi.
En hoşuma giden o zaman ki,huyu ise, matbaada yanımıza geldiğinde biz çırakların gönlünü alır, başarılar diliyordu. Bir gün gazeteye geldiğinde İlhan abiyi sordu, yok dedim abi, oturdu önüne çay koydum benim ile sohbet edince o kadar çok hoşuma gitti ki, anlatamam. Bazı konularda bana akıl verdi, "ortalık çok karışık hiç bir fıreksiyonun bünyesine girme, inanıyorum ki, önün açık bir gün iyi yerlere geleceksin, ama balta girmiş bir ormana girersen, yarının olmaz tezden gidersin seni de keserler harcanır gidersin ve kendine yazık edersin" dedi.
O gün, bu gündür Mehmet abimin lafını hafızama koydum, ama hiç bir zaman hafızasız kalmadım, hep önüm açıldı.Onun ışığı ile ve onun gibi ustaların ışığı ile yoluma devam ediyorum.
Araştırmacı-Yazar Mehmet Gültekin abim Doğubayazıt´ı ve Türkiye´yi aştı, Avrupaya yerleşti, Kürt tarihi üzerine çok yazdı ve hala da yazmaya da devam ediyor. Kalemi dik, yüreği merttir Mehmet Gültekin´in.
Biliyorum onun bu başarısı birilerine derttir.
MEHMET GÜLTEKİN´İN MESAJI...
Fırat´cığım, tekrarından teşekkürler, akşam yarı uykudaydım. O yüzden cevap veremedim. İnşallah yaza doğru oralarda görüşürüz. Kendine iyi bak selamlar.
Yine sevgili ağabeyim, Mamoste Nizamettin (Siyabend) Kaya´ da bir yorum atmış ve hatta bana özel mesajda kızmış, nedeni ise kendisine saygımdan dolayı" abi ellerinden öperim" demişim,ancak buna karşılıklı sözleri bana hayatımda yine bir yer edindi.Onu da anlatacağım.
VE NİZAMETTİN (SİYABEND) KAYA ABİMDEN BİRAZ SÖZ EDECEĞİM, DİLİM VARDIĞI KADAR YANİ METNİNİN TAMAMI AYNEN ŞÖYLE:
" Nizamettin (Siyabend) Kaya abimi çok eskiden tanırdım, o zaman çocuktum, korku ile eceli bir arada yaşıyorduk. O cesaretli boylu-posluydu. Korkuyu sol cebine koymuş, acaip bir bilgi-birikime sahiptı. Güzel bir ressamdı, kendisini öyle bir sanatı ve kişiliği ile insanlara kanıtlamıştı ki, her kesi kendisine hayran bırakmıştı.
Hiç unutmam 1977-78 seneleriydi sanırım, Doğubayazıt´ta Yapı ve Kredi Bankası şube açtı. Nizamettin abi önceden bunu öğrenmişti.
İshakpaşa sarayı´nın bir tablosunu tahtaya yakarak çizmişti, Bankanın açılışında getirdi, bankaya hediye etti. Açılışa gelen Banka´nın görevlileri hayret içinde kaldılar, tabloya defalarca bakıp, durdular."Doğubayazıt´ta varmı böyle bir sanatkar?" diye bir, birlerine söylenip durdular. Tablo Bankanın üst düzeyi yöneticileri tarafından duvara asıldı ve Nizamettin abi tebriklerlen ödüllendirildi.
Hiç unutmam çocuktum, yağ ve şeker kuyruğu almış başını gitmişti. Rahmetli annem beni dayısının oğlu Doğubayazıt Belediyesi eski Başkanı Rahmetli Burhan Dumlu´ya yolladı, git Burhan dayına söyle annem beni yolladı, şeker ve yağ ev de yok, versin al getir, dedi. Rahmetli Burhan Dumlu´nun makamına vardığımda, iğne atsan yere düşmez, her kes birer istek üzerinde, beni görünce "sen neye geldin" dedi?, annem yolladı, şeker ve yağ istiyor, dedim, ben kendi evime alamıyorum, git Nizamettin´i gör, vere bilirse al, dedi.
Aşağı indim aman Allahım öyle bir kuyruk var ki, ucsuz bucaksız, tam Nizametti abinin yanına gittim, baktım Rahnetli babası Şeyh Sait Kaya kendisine yaklaştı, evde yağ ve şeker yok, ver de parasını verip, alıp gideyim, deyince Nizamettin abi babasının kolunda tuttuğu gibi kuyruğun en sonuna soktu, Rahmetli Şeyh Sait Amca sinirlendi, haydutluk kelimesini Nizamettin abiye savurdu gitti, sinirlenmişti, sekiz köşeli şapkasını çıkartıp, terini silip duruyordu, ne oldu?, diyenlerede yine o kibar lafını kullanıyordu, defolun başımdan gidin haydutlar.
