Nesrin Erdoğmuş´un Kaleminden
Geçenlerde bir Akademisyen hocamız ile sohbetteydik.
Sohbet koyulaşınca sıra yaşlarımıza geldi.
Ben sanki biraz yaşlarımızı sormak da erken davranmıştım.
Hiç bir art niyet görmeden hocam yaşınız kaç dedim.
Nesrin hanım benim hangi yaşımı soruyorsunuz demez mi?
Şaşırmamıştım.
Hemencecik anlayıverdim tabiki.
1 - Gönül yaşını diyecek.
2- Kimlik de yazılan yaşını söyleyecek. diye...
Baktım hocamız demez mi?
Nesrin hanım benim üç yaşım var diye.
Hafif gülümseyip merakla hocamın yüzüne baktım.
Hocamız hemen ciddi bir tavırla cevaplayıverdi.
1- On üç yaşım. İçimdeki hep çocuk kalmış, çocukken yaşadığım veya yaşamak isteyip de yaşayamadığım yaşım.
2- On sekiz yaşım. Yüreğimdeki o bitmeyen coskuyla aşkın, sevdanın engin sulardaki gibi çabucak geçen yaşım.
3- Kimlik de yazılmış 3 Temmuz yaşım.
Şaşırmıştım.
Her ne kadar kimliğimde 01.01. olarak benim doğum tarihimi yanlış yazmış olsalar bile ben gerçek de
3. Temmuz doğumluydum.
Simdi diyeceksiniz niye?
Nerden çıktı böyle önemsiz bir konuyu, önemli göstererek yazmak için o değerli vaktinizi harcamışsınız...
Bilmem?
Yazdım işte...
Biz biribirimize benzeriz.
Bazen deli, bazen veli.
Bazen çocuksu, bazen kadınsı.
Bazen genç delikanlı, bazen yaşlı bir baba gibi.
Hani eski Ramazanlarda komşular teravih namazından sonra, her gece bir evde toplanıp tespih çeker dua ederlerdi ya.
Birden ak?ıma geldi işte...
Sahi ilk Ramazan ayında çocukken tuttuğumuz ilk oruçlarımız da, babalarımız bizleri sırtlarına alıp mahalleyi nasıl gezdirirlerdi.
Ama artık bu davranışı babaları olmayan çocukların, açısından düşündükçe içim cız etmeye başlıyor.
Ya peki yarım gün tuttuğumuz o oruçlarda aldığımız harçlıklar.
Çocuk aklımızla bilmezdik ki ?
Biraz daha büyüyünce tutacağınız oruçların, vücudumuzun alışması için alıştırma gibi bir durum olduğuna.
Birden aklıma geldi işte...
Bazen hüzün, bazen sevinç, bazen on üç yaşın güzelliğinden kimlik yaşımıza hemen atlayıverirken nasıl da, yüreğimizin hala coşkun olduğunu.
Yazarken ve okurken birden anlayabiliyoruz değil mi ?
Not; Siyaset, spor, savaş ve enflasyondan artık yorulduk.
Barış, sevgi, huzur ve refahın genişliğinde bir gündem olsa da biz de konularımızı dağıtsaydık diyorum.
Sevgilerimle
( NesriN)