Ben korktum, Nizamettin abiye artık bir şey, diyemedim, haksızlığı kabul etmeyip, babasını bile kuyruğa sokan kişiye ne haddimdir," abi bize yağ ve şeker ver" diyebilirmiyim? ve ordan ayrılırken, zabıtalardan Enver Yıldız geldi Nizamettin abiye yaklaştı ,o da bir şeyler isteyince, Nizamettin abi sinirlendi, gir kuyruğa al,dedi.
Nizamettin abi boylu,poslu,esmer tenliydi. Hani ya ! kalıba vursan ayakkabı numarası, ya da koca elleri ile yirmi adam eder. Çok cesaretliydi, yüreği heybetli Ağrı dağı kadar sağlamdı, her kese güler, her kes ile şakalaşırdı, bilgi ve birikimi çoktu. Bir keresin de bir resmimi götürdüm, çizmesini istedim, resme baktı, resmim uzun saçlıydı, güldü, gururumu kırmadan, resmi beğenmedi uzun saçlarımdan dolayı, git bana başka bir resim getir de çizeyim, dedi, başka bir resim götürdüm, tamam şimdi oldu, ve resmimi bir haftanın yorgunluğu ile bir metre beze çizmişti, beni çağırdı, baktım bana bir bez verdi, o kadar heybetli bir şahsiyeti vardı ki, korkumdan soramadım, al resmini git, dedi, heyecanla resmi aldım yanından ayrıldım, az ötesinde rasmi açtım, ellerine sağlık bu kadarmı bir resim boya ile beze çizilir, dedim ve sallana, sallana eve gittim. Rahmetli annem o ne?, diye sordu, açtım resmi "bak anne, Nizamettin abi beni böyle çizmiş, Annem Maşallah, dedi, bire, bir çizmiş, büyük emek vermiş sağolsun, dedi.
NİZAMETTİN (SİYABEND) KAYA´NIN MESAJI...
Doğubayazıt´ın tekrar vilayet olması için bir yazı kaleme aldım.
Mamoste Mehmet Gültekin ve Mamoste Nizamettin (Siyabend) Kaya´dan da bilgi birikimlerini istedim. Her iki mamostede bana Araştırmacı-Yazar Yılmaz Çamlıbel´i adres gösterdiler.
Merhaba çok değerli Fırat, çok iyi bir istek ki, o konuda Yılmaz Çamlıbel çok bilgi sahibidir...! Fırat´cığım biz bir birimizin gözlerinden öpelim..! Fakat el öpmek olmasın...! Aramızda sevgi ve saygı olması dileği ile, demiş ve bu mesajı göndermiş göndermiş mamoste.
Nizamettin abi de Mehmet abi gibi Doğubayazıt´ın köklü aile neferlerindedirler.Şeyh Sait Kaya amcamızın bir çok çocuğu var,Allah uzun ömürler versin, Fakat ailenin en küçüğü Fahrettin Kaya´nın Maşallahı var,sanki küçük değil de büyük,ailesini en güzel şekilde temsil ediyor ve etmeye de devam ediyor.Ner de bir akrabası, yakını, Doğubayazıt´lı darda ve zorda olsa Fahrettin Kaya bütün olanaklarını zorlayıp,ora da mutlaka bulunuyor.
Neyse ki, Nizamettin abi uzun zamandan beridir gidip ve yaşadığı Avrupa´dan hiç baba diyarına gelmedi.
Mehmet abi arada bir geliyor,Nizamettin abiyi o kadar çok küstürmüşler ki, 12 Eylül 1980 darbeyi yapan cuntacılar, 1981 yılında gitti yurt dışına, gidiş o gidiş bir daha gelmedi. Bana söz verdi en kısa zamanda gelecek görüşeceğiz, sabırsızlıkla bekliyoruz sevgili ağabeyim seni.
Sana ardına kadar kapılarımız açık, buyur bekliyoruz gel sevgili Mamosteyi delal.
Her ikinize de sevgi ve saygılarımı sunuyorum. iyi ki, varsınız, İyi ki, Doğubayazıt´ın evladısınız. İyi ki bizimlesiniz.
Bize omuz vermeye devam ediyorsunuz.